FUTBOLU GÖÇERTME TAKTİKLERİ...
Sömürgen
efendiler iş çığırından çıkınca faşizme bel bağlar. Salazarvari üç-fe formülüyle
kendine rakip olanları veya olacakları bir güzel uyutur. Yani futbol, fiesta,
fado. Üçü de siyasetle yani üç-pe ile kesişince derin uyku sürekli güncellenir.
Yani Parapul, pay, peşkeş. Sacayağın biri olan futbol, taraftarların dolayısıyla
halk katmanlarının birbirlerine üstünlük taslamasının en medeni boyutudur. Hal
böyle olunca takımları ele geçiren buyurgan efendilerin dediği olur. Sistem göçertme
taktisyenlerinden hakimler, güdümlü bilinçle tokmağı vurur cezayı keser, siyasetin
istediği olur. Hakemler işkilli işveyle düdüğü çalar kara belayı çeker, siyasetçiler
kurtulur. Bu öyle bir kurtluktur ki, gariban işçiye tekmeyi vuran ödüllendirilir.
Kuşkusuz hakeme yumruğu çakan da tekmeyi çalan da vakanın ateşi söner sönmez mutlaka
ödüllendirilir. Yani vuran, çakan, çalan ve yiyenlerin hepsi toptancı ürün. Topu
sömürgen efendilerin hizmetçisi. Zaten olmayan futbol endüstrisi çoktan çöktü. Şimdi
üç-feci taktisyenler, zevatı kurtarmaya dönük taktik peşinde …
Futbolu
göçertme taktikleri f-tipi yayılmanın tekelinde 3 Temmuz kumpasıyla başladı. Devleti
aradan çıkaran hisseli kumpanya, ummadığı takımdaş dirençle karşılaşınca gizli taktik
tutmadı. Futbolun dönem patronları iktidar yanlısı tavır alsalar da olmadı
istenen yıkım. Zaten iddiaların fos olduğu yıllar içinde tescillendi. Ama bu arada
bazı takımlar tezelden el değiştirdi. Değiştirilmeyenler kara delik gibi içine
sindi. Böylece siyasal erkin kurmaca ekiplerine topyekûn yoğun destek sağlandı.
Hatta klasik arkalamacı hakem kararlarıyla bunlardan biri şampiyon bile
yapıldı. Diğerleri de kısmen ayakta kalsınlar diye kollandı. Şampiyonluğu
getiren ve götüren şam şeytanı piyon hakemler, hakem de insandır hata yapar
söylemiyle sanal, görsel aklandı. Hatta zamanla herkesin hata hakkı vardır
hezeyanına uzadı futboldaki derin çatlak. Ancak seyirlik oyundu futbol, seyircisiz
olmazdı. Çeşitli ayak oyunlarıyla taraftarı güçlü demir gibi takımlara el
atıldı. Milli ve yerli gösterilen misyonerler futbol camiasına sokuldu. Sonuç
itibariyle hiçten yok yere kafa göz girmek, sövmek dövmek, silmek sindirmek ve
bu gerçekliği övmek pespayeliği sahalara yayıldı…
Bu
embesil model yüzünden son yıllarda, gördüğüne değil birilerini çimlere gömmek
doğrultusunda yalan yanlış düdük öttürenler süper seviyede çoğaldı. Zamanla futbolu
dizayn sarpa sardı. Başkanlar parsayı topladı ama klüpleri battı. Futbol değer
kaybetti resmen ekonomisi battı. Hemen bir bukalemun devreye sokuldu. Barbarlık
pik yaptı. Ve hain standartlı bir yumrukla futbol değil insanlık çimlere
gömüldü. Bu şekil bir, kim oldukları başa gelişlerinden menkuller sahalara hükmedince,
ateş ve kan bulamacı herkese sıçradı. Ama ataerkil şiddet duvarından bir tuğla olsun
çekmek kimsenin işine gelmez. Çünkü anında duvar göçer. Bu nedenle yok yere
kıyım, toplu katliam mubah bile sayılır. Sportif anılara ihanet artar. İnsanlıktan
hepten uzaklaşılır. Bu sinsi salgın akıl göçeren düşlere, kof yarenliğe,
amigoluk dürtülerine sirayet eder ve zihinler kararır. Gerçeklerle yüzleşmekten
kaçmak babında, ehil olmayanlar tarafından kaçamak filmler tezgahlanır. Senaryo
gereği bile olsa hayıflanılan kara gecede çetele doğru tutulmaz. Keşke dedirten
türden yağmalar, bağlamalar, dağılmalar sahaya girer. Salt bu yüzdendir hatalı kararların ötesine, canavarsı
duyuların arkasına sığınmak. Bu yüzdendir ateşli feveran denizlerinde
çıldırmak. Atılan bir yumrukla diğer yumruklardan son anda sıyırmak…
Futbolu
göçertme taktiklerine aldırmayanlar savı tavı bir kenara kor, iyi niyet
kapsamında kalır ve evladiyelik utançla utanırlar. Oysa utanmaz üç-feci güç, her
şeye gizliden savaş açarak kaçınılmaz sonu, küçük büyük hataları yok sayarak ve
vurdumduymaz tavırla kendi hazırladı. Her türlü yasal hak arama girişimleri
isyandan sayıldı. Şiddet içermeyen masumane isyanlar bile şiddetle cezayla
bastırıldı. Taraftar kitlelere tahakkümle hükmedildi. Akıllar zapt edildi. Sömürgen
efendiler futbolun tüm bileşenlerini toptan teslim aldı. Besili yılanlar
çoğalınca elbette sokacağı fani arar. Arayan bulur…
Şimdi
maçlar süresiz tehir edilse n’olur edilmese n’olur. Gerçi olmayan futbolu
yönetmek acayip kolaylaşır. İşte bu kadar basit kurumların içini boşalt, topu
taca at. Boyun eğdirme girişimleri, sınır tanımaz hırslar ayak topu oyunuyla
kutsallaşır ama bir yere kadar. Geceye ataerkil şiddet bulaştırıldı diye,
federatif zulüm ve zalimliği görmezden gelinmez. Yani açıkça insanlığa özgü
değerler, özellikle doğruluk, doğallık ve meşruiyet resmen yok edilince ortada
futbol kalmaz. Orta yuvarlağa kurulan boks ringi ve sinsi sağ kroşe konuşulur. Yerde
yatana acımasızca atılan tepikler konuşulur. Tertip de olsa başta tepiklenen dahil,
yakılan kavurucu ateşten, salgın bulaşıdan herkes nasibini alır ve köşesine
çekilir...
Sömürgen
efendilerin dur durak bilmez mantıksızlıkla dayattığı kurak zihniyetin eseridir
bu esaret. Her sıkışıklıkta gündem değiştirecek üç-feli bir sefer düzenlenir. Başka
sığınacak liman, saldırılacak kale kalmamış gibi geniş kitleler futbola dönük
ihtiraslarla güncellenir. Gücenmeler netleşir. İktidarla irtibatlar kesilir ve
itibarlar zedelenir. Hemen peşine verilen güvenceler birlenir, tükenmeyen hırs,
bitmeyen kavga, küllenmeyen kin yeniden raftan indirilir.
Futbola
endekslenen bu saldırgan gerçekliğin aslı, açık veya saklı sanki fitne fücur
taktiklerle futbolu göçertme yarışının yanı sıra muhalifliği yok etme
kapışması. Mevcuda tarihsel getirisi ise tarihi acı gerçekler yaşanırken, hakem
son düdüğü çalana dek milleti bir şekilde yok saymak. Seçimlere kadar hizaya
çekmek. Bu gün futbol ayak topu, yarın kırk numara kırkayak istop, gözüm sende…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.