TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

24 Ocak 2022 Pazartesi

SANATÇIYA ÖVGÜ, SÖVGÜ GİRDABI...

SANATÇIYA ÖVGÜ, SÖVGÜ GİRDABI... 


On yıllardır programlı saçılımlarla ulusal değerleri yok sayma işinde iş, geldi çattı sanatçılara dayandı. Hatta bir zamanlar övgüye değer bulunanlar bile, muhalifliğin mimini gösterince sövgü bazlı değersizleştir ve kurtul operasyonuna uğradı. Anlaşılan daha birçoğu bu güncellemeden nasibini alacak. Devlette ilk adım atıldı...


Bugünden sonra sanki bir şekilde sanatsal özgürlük sınırlandırılarak mevcuda muhaliflik yok edilecek. Sövgü girdabı sanatın belirleyicisi olacak. Olmazsa tarihle sabit; sanat, sanatçı dertop edilip tektipleştirilecek, derdest edilip bir yerlerde konuşlandırılacak. Sanatsal özgürlük alabildiğine hırpalanacak, sakın ha sakın günleri kapıyı çalacak. Böylece ister istemez dillere susturucu takılacak, ölümcül marjinalleşme havası ağır basacak. Oysa sanat öldüğünde, özgürlük hiç bir alanda baki kalmaz. Ayrıca ödülü mödülü yok bu karanlık girdabın, sadece övgü yerine sövgülerle boş kıta sahanlığına yuvarlanma var...


Anlaşılan o ki kültür ve sanat ifadesi resmen ifadesizleştirilecek. Halka direkt sanat yoluyla ulaşmanın, halka sanat ulaştırmanın önüne devlet eliyle aşılması zor barikatlar kurulacak. Bu açıkça sanattan beslenmeyin demek... 


Demek ki bundan böyle mecazi miğferleri delen her aksi düşünce, aşırı delici ve sakıncalı farz edilip tırpanlanacak. Ve topuzun topu sırayla sırası gelene değiverecek. Haliyle sanatın aşkla ölümü ve sanatçının aşkla direnişi arasına sıkışacak sanat ve tüm sanatçılar. Şu bu derken de hemen herkes…


O halde on yıllardır her aşamada belli kafaların ayıklanmasını sessizce izlemek ve çözümü salt birilerinin emr-i hazinesine bırakmak bir an evvel bırakılmalı. Hele sövgüye hoşgörü kesinlikle. Çünkü

bu edilgenlik yakın gelecekte, dost meclislerinde gülümseyerek mırıldanılacak bir mesele olmaktan çıkacak...


Şimdilik parsayı toplama peşindeki çiğ süt emmişler, takvim yapraklarından şu süprüntü günler koparıldığında hepten yalnızlaşacaklar. O vakit belki tekrar özgür sanat fikrine saplanabilirler. Ancak nafile. Bugünkü kısır döngüde sanata darbeyi ve sanatsal çözülmeleri hazla, ensesi kalın huzurla övenler, paça tutuşunca ne kadar dövünseler de hesap tutmayacak. O gün gelip çattığında sanat aşkıyla yanıp tutuşmak, ahlanıp vahlanmak para etmeyecek...


Adap edep makamında sanata övgü yerine sövgü sınırsızlaşınca, birileri bir şekilde sanata sınır koyulduğunu zannedebilir. Ama asıl sınır, sanatçıların yüreğinde ve beynindedir. O sınır sonsuzluktur...


O sınır, asla hasbel kader yönetenlerin uhdesinde değildir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...