TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

22 Ocak 2022 Cumartesi

NEREDE LETAFET? NEREDE HİTABET...?

 

NEREDE LETAFET? NEREDE HİTABET...?

 

Tam bağımlı hale getirilerek baştan bitirilen devlet, devamla temsili ve sosyal çerçevede ciddiyetsiz oynamalarla, şaşalı şaibelerle, peş peşe ucube kararlarla tel tel döküldü. Hele son on yıllarda devlete sızmış veya sızdırılmış, sızıntı dinci teşkilatlar ve teşkilin tescilli ile devlet aklı hepten karışık. Ve mevcudun karşıtlarına kallavi cezalar yağdıran bir karanlık dünya yaratıldı. Şimdi de pespayeleşen bir dille letafet arayışı, ucuz kitabete dayalı hitabet anlayışı. Devlet adamlığı resmen kayıplarda…

 

Kayıplarda çünkü dinci elekten geçirilip otomatikleştirilen, elalem boyutunda elektronikleştirilenlerin devlet adamı seviciliği yarılandı, seyircisi azaldı. Başı ve gövdesi yaratandan başkasına eğilmezlerin, mevcut arsız düzeni günü gelip yıkacağı korkusu karanlık salonları, loş koridorları arşınlıyor. Köşkün sarayın pahalı mozaik taşlarına çarpan tatminsiz dalgaların sesleri derinden duyuluyor. Hala zamlarla zumlarla üç otuz paraya düşkünlük dayatılıyor. Oysa emeksiz adamdan sayılmalar düş olmaya yakın, emekli olunca küçük bir sahil kasabasında küçük hatıraları karalama faslına ise çok uzak.

 

Küçük güdük anılar ama devlete vebali büyük. Faşizan dinci tezgâhlarda güdük kafaların uydurmalarıyla uydulaştırılanların, arzuları ve zayıflıkları, cahil cühelaca ileri sürdükleri, hain planlarının topluma yansımaları, nice eğerlere, yoğun keşkelere ve partizanca iç edilen değerlere bedel. Kesin sonucu yerli ve milli boyutta toptan berhava olma hali. Sona yakın çırpınışlar ve çabalar da nafile. Ne fayda çünkü çaplı ve çaprazlama soruların yanıtları verildiğinde direkt veya endirekt, dinci teşkilatlanmanın ağa babalarına ulaşılır. Bu çeteleşmiş köhne dincilik ve dibi başı oynar kadılık, şimdilik edep yahu serzenişlerini bile suçların şahı sayacak düsturda işlese de her şeyin çetelesi tutuluyor. Devlete büyük veballer yükleyen hiç gereksiz tavırlanma ve sivri dille kibirli edalanma hem yakışıksız hem de devlet adamı ayıbı. O zaman soru şu; Nerede letafet?  Nerede hitabet?

 

Cevabı yok, devlet erkanı mertebesinde çetin dalgalar ile dalga kıranlar arasında resmen limansızlık, resen imansızlıklar var. Yegâne amaç sanki ortak aklın kullanılmasını geciktirme, iktidar kaybını bir süre daha erteleme. Takınılan ürkütücü üslubun zamanla her bir şeyi eriteceğini bekleme. Malen ve manen yıkımı, kırık dökük dinci hayallerin batışını geciktirme. Uğrulara uyduruk manzaralar dizme diyarında, mağara ağızlarına denk gelen dev kayaları aşındırma girişimi…

 

Ancak tüm eksikler gedikler ortada, anlamsız ve hiç gereksiz tapınmalar açıktan açık. Jimnastik ehlinden sayılma güncellemesi ayyuka çıkmış, hırs halis genleri de bozduğundan moral değerler çökmüş. Ancak sessiz çoğunluk ayılma aşamasında. Gün geçtikçe yerel akımlar genleşiyor. Omurgasız oynaklığın ulaştığı ciddi boyut, belirsiz kavgalara ve bilinen savaşa savrulmalarda. Bin bir gizem, binbir temkinsizlik, binbir dert, alınan tek tedbir makamsızlaşmamak…

 

Cümlesine cevap en üst makamdan; … “Onların öyle kalpleri vardır ki anlamazlar. Öyle gözleri vardır ki göremezler. Öyle kulakları vardır ki işitemezler. İşte bunlar hayvanlar gibi hatta daha şaşkındırlar. İşte bunlar hep o gafillerdir.” …

 

Gaffe ile gaflet arasında bocalayanlara tek soru; Nerede letafet? Niçin bu hitabet?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...