FİNCANCI
Kim kalmış ki ben kalacağım
ilerisi gerisi harfiyen belli.
Ölürsem bir gün eğer
sizden uzaklarda bir başıma
Olmaz ya Nazım’ın yanına defnedin beni.
Cansız bedenimi
Anadolu’da bir köy mezarlığına.
Kuzeyde olsun uyarsa
Karadeniz’de.
Karadeniz kıyılarında yüksek rakıma emanet edin beni.
Madem emanet benim o zaman
kimseye sormadan danışmadan hocasız.
Nasılsa çınlayan çamları vardır
veya çıngıl çıtak fındık ocakları.
Başucumda sonsuz serinlik olsun...
Kime kalmış ki bana kalacak
kalkıp yerinden taş bakacak.
Nazım taş maş istemezdi bilirim
bir mermer parçasıdır tek dileğim.
Marmara damarlı gül desenli
adım soyadım kazılı olsun ayıp olmaz ise kırmızı mürekkepli
harflerden taşmayan ustalıklı.
Tarihli veya tarihsiz
yani rakamsızlık size kalmış.
Doğmuş ölmüş yeter aslında
ama kesinkes duasız.
Başucumda derin sessizlik olsun...
Kim kazık çakmış ki ben çakacağım
çaka çaka öleceğim bir gün.
Asla korkmayacağım kaçmayacağım.
Yolum yoldaşım eminim kalmam uzun süre bir başıma.
Eşiğe keşik bende
ışıklar denizine aşık
sayın Nazım’dan başlayarak
daha niceleri de var sırada.
Gelirler taş fincan kırmaya yakından uzağa susar canlar
Kim geri kalmış ki ben kalacağım.
Kim farkındalık peşinde farkındayım.
Fakir fukara öleceğim bir gün.
Fincanlar dolup boşalacak
finnuriler yanacak cılız canbaz
haliyle her daim ileri.
Hani insanın vadesini beklemeden
öylece ölesi geliyor.
Kim kalacak ki ben de kalayım.
Derdo fincancı katırları ürkmüş
giderim ayaklarımı sürüyerek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.