LİMANSIZ TAŞLAMA
Denizi tonlarca kara taş doldurulmuş limanda
bayramı sordum mavilere. Alakartal boğazında köprüyü yıkan acı
bir hiperaktif hancı bir yorgun yolcu.
Cevaplar limon ekşisi kekik buğusu hayat
yar özlemiyle dolanılan zehirli sarmaşık.
Zamanında sevişilen dalgalar dalga kıranlık
sahille deniz alakasızlığı mendirek
dev duygular duvara çarpanda
Kalpler kırık dökük.
Bayramı uğurladım al güllerle semaya
mavi karanlıkta tonlarca kara taş yığını...
Ayrıldım limandan gri beyaz bir gemiyle
kalede bir topal silüet ağlamaklı.
Kalem kime ait bilinmez boşluktayım
kırmızı koltukta sorgulanıyorum.
Sılam ballı darıyı bitirmeden
salalar okunuyor minarelerde okkalı hoşçakal gülegüle mahlası.
Elim tutuldu kaydedemedim hepsini
yazmaları ağırdan yaktıran ağıtları.
Debboy’da şebboylanan dedefonik manileri
yeşil gece ilanlarını bile okuyamadan
ayıldım gidiyorum arkama bile bakmadan...
Tonlarca kesme taş baskısına direniyor deniz
bir sarhoş nağme uğruyor limana
yanı başımda uyduruk bir manzara.
Denize akan arka sokaklar yangın yeri
sahile vuran yalnızlıklar tam kılavuz kaptanlık
taşındım mai mutlak maviliğe
kasırga burunlu kara karga kılavuz.
Tonlarca kayayı sırtında taşıyor limansız deniz
kar suyu kaçtı duran kulağıma.
Upuzun pardesülüyüm yarı boş koltuklar
deniz gözlerinde sahilsiz limanlar
bayramı göremeden dönmek varmış bu seferden...
Denize doldurulan tonlarca taş yosun kokulu
limanda ufka tutkun hiperaktif
ve suskun validesi kuşkulu.
Yaz kaptan denizi taşıran tonlarca imansız kayayı
kaz derin sabahın köründen akşama.
Derdo sılada semasız denize imasız kaldık
bundan sonra her bayram limansız taşlama...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.