TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

7 Ocak 2024 Pazar

MAH, MAHLÛK, MAHLÛKAT…

 


MAH, MAHLÛK, MAHLÛKAT…

 

Ahlar vahlar arasında mahvoluş yakın

ahalinin mahvına sebep mah, mahlûk, mahlûkat sakın.

Ah almayan şah kalmaz topu aynı tondan şerbetlenir

tekmili birden forslu fondan tıka basa beslenir.

Diğer yanda tabiiyeti ve tabiatı mahveden utku zayıflığı

nutku tutulmuşluk ve usturupsuz utanmazlık.

Mahluka, eşrefi mahlûkata yakışmayan delibal mahkumluk

politika polenlerine bulaşan pis habislik.

Karanlık manzara resmen politikal posa

özlenen manzara medeniyeti cihana ulaşma.

Tarihi güncelleyecek olan geleceği dirençli tohumlama

başka baharlara bırakılsa da günce solar güneş ufukta.

Umut tohumları yeşertisi mukadderatı hayatiye

hayati karmaşa haysiyeti teslimiye.

Mesele biteviye devasa açlık mahlaslı manzara

erişimi eytişimi eylemi söylemi eylemci ortak hafıza…

 

Bir yere kadar izansız, imansız muhakat

harbı sulhu bin bir gece anısı kurtuluş muhakkak.

Manzarayı muhabbet mahlukatı harbiye arsızı

arzın merkezinde arılar bala bular sulhen umarsızı.

Kukumavlar tüner kartal tepelerine

kartallar yüksekten uçar denizlere

kargalar sokar burnunu leylek bacalarına

guguk kuşu çalar saati vurur

vakti gelir kırlangıçlar göçe durur.

Semaya öç bulanır, dimağa göç belenir

kılavuzlar perperişan, mahluk mahlukat kana bulanır.

Pembe pembe pamuk bulutlar asılır göğe,

Ahlar vahlar arasında dirilişin tadı gülşeker...

 

Ağlanası hallere güler geçer gülbeşeker

kötücül ruhlar uykusuz geceleri kovalar.

Dünyayı ağırlamak zamanı teşkilatı mahsusa

kuytulara saklanan saksağan yavrusunu

yedi başlı canavarın elinden kurtarmak zamanı.

Mahlûkat kaplumbağa hızında çelik iradeli kavga

her dem medeni kalmak haya huya tatlı maya.

Mahiyet dil altında eritilen pırlanta yüzük

insani maharet başka bambaşka hikâye...

 

Yolu şaşmış koçbaşı kör köstebeğin izini sürer

yolculuğun en kötü anı kös kös toprak yığınını deler.

Kör kara yarınlara kor donguz rumuz

ruhsuz aç kurtlar mahremiyeti yer ululanır.

Kılıksız kurtlardan ürker dor atlar

kuzgunlar dere tepe çakallarla tepinir.

Kırbacın ucunda yıldız simgesi

kızıl yumruklar ayın şavkıyla şakaklara şaklar.

Saç tellerine düşer bir gecede aklar

uğursuzluğun simgesi ahlar vahlar arası yitiş…

 

Kara kedilerin içtiği ak sütten ağzı yanan

siner farelere tül kanat taktıran sinlere.

Anka kuşu kanadı mürekkebe batırılınca şekillenir bahar

her sonbahar patikalarda panik atak çiçekleri açar.

Maziye süzülür allı turnalar

tavus kuşunun kuyruğunda gökkuşağı parlar.

Aklı olana arıtılmış mahsusu manadır mahlas

maha mahlukata bal yapan arı kovanları…

 

Hayat işte resmen arı kovanı gibi iştahla işler

söylencelerde haya huy allı kuzular kuzinelenir.

Kuzgun ölür çatlak ağaç gölgelerine çekilir zaman

kızgın denizler kararır kızıla çalar her liman.

Denizde yüzen balıklar ümidi içer solungaçlarından

sırtındaki pullardan kullar ulular beslenirler.

Pır pır uçan taklacı martinlerin pençelerindeki muştu

yeryüzüne yağan ateş herkes bilir yağmasıdır.

Her şey yengeç kıskacında örümcek ağında gizlidir

Derdo akrep avusu ölümü sahlepe tarçın kokusudur

Ahlar vahlar arasında deniz ötesi hakikat budur...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...