TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

9 Mayıs 2022 Pazartesi

PARADOKS

 PARADOKS...


İleri derecedeki dengesizlik parayla pulla değil allanıp pullanan palavrayla palazlanır. Palavraya kanmayanlar ise elde patlayan planlı protokol ayıbını ve paradoksal duygusuzluğu tersine çevirir. Durağan toplumsal dengeyi ivmelendirir. İlla ki tertipli siyasal kurgu bozulur. Alalade ahenksiz konu bambaşka mecralara akar ve sıradışı tepkiler sırayla sıralanır. Haklı itirazlar sonrası, işbaşında densize danışan asla özür dilemekten kurtulamaz. Probagandist paçayı bu işten kolay sıyıramaz. Tabiyatıyla tutkulu tarz ve siyasi ikbal saçma sapan savunmalarla harcanır gider. Çünkü tescilli tetikçi ve ilkel iftiracı zevatla alçı sıva tutturma yanlışı küçük büyük herkesin unuttuğu sanılan kusurları ve ihanetleri ihaleye dahil eder. Sonrasında öyle veya böyle mobing uygulamakla ve uygunsuz ataklarla yazılı kader değişmez...


Kaderini derme çatma akılla yönlendirmeye çalışanlar ve dalgalı denizden kaçıp sığınacak liman arayanlar farklı fantezilere sarılır. Hemen kural tanımaz ahenk bocalamasıyla, paralayıcı paradoks kurulur. Politik doku uyuşmazlığı hayatın sırrına erişmeyi, karmaşık organizasyonlara tutsaklığı kurumsallaştırır. Evaniyi evrensel denklemlerden uzaklaştırır. Kalıbımı basarım ritmiyle, 'kaba kaba kalabalıklar kabataşta bacıma neler neler yaptılar' yalanlarını utanmazca sallayan bu yalakalarla yakınlaşmak elbette masumları kederlendirir. Hele boy boy posterlikler çekinmek, renkli vesikalıklar vermek mayayı bozar. Anında alçı biblolar çatlar, çatlak duvarlardan selvi fışkırır...


Nihayetinde ölümlü dünya. İtiraz geçmişi unutanlara, kirli dünyaya ve 'bu kardeşiniz' diye savrulan ölümlü jargonuna. İtiraz, ele güne, dosta düşmana karşı ihtimamla vakayı geçiştirme gayretkeşliğine. İhtirasla sosyal siyasal felaketlere yeşil reçete yazmaya. İsyan cemaat cemiyet sığıntısı kumpas davacılarına, kampana çalınca yalancı pehlivanlığa soyunanlara. Reaksiyon kendi cenneti ve cehennemine ihanetle, raayonaliteden uzak bu aksiyonerlerin topunun kayırılmasına...


Öyle taban tavan, dik pik şirretliğiyle şiir düzmek sadece düzene uyumu hazırlar. Tam tırısa geçmişken adımlar geriler ve gergin vızlamalar gün olur yüze vurulur. Zaten nerede hileli inanç yoğunlaşması ve ilkesel kargaşa varsa kendi yanaşık aksiyonerlerini yaratır. Dogma gereği araya günah bataklığı yamanır. Hele iman ve ecdat  bocalamasının dayanılmaz ağırlığı heybedeyse imamı cemaati yol şaşırır. Çünkü yaşamın diyalektiğinin tersine yaşamlar, yaşama dair demagojiden başka bir şey üretemez. Birileri de o demagajilerden demlenir...


Hayal kırıklığının nedeni, yakın zamanın iktidar yalakalarına  hayranlık ve yakınlık fotosentezine mimleniştir. Basılan fotoğrafın çirkinliği, derin darbeci baskın tiplerin ağırlanma ve baş köşe yastığı kullanımıdır. Kullaşmaya tav olmaktır. Belki konu çok başka yerlere çekilir, gören gözler başka şeylere çevrilir ama bu arada gerici zihniyet bir kez daha tescillenir. Malesef mecburiyet fikri de zedelenir. Yeryüzü cehenneminde kimse kimseye ölümüne mecbur değil. Değerli veya değersiz çok  sahneler silinir akıldan ama silme paradoks ve tiksindirici retorik asla unutulmaz... 


Sinirli sinirli parmak sallayarak 'akilli olun' sihirli emrini ve daha nice ayarsız söylemi literatüre

sokanlarla mesafeyi kapatmak için araya alçıdan konu mankenleri koymak ayıptır, yersizdir. Açıkça kibir ve salgın operasyonudur. Küçük detaylarda boğulmayalım fikirdaşlığıyla kirlenmektir.


Kara kaplı kitaplara girecek bu umur ve uslup budalalığıyla tılsım kaçar. Her çatlağa alçı dondurmak, selvi diplerinde küçük protipler dolandırmak doğru gidişatı bozar. Herşeye bir kalemde yazık edilir. Devamındaki dengesiz davetlerle gerçeklik hepten çarpıtılır. Öncesi ve sonrasıyla özenti ve imitasyon tuzağına düşülür...


Düşleri bile bozan bu hamasi pozlarla ve dayılanmalarla 'şimdi ne olacak' darboğazına girilir. Siyasi beyan, algı ve yaygara üçgeninde tüneyen şeytanlara da gün doğar. Böylece çarpıklığa ve karanlığa hizmet bittiği yerde başlar.


Sinekten küçük sivriler, onur kırıntısı taşımayan selviler ve alçı vazolar el üstünde taşındıkça, onların namıhesabına yana yakıla alakasız savunular savruldukça tasarım defosu, aykırı emboli belirir. Paslı paradoks kuşatır etrafı, ıvır zıvırlarla akıllar resetlenir. Emir telakki edenlere protokol retoriği hazırdan repetlenir, 'bu kardeşiniz'...


Paradoks ve dokunulmazlık, 'bu kardeşiniz'...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

YİNE YER SARSILDI, ZATEN YER GÖK BETON…

  YİNE YER SARSILDI, ZATEN YER GÖK BETON…     Yine yer sarsıldı, Silivri açık denizinde altı nokta iki. Eyvah ki eyvah, zaten yer gök ...