TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

10 Eylül 2023 Pazar

PLAKET, ASALET VE ATALET

 





PLAKET, ASALET VE ATALET

 

İllegal siyaset bir yana legal siyasette maddi manevi ağır bedeller ödeyerek tam otuz altı yıl geçirdik. Bir ömrün yarısı sürede bir arpa boyu yol gittik. Bu arada siyaseten emekliliğimizi perçinleyen plaketi de geri çevirmedik. Şimdilerde Partinin kuruluşunun 100. yılı kutlanıyor. Bugünden dört yıl önce yaklaşık elli küsur yıl yaşadığımız ilçenin 25. kuruluş yılında, parti ‘kurucu yönetici’lerinden olma vasfıyla verilen plaket sonrası kendi isteğimizle aktif siyaseti noktaladık. Evlerden içeri kapılardan dışarı pasif üyelik moduna evrildik. Siyasete feda uzun yıllar zarfında altın kol saatlerini hep başkaları aldı. Altın bilezikleri hep başkaları taktı. Birilerine taht, bize daima muhaliflik düştü. Devrimci olmanın, sosyalist olmanın, parti han biz yolcu olmanın ödülü de anca bu olurdu. Otuz altı yılda bir plaket, asalet ve adalet. Bizden sonrası atalet…

 

Şahsımıza uygun görülen bu plaket, siyasi hayatı boyunca muhalefeti, parti içi muhalifliği görev edinen, siyasi duruşunu asla bozmayan bir siyaset insanına siyasette vefanın da vedanın da olabilirliğini öğretti. Bu plaket dost postuna bürünmüş düşman denizinden boğulmadan çıkışın vizesiydi. Gelmişi geçmişi de bir güzel anımsattı. Yüz yıllık partinin biz de herkes gibi mazisi belli, Atadan, Babadan, sülaleden neferleriyiz. CHP'liyiz. 12 Eylül 80 faşist darbesinden sonra başımız esenliğe kavuşunca kutsal emaneti koruma maksatlı 87 yılında Bakırköy ilçesine, o zamanki SHP’ye üyelik başvurusu yapmışız. 94 yılında Esenler ilçe olduğunda belediye meclis üyeliğine aday olmuşuz. SHP ile CHP birleşmesinde CHP ilçe kurucu yöneticisi olmuşuz. İlçeyi ve partiyi kurup, üç dönem yöneticilik yaptıktan sonra istifa etmişiz. Ve bir daha da yöneticiliğe talep açmamışız.

Yaklaşık yirmi yıl, mahalle delegeliğinden öteye gitmeyen bir siyasi rota çizmişiz. Elbette her kongrede bal gibi ilçe yöneticisi olur, İl delegeliği için manevralar geliştirebilirdik. Kurultay delegeliği için gecelerce il merkezinde yatabilirdik. Veya abi abla edinip il yönetimine kapağı atabilirdik. Kesinlikle yapardık ama etik bulmadık ve yapmadık. Alnımız açık…

 

Siyasette her aşamada emeğe uygun yükselmenin tarafı olduk. Evrensel sol değerlerden, dava adamlığından, arkadaşlık ve yoldaşlık hukukundan hiç vaz geçmedik. Siyasal çıkarlar için birbirini satan, ilkelere ihanet eden, asalak bir çizgide asla ilerlemedik. Ataleti kabullenmedik. Yerelde ve genelde yaygaracı, ihanetçi, jurnalci meziyetlere, partinin iktidar olmasına engel fanilere, el frenini çekmiş siyasi zorbalara hep karşı çıktık. Direndik. Siyasetin onca zor koşullarına karşın, yılmadan mücadeleci bir ruhla yıllar içinde iki buçuk kez çıktık ilçe başkanlığına aday olduk. İl yönetimine aday olduk. Hep adaylaşmanın mucize görüldüğü astmosferlerde adaylaştık. Kazanamadık belki ama kabul gördük, gönüllerin başkanı olduk. Neredeyse tek başına kendine ekibiz diyenler kadar oy aldık…

 

Her platformda bıkıp usanmadan yineledik, on yıllardır aynı isimler, eskiyen yüzler siyaset sürüyor, aynı kişilere benzer silik roller dağıtılıyor dedik. Kongreler siyaseten rol kapma üzerine kurban ediliyor, yanlış ta kurultaya kadar yukarı doğru akıyor dedik. Ne yazık ki gençlerimiz partide hak ettikleri derecede yükselemiyor, onlara ilerleyecek kulvarlar bir türlü açılmıyor dedik. Hele kadınlarımız kota ayrımı olarak görülüyorlar dedik. Parti on yıllardır uzaktan kumandalı yönetişim, bilim dışı akıl, kulaktan dolma bilgi, filtrelenmeyen fitne, dedikodu ve siyasal kültürsüzlük yüzünden darboğaza sürükleniyor dedik…

 

On yıllarca asla üç maymunu oynamayıp; ideolojik düşüncelerinden ödün vermeden, parti için çalışan, partili parti adayının kazanması için mücadele eden, kenarda köşede unutulan, harp edilen, darp edilen, parti savunuculuğunu yaşam prensibi edinen her kim varsa onlarla bir olduk. Bir olduk pir olduk, bağrımıza bastık. Parti içi iktidar yanlıları ve yandaşlarının kongrelerdeki ayan beyan bahanelerine aldırmadık, asalet ve adalet yolculuğunu uzun yıllar sürdürdük...

 

Mevcut iktidar karşıtlığımızı kısık ses görenlere on yıllardır siyasi gelecek kaygısı gütmeden, kişilere endeksli özel siyaseti temel almadan ilkeli, hoşgörülü ve dayanışmayı önceleyen tavırla yüksek perdeden karşı koyduk. Yaşamsal izler, hayati izlenimler doğrultusunda yerel siyaset içten dışarı tıkanıyor, uyum intizam bozuluyor dedik. Böyle giderse önyargılı üstünlükle olmaz, ön seçimsiz başarı sağlanamaz dedik. Her fırsatta, yeniden yapılanmaların önü kesiliyor. Ben merkezli siyasal açılımlara prim tanınıyor. Peşin hükümlerle rekabet ve parti içi demokrasi sekterleniyor. Yetkin ve etkin deneyimli kadrolar filtreleniyor. Parti içi demokrasi monarşi ve mutlakiyet tabanlı resmen yok ediliyor. Klişe kalıplarla birbirinin benzeri yönetsel yapılarla parti iyice kabuğuna hapsediliyor. Taklit ve kopya düzeneği ile çalışan, çelişkileri bol bir uygunsuzluk ve geçimsizlik harmanlanıyor dedik…

 

Dedik baba dedik. Bütün olumsuzluklara karşı çıkarak siyasal özgürleşmeyi hayata geçirebilmek için tek başına çıkıp parti içi makamlara aday olmak, ayak oyunlarına kanmamak, siyasi rüşvetleri kabul etmemek, yolunu ve çizgisini değiştirmemek yürek ve cesaret isterdi. Bıraktık cesur yüreğimizi ‘yüz yıllık çınara’ aşkla. Yetinmedik siyaset yolcularına yolluk ‘Sosyalizmin Gölgesinde Sosyal Demokrasi ve CHP’ kitabını yazdık…

 

Yüzüncü yıldan dört yıl önce bunca aykırılığımıza rağmen bize plaket sunmayı uygun görmüşler, cesaret göstermişler, asalet gereği kabul buyurduk. Hem de iki plaket birden aldık, birini hak edenine ulaştırmak üzere. Ulaştırdık. Hatta önce plaketleri, sonra mikrofonu aldık. Son defa suskun plaketçiler ortamında birkaç paragraf yine muhalif duygularımızı savurduk. Fena da olmadı. İyi bir veda oldu sanki…

 

Siyaseten veda ettik ama siyasete elveda demedik daha. Şunun şurasında ellinci yıla ne kaldı, on küsur yıl. Bizde bu asalet ve adalet inancı var oldukça, ödül plaketlerin bizden alınacağı günler de gelecek mutlaka. Kör kapı siyaseti kapı kullarına inat işte o kapıyı da bu vesileyle araladık…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...