TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

7 Nisan 2022 Perşembe

HAYATIN KİTABINI OKUMAK

HAYATIN KİTABINI OKUMAK

Bu salt yazılmış olsun diye yazılmış, öylesine bir önsöz veya son söz değil. Çünkü ilelebet söz de yazı da devam edecek. Hayat öyle böyle, kitap gibi sürerken, zaman zaman hayatı işgal eden bir nokta var ki çok garip. Özellikle iş hayatı veya sosyal statü içinde biri, bir yerlere geldiğinde veya gelme ihtimali doğanda yaşam sanatının ekabirleri anında o biri ile ahbaplıktan dem vurur. Yakınlık babında saliselik beraberlikler abartılır. Yılların dostluğu izlenimi verecek kıvamda anekdotlar hararetle harmanlanır. Etraf vay canına der, etraflıca olmamakla birlikte ister istemez inanır…

Böylesi koşullu inanışların boş olduğu eninde sonunda mutlaka anlaşılır. Zaten yaş itibariyle tarih olmaya yakınlık her boşluğu hakkınca doldurur. Doğrudan doğruya yazın yolculuğu ve hayat solculuğu gök kubbeye bir çivi daha çakar. Ve mesnetsiz meseleler, meymenetsiz marmelatlar üzerinde kafa yorulmaması gerçeğine tez ulaşılır.

Sağda solda bilinç eksikliği, bilinçaltı hafifliği yaşanırken, memleket izbeliğe yelken açmışken, millet zifiri kör karanlığa jet hızıyla koştururken uğraşılacak başka çok şeyin varlığıdır aslolan. Bir kez olsun kendine haksızlık etmeme hakkını kullanmaktır en temel hak. O yüzden dünyayı salt kendine ait sananlara, otoriter görüntüye gizlenmiş asalak ve siliklere sarf edilesi çok laf kalır heybede. Hele haybeye bin yılların kutsal değerlerini komaya sokanlara, önce kaliteyi bozanlara, evrensel bir derinlik sunmak, özgün bir tavır geliştirmektir ana gaye. Yaşlı dünya hakkedenlere layıktır bilincine erişmektir mesele. Bu bilinçle ömür gülistanından güller paylaşılır, yaşam girdabına düşüp bocalayanlara bile…

Bilinçaltı eksikliklerini, bile bile bilinçsizce giderenlerin, ahbap çavuş ilişkisine tapanların okuyabileceği kitap değildir hayatın ruhu adı verilebilecek isimsiz kitap. Çünkü peynir gemisini yüzdürmeye deniz, laf kalabalığıyla gemiden mutlu inmeye liman bulamayanlar karanlığın ziftine kazınmış kelimelerle bile ışığa ulaşamaz. Dahası daima çöküş kompleksi ve tafralanma arasında medcezir yaşayaşayanlar, özgün değerlere özgü, özgür ve bilinçli, başlar dik, alına kara çalmadan ömür sürmenin önemini de içselleştiremez.

İllaki içten içe doğru bildiğinden bir ömür ayrılmayan, dürüstlüğünden milim şaşmayan, kafakol ilişkilerine kanmayanlara direnmeyi ve ayakta kalmayı öngörür hayat kitabının her tümcesi. Zaten düşkünlük çağın aymazlığına dönüşmüşken, asla tüme varmayacak bilinçaltı ısrarcılığını da reddetmektir mesele, kendi üslubunca. Tümden yok oluşa götürecek tutarsızlığın ve yersiz tutkuların, deneysel dürtülerle tarihin bilgisine sunulması çok zordur. Anca hiç çekinmeden ‘can ağızda, canan yürektedir’ misali kâğıttan gemileri yakanlar, bu günlere nasıl gelindiğini, her şeyin nasıl ters düz edildiğini çok kolay kronolojik biçimde sıralar. Ahbaplık batağına batmadan olmadık makam mevki kazanımlarını incelikli dokundurmalarla eleştirirler. Ve daima bir başka pencere bulup, o pencereden bakarak gözlem yeteneğini konuştururlar. Kof komutların ayar çektiği dünyada evrensel derinliği sığlaştıran itaatin getirdiğiyle asla oyalanmazlar.

Hayatın özü sevdalara susamışlığın ana rengini arama eylemidir. En aykırı serüvenleri yaşamışlığın kutlu sürüklenişiyle, yeniden yaşam dizaynını belgelemektir hayatın kitabı. Kitabın adı güneşe düşen gölgelere ateş gülleri savurmaktır. Hayatın içine doğan kutlu ve kutsal kazanımlar biriktirme yetkinliğinin dışa vurumu ve ispatıdır. Apansız pik yapmış iğreti komplekslere ve kuralsızlığa, imparatoryal korkuya karşı özgüven tazelemektir ana teması. Sözün pahalı, hayatın ederi ucuz bir dünyaya ve yaşanan kör karanlığa imgesel ve simgesel uyarılarla yakın çekim karşı duruş sergileyebilmektir meselenin özü.

 

Son tahlilde memleket manzaralarına ışık tutan, uçsuz bucaksız topraklara keskin ve estetik kaygılı ahbaplık kurgulayan hayatın kitabından, ileride vay canına dememek için özüne düşeni alabilmektir tüm mesele. Hayata dair o kitap levhası tarihin güneş alan duvarına çivilenmiş, salt okunmuş olsun diye okumayacak gerçek ahbaplarını bekliyor.

Hayatın kitabını okumak zor zanaat…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...