BEYİN SALATASI TEK SERMAYE...
Evir çevir, devir kevgir
çıkmazında, çakma hamlelerle anca ilk ve son arasına sıkışılır. Sıkma akılla kirli kalkışmalar, beyni yemek alt beyni yakmak ayarında ayarsızlıklar belirir. Topu resmen enerji zehirlenmesi yaşatır. Resmin arabı beyinsel devrelere çakılır. Diğer yandan dibe çakılmaktan kurtulmanın veya arsızca pik yapmanın salt beyin salatası mideye indirmekle olmayacağı geç de olsa görülür...
Beyin, en yüksek enerjiyi kullanıyor olsa da insanı var eden simgedir. Elbette konu beyin olunca harcanan enerjiden tasarruf yapılamaz. Ancak itibardan tasarruf edilmez paydaşında paslananlar bu realiteyi anlayamazlar. Anlık enerji beyin dışında kullanıldığından geleceğe asla heveslenilemez günleri gelir kapıyı çalar. Ziller çalarken her çarpık düzende olduğu gibi mutsuz azınlık işleri beyinle, lafta mutlu çoğunluk ise hayatı beyinsiz idare eder...
Bu edilgen konuma evrilme, sık sık beyin salatası yemeyi günceller. Yine de denizden çıplak uyarı nitelikli alaboralık dalgaların kıyasıya kıyıları vurduğu, denizde havada karada kara enerjiye yakalanıldığı görmezden gelinir. Katı körlük uyum, duyum ve bilinç merkezini çökertir. Dimağ dağılır. Davanın açığı kapalısı fark etmez, bizzat beyin ölümü gerçekleşir. Artık bol enerji de gerekmez. Çünkü bu cenderede önce kafatası boşalır, beyin sapı elde kalır. İşte bu beyni cebinde, emanete ihanetçi ceberrutlarla en doğru zamanda mutlaka hesaplaşılır...
Devir ileri geri sarıldığında, beyni yayvan hamlelerle yemleyenler ve bu arsız yeltenmeyi yeğleyenlerin maskı düşer. Bu beyni yeterli çalıştırmayan yüzsüzler konumuna devrilme neticesinde yüksek enerji açığa çıkar. İşte bu enerji, neredeyse insanlığı yok edecek boyutta büyük bir enerjidir. Bu bulaşık enerji sırnaşık yetişkinleri kullanır. Tuzağına düşenlere insana yakışmayacak metodları kullandırır. Kısa zamanda kula kulluk beynine yanaşılır ve yangın başlar, zulüm artar...
Oysa beynin öncül amacı önce kendini değiştirmek sonra sürekli değişime hizmettir. Bu hizmet kapsamında tüm ereklere erişim, yürek gerektirir ve de yüksek enerji tüketimini beraberinde getirir. Yani düşünmek, enerji sarfını katladıkça katlar, bedeni yorgun düşürür ama zihni de zinde tutar...
Bu zihin odaklı gerçekliğe karşın insanlık her devirde, hiç nedensiz değersizleşme safına geçip, davadan vazgeçip, devir düşürüp beyin devrelerini yakar. Resmen beyinsizliği yeğler. Sahici ve kalıcı değerleri görmezden gelerek aksak heves, susak hırs ve güdük bağlantılarla ürkütücü rollere bürünür. Ve beyin kütlesi küçülür, kitlesel sömürü büyür...
Her bireysel ve kitlesel kötü deneyimde beyin salatası götürmek mutlak sönüşü erteleyemez. Çünkü er veya geç büyülü buyurganlıkla buharlaşma, küçük beyinlerin etkileşimi, çok tehlikeli sonuçlar doğurur. Ardışık potada asla ehlileşemeyen, bir türlü evcilleşemeyen beyinsiz yabansılar büyük yıkımların baş yarıcısı olur. Bunlar maneviyat bağlamında mantıksal hatalardan beslenerek, beyin ve beden açlığı gidermeye kurgulanırlar. Her türlü tabansızlıkla hayatta kalmayı meziyet sayarlar. Hatta mah mahzen, mahreme dokunan mahluklara dönüşürler. Hassas dokuya zararlı bu aksak, savruk ve sıradan zulüm beyniyle, kula kulluk devam eder. Beyin kullanamayanların ağır kusur mertebesinde toplaştığı tırnak içinde bu muteber zihniyet, hiç enerji gerektirmez. O yüzden aslı astarını düşünmeden aralıksız akıl satan, satancıl beyinlere dönüşürler. Beyinleri büyüktür ama koftur. Angelist beyin kıvamında cüceleştikçe cüceleşirler. Beyin cimnastiği yerine beden cimnastiğiyle ilahi hafiflik kazanır, neredeyse kanatsız uçarlar...
İşte bu hafiflik asla hafife alınmayacak tıknaz, hakeza kambur ve tahıl besi zavallısı zangoç halidir. Zaten gelmişine geçmişine dair akıllar kurcalandıkça hikayeye kambur üstüne kanbur eklenir. Bu embesil tavırla salt yırtık sökük çoğalır ama çürük kumaş dikiş tutmaz. Tutku turlarında beyinden enerji sakınanlar on yıllarca defineymişçesine sakındıklarını, hazineymişçesine sakladıklarını çorak zihniyete sunarlar. Oysa malum veya muallak bir şey varsa eğer mutlaka salt beyinle çözülür. Maliyeti epey yüksektir kutlu kalmanın ve mutlak değere ulaşmanın. Sonsuza tutunmak sırf monkof tapınmasıyla olmaz. Bu havayla günden güne değersizleşilir, ederi hiç, harcanan enerji sıfır eksi bakiyeye düşülür...
Meseleye doğru bakıldığında yüksek enerji harcayan beyin, düşkünler dünyasında beyinsiz idare edenlere tek hücrelik sinerji aktarır. Tek hücrelik kurşun kapsüle dünyalar sığdırılır. Dünyalar karardıkça kabına sığmayan usa, sömürüden ve hainlikten başka hiçbir şey takılmaz. İşte bey işi, beyin işi, beynin işi bu toplama takımlarla köküne kadar uğraşmaktır. Utku mutlaktır çünkü beyin ölmeden beden ölmez...
Beyin varlığını doğrudan doğruya hisseden insan denen klasik makina, insan doğup mikrop ölmeye asla yatmaz. Uslanmaz yatıklık ve yataklık doğanın yasaları ile doğal tanımlamaları dışına taşınca aşkın kirlenme gerçekleşir. Temizlemek yine beyine düşer. Beyine temizlik aşamasında çok daha yüksek enerji gerekir. Beyin değer değmez demeden, giderini de değerini de kendisi belirler. Artı apansız beliren belirsizlik ortamından yırtmak için gereken yoğun enerji öyle beyin salatası yemekle elde edilemez. Olura olmaza kanıp aldanıp, beyin salatası yemekle akıllanılmaz...
Her zerresiyle çalışan beyin ve bilimle üreten akıl adam gibi adam olana büyük sermayedir. Tek sermayesi beyin salatası ve altın buzağı olanlara ise külliyen zarar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.