KAPAK
“Peynelmilel Pederpan, heder edilen hayatlara peyderpey öyküler yükleyen çetin çolpan. Anıların aslını astarını bilen, ‘bal kuşunun intikamını’ ballandıran doğan. Öykülerin gölgesinde akıl akar, gözler kayar, yürek sızlar ve bir fincan ‘sütlü kahve’ iyi gider. Vaktiyle bir deniz yolculuğu. Yol Denizin Kara’sından Marmara’ya. Kapak atılan liman, halat merdivenlerle inilen Tophane. Merdivenlerinde yatılan Haydarpaşa Garı. Kaçak saçak uyunan Topkapı mezarlığı. Sonrası eksik aksak akilane, tek göz bir hane. Ergenlere ‘Asitane’ erime dönemi. Zamanın asilere ve asillere girizgâhı, namı değmez sıralı saralı askeri müdahaleler. Arafta herkes mucize bekliyor, mucizevi rastlaşmalar cana can katıyor…
Gizem dünyası işte, belki hiçbiri yaşanmadı ama öyküler gerçek. Öykülere sızmış düşgün hallerin encamı orijinal. Orijiniyle oynanmış yaşayan öyküler. Hiçbirinin başı sonu yok. Okkanın altına gidenler iki arada bir derede yazıta karışır. Hokkanın kapağı açılır, Pederpan öyküleri biçimlendirir. Peynelmilel pınarda, sütlü kahve aralara serpiştirilir. El heykelli’de ağız tadı bozulanlar, ipe un serenler, serden geçenler mimli. Derdo simli. Kalp krizinden korktuğundan, ‘Öykülerin Gölgesinde Sütlü Kahve’ içmeyen adam ve bir ömür lavanta kokan madam aynı masada. Gönül gözü görünce, öykülere son noktayı koyar, Peynelmilel Pederpan…"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.