TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

12 Mart 2025 Çarşamba

BİR MUHTIRADAN ÖTESİ…

 

BİR MUHTIRADAN ÖTESİ…

 

Bu ülkede ekonomi hiç edilince, her on yılda bir devalüasyon, enflasyon, zam, özelleştirme ve kemer sıkma gibi yaptırımlar içeren ekonomik programlar ve istikrar paketleri peşine hemen bir faşist darbe yapılmış. Sivil-resmi bazıları açıktan, çoğu örtülü tarihe geçmiş. Bir yıl evvel dışa bağımlı gelişmenin temellerini atan hükümete 1971 yılında verilen 12 Mart muhtırası da bunlardan biri. Mayınlı tarlayı temizleme görevini üstlenen 12 Mart, bir muhtıradan ötesidir. Resmen askeri-faşist bir darbedir. Askeri rejim ve gölge kabinesi, piyonlaştırılan parlamento binlerce kıyım yapmıştır. Ülkenin yazar çizerinden öğrenci liderlerine uzanan geniş yelpazede acı zirveye tırmandırılmıştır. Yarınların teminatı üç yurtsever genci darağacına yollayarak eski açık hesabı kapatma yoluna gitmiştir. Gizliden ve sinsice bu günleri hazırlamaya ilk adım atılmıştır…

 

Peşine sıralanan her darbeyle yurtseverlerin anası ağlatılmış, ekonominin içine edilmiş, hırlanma ve sızlanma dönemleri ardına umulmadık iktidarlar tahta kurulmuştur. Ülke her batma noktasına geldiği, getirildiği dönemeçlerde, sivil-resmi dayatmalarla darbe borazancılığı yapılmıştır. Böylece kapitalizmin belirgin on yıllar bunalımlarından bu ülke de payına düşeni almıştır. Ekonomik buhranın aşılması için türetilmiş stand-bay anlaşmalarıyla musluklar açılmış, borç para bolluğuna kavuşan ülkede sert ekonomik tedbirler uygulanmıştır. Açık faşizmin denetiminde ve yönetiminde, halk faşizmle sindirilmiştir. Günü kurtarma atraksiyonları dışında bir çivi dahi çakmayan bozuk sistemin ve yanlışlarının faturası halka, halkın öz evlatlarına ödettirilmiştir.

 

Faşist cuntalar her geldiğinde hep aynı modelleri ve yönetimleri uygulamıştır. Önce darbe sonra mide, hepsinde de helal haram birbirine karıştırılmıştır. Çıkışı olmayan labirentin esrarını ve sırrını hiçbir biyografi çözemez sanılmıştır. Oysa bu askeri-faşist darbeler tarihini daima para ve ekonomi belirlemiştir. Modernden Post moderne tüm siyasal arayışların özünde hep kara para, kanlı ve kirli para ve para aklama vardır. Her sivil-askeri darbe sonrası bu değişmez gerçekliktir. Ayrıca benzer askeri-sivil faşist darbeler ve muhtıralar sonunda, ekonomik uçurum büyür, makas açılır. Başa getirilen yarı planlanmış yeni uyduruk, şaşkın iktidarlar yıllarca ülkenin başına bela edilir.

 

Yüz yıldır tarihsel gerçek maalesef böyle; “1946 devalüasyonu İnönü’yü iktidardan etmiş, yerine Menderes geçmiştir. 1950 istikrar tedbirleri Menderes’in başını yemiş, 1960 askeri darbesine zemin oluşturmuştur. Dışa bağımlılığı güncelleyen 1970 devalüasyonu 12 Mart muhtırasını getirmiştir. 1979 yılı 24 Ocak kararları 12 Eylül faşist darbesini getirmiştir. Özellikle sistemi yok etmek pahasına yapılan 5 Nisan, 28 Şubat ve 15 Temmuz öncesi gizli açık yapılan ağır devalüasyonlar umulmadık yıkıcı-yokedici iktidarlara kapı açmıştır…”

 

Bunların hepsinde de dış ticaret açığı cumhuriyet dönemi rekorları kırar. Daima rant ve faiz ekonomisi yeğlenir. Reel sektör harcandığından, üretim dışlandığından ülke yabancı para simsarlarının, politika ajanlarının cirit attığı merkez olur. Devleti yönetenler de yüksek gelir getiren akaretlerini zarar ediyor gerekçesiyle, özelleştirme maskıyla satıp durur. Peydahlanan hazır fırsat kalabalığında faşist darbelerin milyarderleri, bir koyup üç alanlar, köşe dönücülüğü düstur edinenler ve liberalizmin peygamberlerine-kapitalizmin tanrısına tapınanlar kollanır. Bu tapınakçılar lale devri yaşarken, halklar cehennemi yaşar.

 

Bu arada gülün dikeni dost yüreklere batar. Kanatır da kanatır. Darbelerin köklerine inildiğinde resmen kontrolden çıkış görülür. Faşist ideoloji sosyal adaleti öngören düzen kurmaya devamlı engeldir. Kurşun askerler ölüm korkusu yaşadığında, çemberin içinde çanlar çaldığında önce gençlik kuşatılır sonra, sonrası malum atmosfer. Faşizm. Tarihle sabit, ekonomi raydan çıkınca ülke de raydan çıkar ve “yüz metreyi en iyi koşan çocuklar” gözler kırpılmadan ölüme mahkûm edilirler. Karşıyaka’da üç karanfil dost bağına gömülür, Onlar dost yüreğine…

 

Evet, 12 Mart bir muhtıradan çok ötesidir. Yarım akıllı paşalar, 1960 darbesinin diyeti olarak 1970’de üç genci ölüme göndermiştir. Aklı sıra rövanş aldıklarını farz eden muhteremler idam kararını güle oynaya oylamıştır. Oysa o gençlerin “Başları dikti ve hayal ettikleri güzelim dünya için ve tam bağımsız bir ülke için, kendi başlarına sehpaya yürümekten asla çekinmediler. Asla korkmadılar. Asla yılmadılar. Asla baş eğmediler. Asla eğilmediler. Bıraksalar kendi sehpalarını bir vuruşta devireceklerdi…”

 

Çünkü “Asla gelecek hesapları yoktu. Kişisel kaygıları yoktu. Sadece mangal gibi yürekleri ve gencecik umutları vardı. Cesaret ve umutları vardı sadece…”

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

YİNE YER SARSILDI, ZATEN YER GÖK BETON…

  YİNE YER SARSILDI, ZATEN YER GÖK BETON…     Yine yer sarsıldı, Silivri açık denizinde altı nokta iki. Eyvah ki eyvah, zaten yer gök ...