TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

7 Ağustos 2024 Çarşamba

BİR KADIN BİR YAZAR

 

BİR KADIN BİR YAZAR

 

 

Kozmosa bir kadın doğmak, koskoca bir yazar olmak festivalinde var oluş üzerine derslerden çakılır…

 

Bir kadın bir yazar, kitabın ilk sayfasına ‘bir kadın varmış, bin kadın yokmuş’ diye yazar.  Yazarlık, bir konar göçer kadın teknesidir. Yazar olma sevdalıları kıyasıya boğuşur deli dalgalarla. Kadın yazar, yazar yazmaz anlar çok gecikmiştir. Masal gibidir her şey ama bedenin albenisinde, gözlerin kara rimelinde, alında pulunda nice aceleye gelmişlikler ve haksızlığa uğramışlıklar saklıdır. Bir kadına, onca, bunca, binlerce, milyonlarca, milyarlarca kadına tutulan ayna aynıdır. Bir kadın bin yazar bir araya gelse gerçek değişmez, masal şöyle biter; ‘Bir kadın varmış, bir gün yokluk doğurmuş, insanlık yok olmuş. Resmen Dünya yok olmuş’…

 

Yok oluş tezgahında ‘bir kadın bir yazar olmak’ çok şeydir aslında. Azap içinde azalıp, gemi azıya alıp bir acayip düşmedir kurtlar sofrasına. Aslı asaleti kaybetmeden çoğalmadır. İllaki kitabına uymayan bir göçmen kadın teknesi düşer dünyaya ve allı ışıklı görüntülerin aksine aynı yüzde bir bir sıralanır farklı suretler. Bir kadın doğar, bin yazar ölür, ‘olmak ya da olmamak’ festivalinde…

 

Bir eğitimsiz kadın, hala parmak basar binlerce yıldır kanayan yaraya.

Bir eğitimli kadın basar imzayı, koca ömrü damgalanır.

Bir eğitimli kadın, basar narayı, başı gözü yaralanır.

Bir akademisyen kadın, atar imzayı meslekten atılır.

Bir evsiz kadın, atar kendini sokaklara evcimence ev arar barakasızlığına.

Bir evli kadın, evinin kölesi olur ve binlerce yıl azad edilmez asla.

Bir işçi kadın, erkekçe çalışır makinelerde ama eşitler maçını kaybeder hükmen.

Bir işsiz kadın, hiç boş durmaz iş işler geleceğin gergefine.

Bir iş kadını, iş-eş arası saliselik mutluluk yaşayamaz, çocuklarıyla mutlanır.

Bir kentli kadın, kent diye uydu apartmanda odalara hapsolur, ne güzelmiş şu şehir der.

Bir köylü kadın, batak tarlada doğurdukça dertlerin en hasına dayılanır.

Bir ülkesini ardında koymuş kadın, ağıtlarda arar vatanını.

Bir ürkek kadın, ilini dilini toprağını binlerce yıllık yazıtlarda bulur.

Bir ilkeli kadın, bir ev kızıyken annesini görüp ev hanımlığından korkar.

Bir temizlikçi kadın, tüm pislikleri siler süpürür, eşin pisliğine bir şey yapamaz.

Bir sanatçı kadın, ölümsüzlüğü kanıtlayacakken evrene ölür ölür öldürülür.

Bir kanmış kadın, kendini bir şey sanmış sapığın peşinde sadakatini kaybeder sıfırlanır.

Bir gamlı kadın, milyonları kandıranlarca katli vacip versiyonlu, kırbaçlanır, sopalanır, taşlanır.

Bir savaş kurbanı kadın, hiçlenmiş kadınlığına selam durur.

Bir bedeni meta kadın, göz görmeyince gönül katlanır hesabı vesikalı yâr olur.

Bir hasta kadın, enkaz caddelerde ciğerindeki öksürüğe boğulur.

Bir yiğit kadın, erkek bulvarında çalınan kadınlığına yanar.

Bir genç kadın, kim bilebilir ki en doğruyu diye tek başına aranır.

Bir yaşlı kadın, kavalsız köyde it kavat dolaşanlarca aşağılanır.

Bir dul kadın, dudi dilleri tutulur zemin kaydıkça konuşamaz.

Bir korunmasız kadın, kadın koruması arar kapı diyar bulamaz.

Bir mülteci kadın, eş arar mülteciliğine müptela olur yalnızlığa dayanamaz.

Bir siyasi kadın, zindan dışı hürriyete dalar müjganla birlikte ağlaşır kör pencerelerde.

Bir sığınmacı kadın, talebine talip talipsizliğine sığıntı arar sağda solda.

Bir direnişçi kadın, tek tabanca kadın bulvarında erkeklere direnir.

Bir militan kadın, idealinden milim sapmaz yeraltından umudu tükürür yer üstüne.

Bir çaresiz kadın, kısacık fitil ateşlendiğinde göğe savrulur tek parça.

Bir isyancı kadın, işkence görür dayanır, işkence gözlerde büyür benzer evladına.

Bir asi kadın, yargısız infaz edilir ve koftiden yargılamalara başını eğmez.

Bir kutlu kadın, kutsal ölümlerden ölüm beğenmeye zorlanır, ölümsüzlüğü seçer.

Bir sahici kadın, zevki safa yaşar denir ama insanlık dışı harmanda önündeki tarlayı kendi sürer.

Bir kadın, bir kadın olarak cinsiyet ayrımına, pozitif ayrımcılığa ölümüne karşı çıkar…

 

Bir kadın doğmak bir yazar olmak, Bir kadın bir yazar olarak hayata devam etmek, doyasıya açılmaktır açık denize. Kıyı boyu festivalden çıkarılacak dersler, kara kaplı kitabın ilk sayfasına, ‘Bir kadın bir yazar’ tarafından özlemler bin kez yazılır; ‘bir kadın doğursun veya doğurmasın anaçtır. Dünyanın tüm çocuklarına, doğanın tüm canlılarına ayırt etmeden özünden, öz aktarandır’…

 

Ve bir erkek doğmak ve bir yazar olmaktan dem vuran soğan erkeklerine gelince, bu soğan cücükleri bir kadından doğduğunu unutur. Unuttukça kadınlar değil erkekler yenilir. Er kişi heybetli yazar, punduna getirip ne yazar veya ne yazmaz çoğu boşunadır. Çünkü bu siyah lale soğanlarının yazı kışı birdir, bir teki tekerlemeyi anlamaz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...