TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

27 Ağustos 2024 Salı

TÜRKÇE ‘NUTUK’ İLETİSİ

 

TÜRKÇE ‘NUTUK’ İLETİSİ

 

Sanki güneş tutulması. Memleketin ufku tutulmuş. Milletin umudu tutulmuş. Türkçe'nin nutku tutulmuş. Etraf ortalama orator resmi geçidi. Toptan biat sevri. Resen replikalog monolog devri. İtalik levhalar ithal. Harfler buruk. Kelimeler koruk. Akıllar tutuk. Öyle bir zaman ki gelip çatan, Türkçe nutuk atan başlar da baş altı da pehlivan tefrikalı. Baştan savma avam muhabbet…

 

Muhayyer makamdan en sevilen, sözde en beğenilenler bile sabık formda. Forsalar formsuz. Kayan aynadan okuyanı başka bir alem. Kafadan atanı başka evren. Atmasyonerin cibilliyetine tapmışlık dolayısıyla kullanılan kelimeleri, atılan söylevleri pek anlayan yok. Ama ters baskı, düpedüz ters manyel algı abartısına alkış gırla. Bukalemunvari utandırıcı heyecan, kelamungazi umursamazlık tırnak içinde müthiş. Resmen şatafat girdabında çalkalanıyor memleket. Sayısalı bilen yok sözde öğreten çok. Ekonomist mistisizmi ile yaşanan misli misliyle sözel tutulması…

 

Büyük ‘Nutuk’u okumaktan aciz lafta bir kutlu nesil. Fel fos, sonsuza felaket bir gidiş…

 

Atmograf atmosfer. Konuşan konuşana. İletişim sırf mevkiye yerleşim. Konuştukça kolpalarının doğru olduğunu varsayan ve dinledikçe yapılanların doğru olduğuna kanan bir etkileşim. Milletin nutku tutulmuş. İnkişaf harabet garabet. Ruhbilim dahi çökmüş. Felsefe bitmiş. Ekonomi dip yapmış. Siyasal yaşam sürgünleri hala koftiden nutuk peşinde. Kürsüler tutuk. Kutsallık kanlı. Baş köşeye kurulan Türkçe ne yazık ki yabancı kelimeler otağı. Odağında türlü dolaplar saklı.

 

Kusur saklamak dil ayıbı. Günah saklamak Din kaybı. Dil kirli. Din kibirli...

 

Türkçe, özünde mahsus destanlar, mahcup hikâyeler, büyük hayaller, umutlar, rüyalar ve isyanın dili. Dil bilmek ve bilgiyi dillendirmek ağır işçilik. Ama Dil kayıp. Dilbazlar tutsak. Sanki Türkçe'nin utku sarsılmış. İnsana ve lisana dair çöküş. Kulakları tırmalayan, duyguları tınmayan koşuk içine dâhil edilmiş nice ünlü ünsüz nida. Dili küçümseyenler ocağı sönük. Bir başka dil olmuş Türkçe. Tümceler, paragraflar hücceten gidik, günceler donuk.

 

Tevatür, literatür derken elde kalan külüstür külliye. Sanatsal merak eskiden de eskiye…

 

Türkçe'nin ufku daraltılmış. Etnografi siyasal iktidar kurbanı. Karma kelimeler bilinçsiz kullanımda. Etkili kuşaklar kuşa çevrilmiş. Dilin hece hece kanatları yolunuyor. Genel kültüre tezat uygunsuz arınma. Darılma ve uzaklaşma. Kapı dışarı durma. Türkçe Suskun. Nutku karışık. Kor ateş düşmüş yüreklere. Etraf aldırmaz yüzsüzlükte. Giden geri dönmez. Altyapı tarumar. Üst yapı Dil lal. Lisan, lisani harbiyle seviyesiz harp mağduru…

 

Türkçe bozguna uğramış. Hatta kendi insanı tarafından bozulmakta. Taraflı tarafsız herkes duyarsız. Vicdanı kara, gözü kara bireysel seçiciler ve seçilenler yüzünden güzel dilin yerine, yolunu bulan, hınç dolu içgüdülerin dili egemenleşmiş. Sinsice iz süren eskaflar tarafından lisan hududu günbegün delinmekte. Toplu inkâr, ithal ikame edilmekte. Türkçe arafta. Bitaraf edilmiş resmen. Hangi onulmaz savaşın mağlubu hiç belli değil. Hiç uğruna kıyım rafta…

 

Divanda başka dil seviciliği. Kargacık burgacık harf ayrımcılığı. Bu aymaz yolculuğun nereye varacağını bilmezler paslı çarkın başında. Çarpıcı ve dokunaklı göstererek, kıyadet vasfıyla kıymetsiz kavgaya su taşıyorlar. Araban buselik makamında ezgiler. Algılar sezgiler, lisanı hal kayıp merkezde.

 

Saygın makamlarda Türkçe'den Kaçış. Dibi derin piki serin, seri nutuk yandaşlığı ve adanmışlık dil pınarını bulandıran bulaşı. Etrafta uçsuz bucaksız bozguna paydaşlık. Yardakçılar tümden küstah. Yerden bitmeler tüme varış niyetiyle iniş dibinde. Çatlak çatışmalardan Dil ürperdi. Dilber ürktü…

 

Alfabe denizin dibinde batık, defin enkaz. Haliyle terkedilmiş terminoloji. Uyumsuzluk had safhada. Hadsizlik sayfa atlanmadan okunamaz kurgu açmazında. Kuşkulu akıllar. Ağır kusurlardan Türkçe'nin kalbi kırılmış. Eşraf her dilden kışkırtılmış. İnsanlık kuşatılmış. Küme küme kandırılmış. Sunumların sırrına lisan dayanmaz. İnsan dayanmaz. Sözde fark yaratıyor fiiller. Fikrin failleri belli. Fildişinden kuleler yalan. Ucuz filmlerin senaryosu sağlak. Yan tesiri zinhar anlaşılmaz. Kısa zamanda acı son kaçınılmaz. Derhal deşifre edilmeli şifli şifreler. Kesilmeli küflü üflemeler. Silinmeli süflü sünepeler. Özgürlük, maziye adanan, dile dadanan zulmün pençesinden kurtulmakla başlar...

 

Tekrardan Türkçe ‘Nutuk’ zamanı. Ufku sarsa da delik zırhlı duvar, duvarı yıkmaya Türkçe nutuk. Çünkü her şey değişir ama uluğ ‘Nutuk’ asla değişmez. Bu bilinmeli. Bilinsin yeter. Yeter ki ‘Nutuk’ okunsun ve okutulsun. O zaman kökten anlaşılır güneş tutulması ne mene, ufkun karanlığa boğulması ne bela gerçeklikmiş…

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...