KORKU DUVARI...
Korku duvarı, resmen hayatı zehirler. Pervasızlar zehri zevkle zerkederler kılcal damarlara. Zehir başta korkak zevatı baştan çıkarır. Çıngıraklıları zehir zemberek zulmeden davalara, verilen zalim kararlara zorlar. Bu çapsız korkaklığın, resmen başarısızlığın tescillenişidir...
Teslim olunan korku ruhu boşaltır, aklı daraltır, cesareti zayıflatır. Ve moral değerler, mesleki kariyerler bir kalemde sıfırlanır. Tektip benlik aşkıyla sağlıklı düşünülemez, dahası cahil cesaretiyle üzeri kapatılmaya çalışılanlar kesinlikle böyle kapatılamaz. Sonuç, evrensel düşünceler zaafa uğrar ve çaplı çatı çöker...
Çıldırtan çöküntüyle birlikte geleceğe dair kolay kolay hayal kurulamaz. Hafıza kaybı yaşanır, zihin yorulur, hatıralar hoyratlaşır. Hatta onlardan hiçmi hiç faydalanılamaz...
Fay hattında ise korkudan harekete geçilemez. Haliyle eylemsizlik olağanlaşır ve korku duvarı bir anda her şeyi yok eder, zamanla yer bitirir. Susmazları sindirir. Ve yarın çok geç olur...
Açık denizin tam ortasında, sonsuz derinliğin bilinmezliğinde, bilindik fısıltılar duyulur. Fırsatları bir bir tepen yarımadada asıl korku denizden gelir. Diyarsız duasız korkuluklar direnci duyar duymaz canavarlaşır, ağzı ateş kusar. Kahır basar, kumsalda görünmez olana dek sürer çivit mavisi. Sonra dertest molası verilir. Moladan sonra korku deryası delinir...
Korku deryasında yıldızların parıltısı irkiltir taş duvarları. İllede iniltiler hissedilen ve ilentiler indirilen yerleşkelerde korku dağlardan iner. Suya yansıyan bir kımıltı yanıp söner ve tepelerde sürüp giden çarpışmalar dik yamaçlardan göğe tutunur. İlerisi gerisi korkuyu doğuran koskoca bir boşluktur...
Zifiri boşlukta mahkumiyet, duvar yamacında sis duman, çöl yatağında din iman baskısı. Ama en amansız korku ormandan gelir. Ortama aklın alamayacağı tehlikeler de eklendikçe, renkli bulutların gösterdiği dehlizlere saklanır cesaret. Aklı şuuru susturmaya odaklanmış yasaklar, mor incili kaftan hikayesine yaslanır. Hiddetle itibarsızlaştırma cenderesi, güç kuvvet, nispet kudret cahillemesi. Zehre zehrin akıtılışı sonrası şehirlere korkuluklar hükmeder. Daha sonra korkular şehrine yapışan acayip hikayelerle zehir çeşitlenir. Evveli olanları sonrası olmayanları da etkiler bu zehir ve korku duvarı kanar...
Duvar ardı korku sultanlığı sultalar, puntalar, panolar eşliğinde eşiği geçer. Ve pus içinde parlar korku yontusu. Doğanlar dağları beklerken beklenmedik biçimde bir anda mermerden bloklar çatlar, bentler delirir, aksular taşar. Coşar yürekler ve her korku kendi sırrına erişir. Sıradanlara tapanlar, kemendi kendine saklar. Korkulardan kurtulma garantisidir sanki kesin yargının kestiği. Eğer kesim resim bir kere zehirlenmişse, korku duvarının sonu epey kötüdür. Duvar ergeç yıkılır...
Yıkılmayanlara öyle güzel gelir ki korkusuzluk, daha kokusu alındığında tüy gibi hafifler yürek. Akılda isyan, gökkubbede sessizlik. Densiz dinsizler, savruk kavruklar zevat zehirleyen duygulara hizmet eder. Eletek hizmetli korkutucu korkuluklar çekinik karşıtlık ve çirkin karakter fiyakalanmasıyla yılışık ve çelişiklik iddialarla özdenetim çıkmazına yakalanırlar...
Tarihe yön verenlerle, geleceği kuracakları zehirleyen korkuluklar, bumerang korkularla eninde sonunda yüzleşir. Kuram ve pratik, kuşku kundakçılığıyla işletildikçe, adaleti bile korkutan korkuluklar zalimin zehrine zehir katar...
Tarihle sabittir, korku duvarları çekilen kirli dünyayı korkusuz rüyalar temizler. Korku yolu korkusuz isyanlarla aşılır...
Aşkolsun ilelebet korku sultanlığını sarsan, korku duvarını yıkan, yarınları kuranlara...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.