BEYİN DE ÖLÜR, ÖLÜMLÜDÜR...
Beyin ölümü bilim merkezli bir çöküştür. Bilim dışına kayan bir başka çöküş de önyargılı davranarak uçuk kaçık savlarla, karun ve kanun ikilemine kilitlenmedir. Hele çömez akıl çözülüp uzaktan kumandaya geçince beyne anında batıl hakim olur. Hüküm babında öylesine sıradan usa vurma çöküntüsü yaşamak ve yaşatmak da bir nevi beyin ölümüdür. Yani beyin de ölür, ölümlüdür...
Yegane amaç kula kulluğu öldürmek olunca, tek gaye insan olma gayesine hizmet olunca elbette tüm bu ereklere erişim güçlü beyin gerektirir. Ancak beyin ölümü gerçekleşenler asla gülzarı düşünemezler. Gün geçtikçe güçlenen değişim arzusunu görmezden gelme güdüklüğüyle sırf olmadık safsataları birlemeye mesai harcarlar. Bu boşa enerji sarfıyatıyla birden beşe, ululanan saraya ve gülnaka ultra zarar verirler...
Böylelikle bunca ürkütücü tabloya rağmen hala beyinsizliği yeğleyenler ve binbir role bürünmekten zerre çekinmeyen ölü beyinler yüzünden reizbeyin ulaşım kitlesi küçülür, beyin takımının sömürü kütlesi büyür. Zaten büyük yıkımların mimarları buyurganlıktan beyni buharlaşanlar ile küçük beyinleri, beyin ölümü yaşayanlardır. Makaracı kukaracı bu ölü beyinlerin uluorta salınımları ise daima tehlikeli sonuçlar doğurur...
Yani asıl ciddi tehlike beyin açlığı bir türlü giderilemeyen, nedense aç gözü doymak bilmeyen kusurlu kurgulanmış mahdumlar ile hanımkız mahrumlardır. Beyin ölümünü hiçe sayan bu zevat, mah mahrem demeden sarsak ve savruk müjdelerle ayni gemiye doluşurlar. Lafta maneviyat, safta maddiyat depolayan bu softa zihniyet, meydan boş ise dünya aleme acayip kafa tutarlar. Bilindik tutarsızlıkla güdülen her davada kim ölür, kim kalır hiç düşünmezler. Tutarlar, göz açıp kapayana dek sahte ve düzmece tutanakları çetrefilli argümanlarla süslerler...
Bilenmiş intikam duygusuyla, çapsız ve bilimdışı ölü beyinle keyfekeder özele çökme hallerini güncellerler. Bu hileli gündem kuşbeyinlileri anca bir süreliğine etkiler. Ardından er veya geç mutlaka cerebrum devreye girer...
Devir değişende bu ölübeyinliler ve ters dalgaya yakalanılmışlar ölümsüz bedenleri defnetmeye de asla cesaret edemezler. Ve özyaşam öykülerine sirayet eden beyin ölümü merkezkaç kuvvetiyle def edilir...
Belki beyin ölümüyle doğan boşluk bir daha asla dolmaz. Çünkü hücresel armoni yaşamı kutsayan bir damlacıkta gizlidir. Yani her şey çok basittir, basit olduğu kadar da zordur. Ayrıca her sıtkı sıyrılmış kombinasyona çoğunlukla akıl sır ermez. Ancak ölümsüz beyinler, ölübeyinlere veya beyinsiz idare edenlere değer tespitini kısa sürede yapar. Ve tek hücrelik habis urları kesip atar...
Ölümlü dünyaya kanıp, en küçük fırsatı değerlendiren, ışmar çakarak fişi çektirenlere ve satırı katırı unutup sanki çaktırmadan aşkla fişi çekenlere duyurulur; Atarı, satarı, katarı bir yana, ölüm bilim merkezli bir çöküştür. Ancak beyin ölmeden beden, beden ölmeden beyin ölmez.
Ve çıkmayan candan ümit kesilmez...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.