ÇOCUKLARA VE BÜYÜKLERE ULUSAL EGEMENLİK...
Hakimiyetin saraydan alınıp millete devredildiği gündür
23 Nisan. Temel ilke olarak "Ulusal egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." realitesinin tasdiklendiği tarihtir 23 Nisan 1920...
Asla yadsınamaz temel öğretidir ulusal egemenlik. Yanlışlıkla veya ufacık yanılma ile olsa bile bu günün çocukları yarının büyükleri bu vazgeçilmez ilkeden koparılırsa, memleketin çivisi kopar. Milletin ve devletin ilelebet payidar kalması riske girer. Ebediyen varlığını sürdürmesi ve tam bağımsızlığı tehlikeye düşer. Uygarlık yolunda ilerleme azmi ta çocuklukta sekterlenir...
Uygun zemin bulununca bir kalemde asılsız iddialar, uyduruk bahaneler, yıkıcı yokedici müdahaleler kayda şarta bağlanarak, millet egemenliği gasbedilir. Millet ve memleket, ilelebet payidar kalacak yerine tıpkı tarihin küflü sayfalarındaki gibi payimal olacak seviyeye geriletilir. Böylece tam bir asırdır pusuda bekleyen emperyalistlere ve yerli işbirlikçilerine gün doğar. Büyük sermaye ve emperyal güçler yeniden bu bereketli toprakları pay etme fırsatını yakalar. Sinsi plan işleme koyulur. İşte bu yüzden özellikle çocukların dilinden temel doğruları öğrenmek ve geleceğe öğütlemek için büyüklere çok iş düşer...
İş başa düşünce küçük büyük demeden, yarınları örgütlemek adına, geçmişte yaşanan acıları unutmamak ve milli mücadeleyi kutsamak gerekir. Hele ki her adımı sadece millet memleket namı hesabına atmak gerekir. Öncelikle 23 Nisan özelinde, tam bir asır önce tüm ulusal değerlerin, kalıcı geleneklerin nasıl ayaklar altına alındığı ve vahşi emperyalizmin memleket topraklarını kendi aralarında nasıl paylaştığı unutulmamalıdır. Ulusal egemenliğin hiçbir zümreye ve mandaya bırakılmayacak denli en kutsal hak olduğu bilinci örselenmemelidir. Tam bağımsızlık ilkesiyle ve ulusal egemenlik umuduyla yola çıkanların kazandığı kutsal savaş unutturulmamalıdır. Utku sarhoşluğuyla savaşı ben kazandım, her şey benimdir kibrine ve hırsına hiç kapılmadan idareyi meclise bırakan tarihsel güzellik çarpıtılmamalıdır...
Paslı çarkın pasballarına inat milli iradeyi resmen taçlandıran Milli Mücadele ve dünyaya en yüce örnek olan kurucu meclis ve de üyelerinin tasdikli inancı, çocuklara ve büyüklere daima anımsatılmalıdır...
Hatta “Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir." Ata sözü yediden yetmişe beyinlere kazınmalıdır.
Aksi halde memleketin belleğine perçinlenen ilkeler ve devrimlerden uzaklaşılır, dünyalar güzeli sisteme hıyanet edilir. Kutsal emanete ihanet başlar ve memleket körkaranlığa gömülür. Cehalet sağanağı çağdaşlaşmaya erişimi engeller ve memleketin rotası bir anda değiştirilir. Doğrusunu yaptık ettik bağlamında, lafta millet iradesi denilerek sistem iyice ters yüz edilir. Rejim ucubeleştirilir. Ve hakimiyet tekrar saraya geçer...
Sonra eğitim öğretimin içi boşaltılır, bilim yok sayılır, demokrasi salt özel çıkarlar doğrultusunda ileri demokrasi adıyla kullanılır. Cılız yasal itirazlar cezalara çarptırılır, özellikle Ata emrini yerine getiren gençlerin haklı isyanı kollukçu kaba güç kullanılarak acımasızca bastırılır. Sevgi, saygı, dayanışma, hoşgörü tırpanlanır. Sonuç itibariyle çocukların ve gençlerin ve dahi milletin geleceği ve bahtı karartılır...
Oysa hakimiyeti yeniden saraya bağlayan vicdanı karaların değildir hiç bir şey. Her şey çocukların ve gençlerindir. Onlara emanettir herşey. Deniz gözlü dev işin en başında böyle buyurmuştur; "Küçük hanımlar, küçük beyler!
Sizler geleceğin gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız.
Memleketi ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız.
Sizlerden çok şeyler bekliyoruz; kızlar, çocuklar!” Ek olarak da "Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen..." diye başlar tarihi görevlendirme...
Bu gün ve bu günden yarına, Ata öğüdü tutma günü 23 Nisan. Kime ne kadar ağır gelirse gelsin, ne kadar ağırına giderse gitsin, kayıtsız şartsız "hakimiyet milletindir" realitesini kabullenme ve kabullenişi tescilleyen bayram günüdür 23 Nisan. Bu kutlu ve mutlu gün çocuklara ve büyüklerine, dünya çocuklarına ve büyüklerine kutlu olsun...
Kıssadan hisse, kendini dev aynasında görenlere, 23 Nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı, asla çocuk bayramı diye küçümsenip, geçiştirilemeyecek büyüklükte bir bayramdır...
Çünkü resmen küllerinden doğuşun simgesi ve ülke kuran bir başlangıcı sonsuza taşıyacak bir bayramdır bu bayram...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.