TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

17 Ocak 2023 Salı

YALVAR YAKAR YAZAR

 YALVAR YAKAR YAZAR


Günlerden bir gün

serdefter yalvar yakar yağdırır

gökdelen gemiler en kıçtan sendeler

serdengeçtiler Halikarnasta denize sarılır...


Sabaha dek duble boşandı rahmet

toprağın kokusuyla çıldırdı deniz

dalgalandıkça mardan mara hırpalandı sahil

kalkan kuşandı ada kuşları 

altın kumlara dağıldı özlem bi zahmet.

Çıplak balkonda eli kolu bağlıyım

hemen altımda yarı yaşımda binek 

kelebek camları açık kalmış

ıslanmış deri koltuklar.

Keltek anılar suya batmış.

Şalvarlı tombalak kadın

elinde çalı süpürgesi

diskotekimsi gazinoyu  süpürüyor.

Güneşten kararmış oğlanlar

ihtiyar müdavimlere ada çayı demliyor.

Hayattan emekliler daha şimdiden 

damlamışlar çınaraltına

öğlene yakın tam sökün ederler.

Kıçları yapışır plastik sandalyelere

ver papazı al kraliçeyi

karo taşı dizerler adaya.

Pansiyoncu pos bıyıklarını kesmiş geceden

bir tutamlık ağız şimdi.

Dudağının sol kenarında

kırmızı uçlu sönük izmarit.

Animasyon bir film izliyorum sanki...


Göğün yarısı kapkara bulut geri kalanı kızıl kızgın

Deniz ıslak.

Balıkçı kayıkları henüz uyanmamış

bol nafaka rahatlaması.

Demek yarı gece sonrası rast gelmiş.

Karşı ufuk çizgisinde baygın kızıllık

gün doğuyor adaya doğru.

Sol ileri doğrumda

kahve alacalı yaşlı süs köpeği

artık kim sokağa bırakmışsa acıkmış

süzüyor yarı canlanışı acıyla.

Bir tek yabancı benim sanki epey erkenden uyandım sabah

ve geç kaldı güneş.

İlanların rengarenklisi duvarlarda

süslenmiş püslenmiş hava eski hava.

içeride karakalem bir baba resmi

oğul resmi renklendirilmiş

oğlun oğlu fotosu çerçevede

ailenin kızları kayıp.

Resmiyeti elden hiç bırakmayacaksın hayatta

bir güne daha resimlerle.

Daha nelere gebe bu hayat.

Çocukları hemen kahvaltı sonrası

toptan denize salarlar

sonra bura alışkanlığı yaygarası

çağırırlar ha çağırırlar.

Soya çeker canıtez sabahlar

suya çeker şekerbal deniz.

Ve deniz insan yavrularını bir bir kucaklar...


Deniz bana yabancı 

güneş denize yalancı

bu gün göze görünmeyecek besbelli.

Ben sahte yakınlık hissiyle paramparça

aklım paralandıkça güller kızarır

sonra elim yüzüm sırtım tenim 

gözyaşına boğulan anılarım...


Anladım yok artık benim şehrim falan

Artık bu adam olana fazla ada

kör topal ıssız sokakları evim.

Nice manifestolar yazılmış burada 

fesli kel aynaklara

toplar damar damıtıcılarına hayalperestlik depolayan debboylara

berrak arazileri berbat edenlere 

ama nafile üstüne alınan yok.

Yarı buçuk dilsizlik vurmuş akıl ötesini

gel geç sevdalar demirlemiş limana.

Bundan böyle illaki öyle

usa yer eder kalpazan balıklar

akvaryum kabarcıklılar süsler sualtını 

suyun üstünde ateş damlacıkları.

Suyun öte yanı memleket

yok benim memleketim denilemez 

o kadar yakınlıkta

dönülemez uzaklıkta...


Gökdelen gemiler kıçtan sendelemese de

bu seferden dönülmez.

Düşman bağırtan 

dost delirten nazlanmalar

orta yaş bunalımına yakın. Sonbaharda herşey değersiz

tüm yakınmalar yakınlaşmalar eğersiz.

Yalvar yakarmalar da pek gereksiz.

Yelpaze yelinden yel değirmenleri utanır

plastik masada plastik sandalyelere sığınanlar hayatın yorgunluğuna yorgunluk ekler.

Beyinleri ufolar istila etmişçesine

ufalanır gazino taşlığına rüyalar...


Mazide kalmış bir sabah yıllar sonra bu sabah

kendimi suskun denize şikayet ettim.

Dünyanın karnını ağır uykular deler

rüyaları kırmızı bisikletli çocuğun ziyareti.

Eli kıçında adamlar kıyıda sohbetliyor 

çaktırmadan güneşi bekliyorlar.

Ben ilk merhaba diyeni

Deniz maviye doğan kırmızıyı.

İlgi eksikliğinden yaralayım

hep ayni usandırıcı mesele

özüme öz bekliyorum.

Gözüm sözüm busbulanık 

tansiyonum düştü yine 

ritim bozukluğum azdı sanki

çarpıntım çarptı karşı kıyıları.

Bu deniz bana yabancı 

ben denize el

elimdeki hayat yabancı.

Gençlik dalgalanmalarından kalma bir hazla

ışığın direkt vurduğu ana kadar yalnızım.

Yalnız telefondaki cızırtı aşikâr

emir demir keser 

tam yola koyulma zamanı.

Günlerden bir gün

gökdelen gemiler en kıçtan sendeler

serdefter yalvar yakar yazar.


Derdo bu son yolculuk

yolun sonu 

suyun uzadığı yere kadar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...