MANTOLAMA, MOTTOLAMA...
Ayan beyan karakış yoldayken daha monofonik mevsiminde her türlü çıplak uyarıyı anında suçlayan ve her iyi niyetli çıkışı dayanaksız sorgulayan mantalite, yıldırma otağlarını kurdu. Özellikle siyaset ve dinayet otağı, akla mantığa sığmayan sığlıkta sırf rol yapılan, sıfatsız roller dağıtılan lafta inanmışlık çemberine hapsedildi. Çoğunluğa maledilen Tanrıya yakarışlarla, hararetli dualarla ve üstünkörü sözlerle özdeşleşen harmoni haliyle halkanın dışına kaydı. Böylece inanç ile inançsızlık arası medcezir ve cebirsel döngü devreye girdi. Doğrudan geleceğe evrilişi durdurmak için zihinleri ele geçirme provaları sürekli güncellendi. Akitsiz dincileşme ve akitli dinsel sadakat bağlamında koyulan hedeflerin tutturulması için dinen mantolama ve siyaseten mottolama yaygınlaştırıldı...
Manen dip yapma pahasına tuluat patlaması turları artırıldı. Madden motamot motlu mottolama taktiğiyle parlatılan manasızlığa ve mayasızlığa pik yaptırıldı. Tulu emel doğrultusunda ulu farz edilen Ottoman Empireciliğine sempati duyulması sağlandı. Otomatikman hayata geçirilen bu otağcı istek ve ottomanist histeri nöbetine yakalanma meşrulaştırıldı. Talepkar muhaliflik telepatik çağrışımlarla sıradanlaştırıldı. Sır küpüne sızan sıralı neoottomantalist hamlelerle ortamı kasıp kavuran, mantık devrelerini yakan monoton model güncellendi...
Zamanla zül ile zülal birbirine karışınca, haram ile helal birlenince ve hür doğan gün karanlığa gömülünce tuhaf mottolarla, salt tahtı kurtarmaya yönelik gayretkeşlik hız kazandı. Eşi benzeri olmadığı savunulan Ottoman Empiresi için otomatiğe bağlanmış empati ve sabun köpüğü piyeslik mottolar modalaştırıldı. Modanın tamına metodik saldırılar ve saplantılı metaforlar montalandı. Hatta dünyada geçerliliğini hala koruyan 'Ottoman'ın bastığı yerde ot bitmez' mottosuna sebep ottomanik hatalardan hiç ders çıkarılmadı.
Bu neoottomanist aymazlığın ve ayarsız otağcılığın, ottosu mottosu bitmez yavan tavrı yüzünden asalet ve fazilet kaybedildi. Kifayeti cumhur mottosuyla tuz kokar hale geldi. Aklı ve mantığı ele geçiren manakins tutkuyla makinalaşan homonim modüler modem, modern dünyanın çok gerisine düşmeyi getirdi.
Gerileyiş, düşüş ve getirisi götürüsü doğru hesaplanmamış ameliyat etkisiyle zevahir kaçınılmaz sona yaklaştı. Mostralık monofonik gettoculuk olur olmaz hamlelerle tipik ekin hasatını ve olası hasılayı yedi bitirdi. Sonra ayyuka çıkan arızanın giderilmesi maksadıyla 'ekin dikin gelin' mottosuna sığınıldı. Sağda solda dikine dikine gitmenin bereketi, ekinden olma faslına yaslandı. Yasakçı duvarlara gerçekleri mantolama iskelesi kuruldu...
Mattelere motto takviyesi ve mot üstüne mot epidemisi, epey gecikmiş neottomanik mantalitenin otomatikman çöküşünü olabildiğince sakladı. Yaraları dağlayacak od için oduna gerek kalmadı. Monosonik ve otokratik krallığın ağır kritiklere ve sağır krizlere dayanamadığı netleşince maksimum mantolamaya ve mantık dışı mottolamaya kapılar ardı sıra aralandı...
Akıl ve mantık süzgecinden geçirilemeyecek denli motonöron arıza, arazileri atıl moda erteledikçe, işmiş gibi kameralara kod farkından kazanım pozları verildi. Ortada harlı ocak kalmamışken, kayba gayba aldırmadan, sırf birilerinin otağındaki rahatlığı için oturak kündesiyle reseat ortaklığına devam edildi...
Resmin gösterdiği yekpare desen, resen reset manzarası ve reset butonuna çoktan basılmışlık iken ömrün son demini son gayret yaza çıkarma resmi geçidine geçit verildi. Panoya mandallananlar ise manto boşluğuna sığmayan mental oberasyon oburluğu. Apolitik ayar çeken operasyonlar ve resmiyette mottolama, riyaseten mantolama ayıbı. Arza sunulan ise resmen mental aritmetik arazanlığı...
Yetmedi, populasyonu aradan çıkaran kırpık ot gecelerini sürdürme telaşıyla, bolkepçe ottolama ve ota böceğe dipnot mottolama kepazeliği. Nihayet tipik arazi külliyatıyla bir yere varılamayacağının tespiti. Testinin kırıldığı anlaşılınca 'ekin dikin gelin' külliyetine akılların açılması. Her açılımda olduğu gibi sınırsız saltanat sürmenin külfetide yine aynı kesimlerin küfesine. Niçin, külliyen kıt kanaat kıtır edebiyatı sorusuna verilecek tek yanıt ise kırk katır kır satır saltanatı için...
Son motto ise dialoğu tekleyen, dara düşen ve gittikçe monotonlaşan ana akım haber bültenlerine destek babında mantolama mottolama reklamı. Reklamı çarpıcı kılan ise salda manda nakaratlanan 'bir mottom var hadi söyle söyle' monoloğu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.