ŞAİRANE YATMAK, ŞİİRE UYANMAK…
TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...
14 Mart 2025 Cuma
ŞAİRANE YATMAK, ŞİİRE UYANMAK…
12 Mart 2025 Çarşamba
BİR MUHTIRADAN ÖTESİ…
BİR MUHTIRADAN ÖTESİ…
Bu ülkede ekonomi hiç edilince, her on yılda bir devalüasyon,
enflasyon, zam, özelleştirme ve kemer sıkma gibi yaptırımlar içeren ekonomik programlar
ve istikrar paketleri peşine hemen bir faşist darbe yapılmış. Sivil-resmi bazıları
açıktan, çoğu örtülü tarihe geçmiş. Bir yıl evvel dışa bağımlı gelişmenin
temellerini atan hükümete 1971 yılında verilen 12 Mart muhtırası da bunlardan
biri. Mayınlı tarlayı temizleme görevini üstlenen 12 Mart, bir muhtıradan
ötesidir. Resmen askeri-faşist bir darbedir. Askeri rejim ve gölge kabinesi,
piyonlaştırılan parlamento binlerce kıyım yapmıştır. Ülkenin yazar çizerinden
öğrenci liderlerine uzanan geniş yelpazede acı zirveye tırmandırılmıştır. Yarınların
teminatı üç yurtsever genci darağacına yollayarak eski açık hesabı kapatma
yoluna gitmiştir. Gizliden ve sinsice bu günleri hazırlamaya ilk adım
atılmıştır…
Peşine sıralanan her darbeyle yurtseverlerin anası
ağlatılmış, ekonominin içine edilmiş, hırlanma ve sızlanma dönemleri ardına
umulmadık iktidarlar tahta kurulmuştur. Ülke her batma noktasına geldiği,
getirildiği dönemeçlerde, sivil-resmi dayatmalarla darbe borazancılığı yapılmıştır.
Böylece kapitalizmin belirgin on yıllar bunalımlarından bu ülke de payına
düşeni almıştır. Ekonomik buhranın aşılması için türetilmiş stand-bay
anlaşmalarıyla musluklar açılmış, borç para bolluğuna kavuşan ülkede sert
ekonomik tedbirler uygulanmıştır. Açık faşizmin denetiminde ve yönetiminde,
halk faşizmle sindirilmiştir. Günü kurtarma atraksiyonları dışında bir çivi
dahi çakmayan bozuk sistemin ve yanlışlarının faturası halka, halkın öz
evlatlarına ödettirilmiştir.
Faşist cuntalar her geldiğinde hep aynı modelleri ve yönetimleri
uygulamıştır. Önce darbe sonra mide, hepsinde de helal haram birbirine karıştırılmıştır.
Çıkışı olmayan labirentin esrarını ve sırrını hiçbir biyografi çözemez
sanılmıştır. Oysa bu askeri-faşist darbeler tarihini daima para ve ekonomi
belirlemiştir. Modernden Post moderne tüm siyasal arayışların özünde hep kara
para, kanlı ve kirli para ve para aklama vardır. Her sivil-askeri darbe sonrası
bu değişmez gerçekliktir. Ayrıca benzer askeri-sivil faşist darbeler ve muhtıralar
sonunda, ekonomik uçurum büyür, makas açılır. Başa getirilen yarı planlanmış
yeni uyduruk, şaşkın iktidarlar yıllarca ülkenin başına bela edilir.
Yüz yıldır tarihsel gerçek maalesef böyle; “1946
devalüasyonu İnönü’yü iktidardan etmiş, yerine Menderes geçmiştir. 1950
istikrar tedbirleri Menderes’in başını yemiş, 1960 askeri darbesine zemin
oluşturmuştur. Dışa bağımlılığı güncelleyen 1970 devalüasyonu 12 Mart
muhtırasını getirmiştir. 1979 yılı 24 Ocak kararları 12 Eylül faşist darbesini
getirmiştir. Özellikle sistemi yok etmek pahasına yapılan 5 Nisan, 28 Şubat ve
15 Temmuz öncesi gizli açık yapılan ağır devalüasyonlar umulmadık yıkıcı-yokedici
iktidarlara kapı açmıştır…”
Bunların hepsinde de dış ticaret açığı cumhuriyet dönemi
rekorları kırar. Daima rant ve faiz ekonomisi yeğlenir. Reel sektör
harcandığından, üretim dışlandığından ülke yabancı para simsarlarının, politika
ajanlarının cirit attığı merkez olur. Devleti yönetenler de yüksek gelir
getiren akaretlerini zarar ediyor gerekçesiyle, özelleştirme maskıyla satıp durur.
Peydahlanan hazır fırsat kalabalığında faşist darbelerin milyarderleri, bir
koyup üç alanlar, köşe dönücülüğü düstur edinenler ve liberalizmin
peygamberlerine-kapitalizmin tanrısına tapınanlar kollanır. Bu tapınakçılar
lale devri yaşarken, halklar cehennemi yaşar.
Bu arada gülün dikeni dost yüreklere batar. Kanatır da
kanatır. Darbelerin köklerine inildiğinde resmen kontrolden çıkış görülür. Faşist
ideoloji sosyal adaleti öngören düzen kurmaya devamlı engeldir. Kurşun askerler
ölüm korkusu yaşadığında, çemberin içinde çanlar çaldığında önce gençlik
kuşatılır sonra, sonrası malum atmosfer. Faşizm. Tarihle sabit, ekonomi raydan
çıkınca ülke de raydan çıkar ve “yüz metreyi en iyi koşan çocuklar” gözler
kırpılmadan ölüme mahkûm edilirler. Karşıyaka’da üç karanfil dost bağına
gömülür, Onlar dost yüreğine…
Evet, 12 Mart bir muhtıradan çok ötesidir. Yarım akıllı
paşalar, 1960 darbesinin diyeti olarak 1970’de üç genci ölüme göndermiştir. Aklı
sıra rövanş aldıklarını farz eden muhteremler idam kararını güle oynaya
oylamıştır. Oysa o gençlerin “Başları dikti ve hayal ettikleri güzelim dünya
için ve tam bağımsız bir ülke için, kendi başlarına sehpaya yürümekten asla
çekinmediler. Asla korkmadılar. Asla yılmadılar. Asla baş eğmediler. Asla
eğilmediler. Bıraksalar kendi sehpalarını bir vuruşta devireceklerdi…”
Çünkü “Asla gelecek hesapları yoktu. Kişisel kaygıları
yoktu. Sadece mangal gibi yürekleri ve gencecik umutları vardı. Cesaret ve
umutları vardı sadece…”
YİNE YER SARSILDI, ZATEN YER GÖK BETON…
YİNE YER SARSILDI, ZATEN YER GÖK BETON… Yine yer sarsıldı, Silivri açık denizinde altı nokta iki. Eyvah ki eyvah, zaten yer gök ...
-
TOPRAK VE GÜNEŞ Toprağa güneş aktığında bülbülün ötüşü rana dinlemesi bir tuhaf haya. Hayat cilalı taşları çatlatan gül ağacı ömür boyu çek...
-
YANGIN CEPHESİ GENİŞLEDİ... Binbir nedenle mutasyona uğratılarak genişletilen yangın cephesi, insanlık adına, millet memleket adına kaçınılm...
-
İLK KURŞUN GAZETECİLİĞİ... Onlar, bunlar, şunlar gelmeden önce revaçta meslekti gazetecilik. Değerliydi... Bugün değeri sıfır, kim ne pala...