FINDIK DÜNYASI...
Fındık dünyasında eylül başı ilk harmanlardan piyasaya dökülen fındık ikibuçuk yuronun az üstüne gitti gider. Yağmur güneş işi tamam etmeyi bu tarihe denk düşürenler fiyatı kapar. Bir daha fındık ayni rakam veya üstünü asla görmez, görürse uzun yıllardır beklenen mucize gerçekleşmiş olur...
Ancak maalesef daha Eylül ortası fındık düşüşe geçer. Borç harç yüzünden yoğun arza bağlı, fiyat daha da düşer. Fındık dünyasında her yıl hep ayni hikaye. Ama üretici fiyat çıkacak diye bekler de bekler...
Özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi'nde tam 600 yıllık gelenek fındık. Çok eski tarihe de dayanabilir mazisi. Her sene yaklaşık 600 bin aile, yaklaşık 700 küsur bin hektar fındıklıktan, yaklaşık 600-700 bin ton civarında dünyanın en kaliteli, sanayi fındığını toplar. Eğer yağmur izin verirse, güneş punduna gelirse, üretici harmanlanan mahsülü bir an evvel çarşıya indirmeye çabalar. İnmeye görsün ufak tefek, inişli çıkışlı oynamalarla, emeklerinin karşılığını bulamayacağı bir fiyat anarşisiyle karşılaşır. Çaresiz görüntüde santimle en çok fiyat verene mahsülü döker.
Taban fiyata rağmen fiyatı düşüren muhtemel firma sirkülasyonu ve düşürecek olan dış destekli tüccar spekülasyonu en baştan bilindiği halde boşboşuna kürek çekilir. Denizin bitmişliği görmezden gelinir.
Gel git derken 'Her sezon öncesi fındık rekoltesi yüksekten açıklanır. Daha hasat dönemi başlamadan fındık alım fiyatlarına böylece takoz koyulur. Fındık pazarı rekolte yüksekliğinden dem vurarak fiyat kırar. Daima üretici aleyhine zemin oluşturulur. Bu kaygan zeminde fiyat belirsizliği bilinçli şekilde kesinlikle ortadan kaldırılmaz. Çünkü nihai hedef üreticinin elindeki fındığı, tek alıcı için en ucuza kapmaktır. Açıklanan taban fiyatların tutmayacağı açıktır ama laf ola beri gele fındık üreticisine sahte müjdeler verilir. Randıman esasına göre, kaliteli kabuklu fındığa taban tavan fiyatı lanse edilir. Ama levant kaliteli kabuklu fındık fiyatı yerlerde sürünür. Üretici fındığını alenen zararına piyasaya sürer. Taş çatlasa başabaş fiyatına bir yıllık emek, heba olmaktan kurtarılmaya çalışılır. Ancak nafiledir çünkü kurulu fındık tekeli fındık dünyasını çoktan cehenneme çevirmiştir. Yetkililer bu bilindik soygunu görmemek için gözlerini başka taraflara çevirir. Tekelci ana alıcı ise artık keyfekeder ne fiyat vurursa malı kapar. Üretici makus kaderiyle başşbaşa kalır...
Bu arada Temeo ve içi dışına çıkarılmış Fiskobirlik hiç ortalarda görünmez. Yalandan denizde zerre alımlar yaparlar. Hal böyle olunca kabuklu tombul fındık fiyatı gün güne dip yapar. Kuruş kuruş azalan fiyat ikibuçuk yüronun da altına çekilir...
Yani denetimsiz serbest piyasaya toz kondurmayan kapitalizm işbirlikçisi bir güruh, fındık fiyat politikasını bir güzel yönlendirir. Üretici perperişan edilir. Sonradan peşi sıra hep ayni kısır kritikler yapılır ve hiç bir şey yapmadan bir yıl daha geçer gider.
Genel geçer söylem aynıdır, 'Serbest piyasa illetine hiç değinilmeden, tek alıcı feraro fettanına dokunulmadan fiyattaki düşüş daima gurbetçilerin fındığını erken satmasına, sorun okullar açılmadan önce üreticilerin pazara yoğun fındık indirmesine bağlanır. Büyük tonaj alış yapan firmaların parasal dönüş yapmamaları es geçilir. Dönüşe geçen gurbetçi sonrası fiyatlar yükselebilir yalanı savrulur...'
Yükselse de yükselmese de süre gelen ekonomik krizde üreticinin artık bekleyecek hali yoktur. Seneden seneye yoksullaştırılan üretici tam ihtiyaç günü pazar fiyatı neyse üçe beşe bakmadan fındığını keş satar ve anında harcar. Zaten fındık harcı borcu artık ödemez haldedir. Ve bu durum salt tüccarın lehine bir durumdur...
Umutlarını Eylül sonu ve sonrasına bırakan tuzu kurular ise yıllardır sözde serbest piyasada fiyat pik yapacak ve mahsülünü satacaklar hayaliyle avunurlar. Olmaz tabii ki. Bu işte bir büyük yanlış var denir durulur ama on yıllardır baştan kuyruğuna kimse el atmaz. Millet ve devlet zarar ettikçe eder...
Ne yazık ki fırıldakların fiyakalandırdığı fındık dünyası budur işte...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.