BAYRAKSIZ GEMİ
Deniz korkunç ürpertilerle gerildi
kükreyen kara dalgalar çöktü çıplak sahile.
Buzdağı değdi kor ateşime eridim
sona doğru silindi tüm yazdıklarım.
Steril fitil oldum ateşsiz fenere
yazdıkça yandım bayraksız gemiye...
Boyutsuz sıradanlıkta tam kurtulacakken gemi
üç boyutlu resim delindi.
Bir acayip güç kara deliğe üflendi
siyah beyaz fotoğraflara kıyamadım.
Kıyametin tam ortasında
forsalar uyandı
fosfor parlağı palalar kovaladı.
Gülümseyen fırtınalar yaygarayı kopardı
batık filikalar hoppa coşkuları harladı.
Düştü kucağıma gemici sicimiyle düğümlü anılar...
Gökyüzü ıslak deniz kuru
kusurlu düzen kuruntusuyla
cepheler kuruldu.
Hudut boyu ufka bağlandı acılar
milisler sisler arasında kayboldu
kulağımda ağır işitilecek haykırışlar.
Bu aykırı yarıştan kaçış yok sonrası
bayraksız gemide ayrılık sıcağı.
Kuş tüyü buzdan döşekler son durağım
bembeyaz bir martının kanadında tutsağım.
Tutkuyla varılan limanlar soğuk nevale
iman tahtası tık nefesli.
Soluklanma diyarında havasızım yüreğim kor
zincirden dizginleri tutan elim mosmor.
Dondurucu ayaza direnen
yelkenler delik deşik
erken zaman doğumlu bu ürpertili nefer.
Doğum lekesi sol mememin altında gözegöz
ayni sicimle düğümlendim gökyüzüne.
Demir atıldı ak sulara maya tuttu
kurdeleler kesildi mermer anıta.
Uğursuz makas cenaze törenimi doğradı
dirgenin ucunda töre ağıtı köle bedduası.
Beynim karıncalanıyor lambada fitil ateşlendi
mezarımın başında oturdum ağladım.
Beklediğim gelecek eşsiz gürültülerle eminim
sonumu sonsuzluğa yazarken öğrendim.
Derdo doğanın kanunu hiç karışılmaz işine
bayraksız gemide korkunç gerilim
alaca karanlık çöktü ciğerime...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.