TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

21 Ocak 2022 Cuma

JURNALMATİK...

 JURNALMATİK...

 

Yakın tarihi damardan damgaladığı bilinen öylesine karakızıl dönemler var ki, bir daha hiç yaşanmaz sanılır. Ama öyle bir yaşanır ki; ve ara dönemler yine jurnalistlere kalır. Yani yüksek karla kurlaşan, kan kusturan keskin dönemeç ürünü jurnalcilik, her an hazır ve nazırdır…


Hazırı yiyici, hınzır imparatoryal düzeneklerin neredeyse tamamı resmen jurnalle işler. Mitolojiden saçılanlar, yakın geçmişe dadananlar, yürek paralayan yaşanmışlıklar açıkça jurnalmatiği işaret eder. Taca tahta, posta puşta karşı çıkanlardan yığınla kelle alan bostancıbaşılar, kara kukilatalı cellatlar bu faşizan mekanizmanın otomatiğe bağlanmış şehir kaçkınlarıdır. Aynı şehirde kaç şehir üstüste yaşıyorsa yaşasın hiç fark etmez, yönetsel piramit en alttan en tepeye salt jurnalle pik yapar. Dip ile pik arasında, hit ve mit diyarında böyle yürür saltanat. İt ürür kervan yürür denir ve jurnalistler daima mükâfatlandırılır...

 

Saltanat kayığına binen veya bindirme kıta jurnalistler, çalakalem listelenenler hakkında jur bulmak içi yarışırlar.  Bulamayanlar nal toplar. Bu insafsız, kuralsız, ihbar ve istihbarat düzeneğinde imbikten suç süzenler ise tarihin arka sokaklarında altın varak toplarlar. Epey acayip sırnaşıklıkla ve asla ilerisini gerisini düşünmeden üste adam geçmenin, üstelik jurnallenecek adam seçmenin tek versiyonluk ürünüdür bu karanlık formasyon. Kafaya taktığını takip, insanı insan eden, insanlığı var eden temel değerleri bir kenara atmak ve rahat geçinmek köşegenli bir şeytan üçgenidir bu hain format. Yani formaliteden forslu hayat tarzına ilaveten

göz önündekileri fonla, kollukçulara pazarla ameleliğidir fondiplenen...

 

Ezelinde ebedinde hiçlenen ise sahte milli pozisyonu korumak bir yana kusurlu mevcut ortama uydurulan yeni milli pozisyonlar yaratmaktır. Bir kerelik babında başlayan gambazcılıktır tavan yapan. Resmen itibarla oynama ve resmi dik duruş zaafıdır zarflanan. Açıkçası resmiyete dik duruşun cezalandırılmasına, koftiden kılıf bulma marifetidir jurnalistlik ve jurnalmatik taktiği... 


Takat kesen, asla affı olmaz cinsten katışıklık, cinsine cibilliyetsizlik katılmışlık göstergesidir. Sağlam bağların çözülmesini yücelten, yüksek bağlantılı arzuların rotu çıkmışçasına göze adam kestirme aracılığıdır jurnalcılık. Hiçbir zaman iyi düş göremeyenlerin arada bir gördüğü kötü düşleri bile çağa çivileyen kısır döngüdür jurnalmatik...

 

Bu karakızıl dünya düzeni yığınla kötü karakterler yaratır. Ve bir anda ne despotikler, ne apolitikler türer akıl sır ermez. Demokrasiden doğma ne diktatörler vardır asla jurnale doymaz. Diğer taraftan despotizmden ne demokrasiler doğar bozmaya yasal döngü yetmez. Sonra yine yeni tiranlar hortlar. İşte milletin ve memleketin üstüne çullanan her kaos bu çürük çarık jurnalcileri, jurnalciliği, jurnalistliği otomatikman devreye sokar…

 

Sokma akılla uygulanan program ise şudur; Saf milleti safsatalar ve dolduruşlarla efsunlama ve birbiri peşine salma. Yanılma ve yanıltma perspektifinde lafta icraat panayırında figüranlık. Kraldan çok kralcı, diktatörden fazla diktacı, sultandan daha sultacı jurnalatör figürler peydahlama. Peylenen ise kökü tarihte gizli organizelik, şekli şartıyla kepazelik, resmen  şarki hizmetçiliktir. Yani çok tuhaf bir iştir, insanlık belgesinde nice delikler ve gedikler açan jurnalistlik. Toplumcu söylemle açıklanamaz bir alacakaranlık kuşağıdır ve otomata bağlanır. Resmen ortaçağvari cadı avıdır yaşanan ve yaşatılan.. 

 

Kurunun yanında yaş bazlı sıkı rejim dayatması ve belge harici demokrasi kısıtlamasıdır jurnalmatik. Gölge takibi ve  gölge oyunuyla canlanan, harbiden muhakemesi suni, sunusu yalan yanlış, sonu ise resmen aldatmaca düzeneğidir...


Salt düzen karşıtlarını jurnal, tarihin ayak izlerini iyi takip edemeyişin plastik damgasıdır. Monarşik düzen labirentinde, oligarşik sistemin çıkmaz sokağında, çakma demokrasi girdabıdır. Zaten suni denge bir kez şaşınca, duygu ve inançlar objeleşince jurnalatörler tarihin en eski ve en kısa ömürlü mesleğini mütemadiyen icra ederler...

 

Ancak yollar bir gün mutlaka tarihin o karakızıl dönemleriyle çakışır. Açık hesaplar kapatılır. Üç nokta koyulur; Yol uzun, yolcular damardan damgalanmış kuru yaprak misali, jurnalmatik resmen kuşak israfı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...