EFELERİN EFENDİSİ...
Hayata perçinlenen her durum ve her kurum gibi 'efelik'de ihtiyaçtan doğmuştur. Binlerce yıldır dağları mesken tutuş, tarihin her döneminde en vazgeçilmez gerçekliktir. Pekala pervasız sömürüye karşı yaşanan ve yaşatılan sosyal dengedir efelik...
Efelik kör inancın toplumu boğmasına can pahasına başkaldırıdır. Elbette 'inançsız bilgi sömürü, bilgisiz inanç sömürü' getirir. İşte salt o yüzden 'eğitim görmüş kadını da erkeği de Efe, Unutulmasın ki burası Ege' yüzlerce yıldır zihinlere kazınmıştır. Parola egemenliktir, Efe egemenliğidir. Evrenin derinliklerini umursamadan zora ve güce dayandırılan, katı kurallar ve kalıntı törelerle bencilleşmeyi hizaya çekmektir efelik. Tüm kurumsal mekanizmayı bozan bozguncuları da 'öküzün boynuzuna dahi girseler' bulmaktır...
Bulunmaz sevdaymışçasına ölümü gözü alamayan birey ve ulusların özgür yaşama hakları yoktur. Bilgisiz insanın yolu ise karanlıktır. İşte bu düsturla ölümü zerre umursamayan, korku duvarını aşmış hatta ölümün tam kendisi olan Efelerin işi sonsuz ışığa yolculuktur. Asla işinden geri duramazlar, geleneğin ve yazgının değişmesi ve değiştirilmesi işiyle bilenirler. Birlenirler. Yeter ki 'kulaklı bıçak' pas tutmasın ve akla 'vurulan üç mühür' körelmesin...
Efelik ve efelenme mert, cesur, atak olma sanatıdır. Mazluma dostluğun ve haksızlığa düşmanlığın ürünüdür. Kahramanca, yiğitçe hayata geçirilen onurlu başkaldırı destanıdır. Soy sop olarak Egelidir ama dünyalıdır. Denizler piri Umur'dan, Dünyalar şahı Kemal'e asla yenilmez Anadolu'dur. Dağlar Denizler girdabında yakılan utku ateşiyle, kurulmuş yay gibi düşmana korku salan, kara toprağa diz vuran kükreyiştir efelik...
Kızıl hafızlardan Kemal'in kurduğu Cumhuriyetle birlikte efelik, efeliğin efendiliğe evrilişidir...
Evrimle gelenekselliği foklorik düzeyde süren ama her daim resmen fırtına kuşuna benzemektir efelik. Eşsiz kutsal isyanlarla emperyalizme ve emperyalistlerle işbirliğine karşı çıkmaktır. Toplumun yozlaşmasına direniş, devrimlerin hızına ayak uydurabilmektir. İçteki sönmez ateşi topluma özümsetmektir efelik. Öyle yalandan efelenerek değil. Üstelik vatanı sırf zengin tarlası görmeden...
Efelik bakan gözlerin gördüğünün dışında görmektir dünyayı. Hasta döşeğinde olmak yerine son deminde 'Zeybek' diye haykırmaktır. Çalgıyla birlikte kahramanlık figürlerini sıralamak ve yere şiddetle diz vurmaktır. Sarı Zeybek gibi tüm teşhis ve tedavileri umursamadan dizleri yere vura vura zeybek oynamaktır efelik. Yedi düveli dizgine getirenlere son kez selam çakmaktır...
Elbette efelik zor iştir. Özcesi, öznesi yoktur efeliğin. Efelik, erkek kadın işi değil yürek işidir. Mangal yürekli ve sert duruşlu olmak hatta diz vuran da yere, yeri göğü inletmektir. Ah şu yürek yakan Ege, vay ki Ege'nin Efelerine...
Efelerin Efendisine günbegün artan saygıyla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.