DEVRİMİN ALFABESİNİ BİLMEK...
İnsanlık tarihinin en önemli devrimleri, ortak yaşamda derin izler bırakan olaylara ve olayların belleklerde bıraktığı derin izlerin sıkı takibine dayanır. Devrim yolundaki sıralı eylemleri netleştiren, devrimin alfabesini bilmenin ve empati yapabilmenin yanısıra budur...
Kalıcı devrimler, empatinin yaşamın her alanına ve her evresine en etkili biçimde yayılmasıyla ve insanların doğanın merkezi olmasıyla olasıdır. Karşı devrimler ise başarmanın birincil koşulu devrimin radikal gücünün etkisi altına girme ve beyni alabildiğine empatiye açmaya karşıtlıkla gerçekleşir. Bu yüzden empatiyle toplum olarak tanışmak ve sürekli salık verilenlere ve dahi kısır örneklemelerle ölümüne dayatılanlara rest çekmek gerekir...
Dünyaya devrimleri hakim kılma hedefi anca muhalif yapıların daha da sertleşmesiyle mümkündür görüşü yaygınsa da, realite hiç öyle değildir. Çünkü devrimin insanlığı sıradışı eylemlere çağıran çağdaş
kurgusu her zaman vardır. Önemli olan o kusursuzluğu yakalayabilmektir. Çünkü devrimin alfabesini bilenler devrim yaratabilir. İşte o yaratı asla yeni yasalara, belli kurumlara ve şartlı hükümlere dayanan demode bir devrim olmaz...
Olmazsa olmaz babında devrim yolunda vahşi radikal öğeleri kuşanan ve sırf ayrıntılardan beslenen
darmadağın yaşamlar, karmakarışık toplumlar, paramparça edilmiş ideler evrensel bütünleşmeyi hiçbir zaman sağlayamaz. Çünkü önünde sonunda daima mevcut kapasite eksikleriyle baş başa kalınır. Kaldı ki tanımlanamaz güdüler rehberliğinden kaçıp, devrimci kılavuzluğa soyunanlar Devrimin alfabesini hakkıyla bilmezler. Alfabeyi bilenler ve üstelik kendini bilenler içten gelen hayatları değiştirme ve toplumsal dönüşüm yaratma gücü taşırlar. Bunlar devrim yolunda derinlikli davranır ve hatta toplumun daha iyi bir yaşam sürmesi için başka insanların yaşamlarına da bilgece dokunurlar. Empati ile şefkati karıştırmadan devrimciliğe adım atılması yönünde sempati yaratırlar.
Bu arada zihin asla çerçevelendirilmez ve dünyaya bakış açısı daima yenilenir...
Tarih boyu insana özgü vahşi bencilliğin ve egoizmin, dünya sahnesinde toplumsal ayrışmalara, keskin kamplaşmaya ve tamiri zor bozulmalara neden olduğu açıktır. Bozulan düzeni düzeltmenin yolu ise sosyal içgüdünün yeniden canlandırılmasıdır. Can dara düşünce satır arası 'insanın kaderi insandır…' uyarısı devrimci empatiyi belirler. Devrimin kaderleşme süreci, dünyanın doğru dürüst saptanmasıyla başlar. Sonrası evrensel manada tüm insani endişeleri yok etme yollarını aralayan devrimin alfabesini bilmek ve bildiğini okumaktır...
Mesele otorite, iktidar ve inkar açılımları sergileyenlere set vurmaktır. Doğru olan, meseleyi tertipli önyargıların ve tespitli tektipleştirmenin tuzağına düşmeden, uzamsal, zamansal ve toplumsal merkezli, devrimci dalgaların bilimselliğine bağlamaktır. Çünkü devrimin alfabesinin özü, ötekileri de incelikle insancıllaştırmaktır. Çünkü insanın güçlendirilmesiyle hayallere çok daha kolay dokunulabilir. Çünkü oligarşiye sempati beslemek, oligarşik düzenle empati kurmak devrim yolunda etkili stratejiler geliştirmeyi engeller. Böylece ileri boyutta imkânsıza dokunmak zorlaşır. Deneysel maceralara atılmak ve karanlığın üzerine korkusuzca yürümek biter...
Asıl bitmesi gereken insanların zihnindeki gizli düşüncelerdir. Çünkü dünyayı çevreleyen en büyük karanlık budur. İşte bu karanlığın delinmesi için devrimin alfabesini bilmek şarttır...
Başka bir ifadeyle başkaları için endişelenmek devrimci ve yaratıcı bir ruha sahip olmayı da günceller. Devrimin alfabesinin önsözünde, devrimciler kendileri devrim yapamasalar da mutlaka bir devrime ilham olurlar gerçekliği kayıtlıdır. Bu kayıt başka zihinlere direkt yolculuklar yapılabileceğini de1 algılatır. Hayali sıçrayışı gerçekleştirme cesareti verir. Bilinçaltılar zenginleşir...
Ve devrimin ta kendisi olunur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.