ÜZÜLMEK ÜZERİNE NOTLAR, BUMERANG...
Güpegündüz üzgü sabuklaması yepyeni üzüntüler ve üzgünler yaratırken, ağırlaşan hüznü dağıtan tek şeydir; bedeli ödenmeyecek günahlar, hatalar ve yanlışlar yoktur gerçeği. Hiç kimsenin asla ihmale ve suistimale getiremeyeceği evrensel kanun ise kanunların yaygın ihlalinin mutlaka bir iadei üzünç yaratacağıdır. Yani bumerang atmosferinde her şeyin, özellikle derin üzüntü veren arsız duygu, kısır düşünce, kötü söz, çılgın arzu ve çapsız eylemlerin ebediyen canlı kaldığının asla unutulmaması gerektiğidir. Zaten değişmez sanılan mevcut durum değişince bunların topu bumerang gibi üzüklere gerisingeri döner. Böylece üzgü neticesinde doğan zarar yüce adalete özgü düpedüz tazmin edilir...
Demek ki zorlama çeşitlemelerle verilen yoğun zarar, bir gün bizzat zarar veren kişiye geri döner. Onca negatif enerjili saldırı, temsili durum tükenince en başta saldırı sahibini etkiler. Hiç farkında olmadan, bilinçli veya bilinçsiz kötülüğe dair üretim, resmen ikame üretiyi vurur. Tüm yalan yanlışlar, kontrol kaybı ve yayvan hükmetme tarzı ihtiyaren ama duyarsızlıktan kaynaklanır ve herkes kontrolü kendi elinde tutmaya kalkışır. Kalkışmacılar bambaşka varlık kontrolleriyle lafta varsıl enerji elde eder. Bu kısıtlı enerji bunalımı ise güven kaybı, inanç soğuması ve iç bunalım olarak seviye düşüklüğünü getirir. Seviyesiz talepler doğru orantılı fazlalaşır ve karşılıklı nefreti geliştirir. Gelişen nefret bilinçaltında buyurganlık ve kendini yok etme programına dönüşür.
Böylece uyum bozulur, eksik iletişim fac facialara yol açar...
Beklenmeyen felaket aşamasında aşırı ve aşkın bağımlılık, doğal arzulara gem vurmamayı, katmerli korkuyu, depresyon ve öfkeyi tetikler. Kategorig tonda sert ifadelerle tertiplenen, tektip yapılanmadır yeğlenen. Bu yapısal karmaşa karunların hem kendine hem de başkalarına zarar verebileceği bumerang etkisi yaratır. Bu kötü alışkanlık ve ezeli hastalık asıl kaynaktan kayıp yıkıcı güç yayan yavanlığa dönüştür...
Kısa aralıklı keskin dönüşlerle resmen kötülüğün ana kaynağına düşülür. Ve mevcutların mevcutlu baskılarıyla, mevcuttan memnuniyetsizlik duyanlar hepten üzüntü verici hallerle sınanır. Ancak tüm yaşanan talihsizlikler birikir birikir, döner dolaşır tılsımlı asa değmişçesine talihi dönenleri de bulur. Bu fasit döngünün süresi azbiraz uzatılabilir veya kısaltılabilir ama nihayetinde bumerangtan kurtulmak çok zordur.
Zora düşülünce merhamet beklemek veya sempati aranmakla yıllar yılı yaşatılanlar ve yaşananlar geçiştirilemez. Ayrıyeten son pişmanlık, akla pinekleyen korku ve sırf üzüntü dolu aktiviteler anında aşırı yüke dönüşebilir. Açıkçası akıl sağlığına zarar veren bu tutum mümkün olduğunca saklansa da maddi manevi temelde ödeme, övgü veya ödül günü etketede bekler.
Öyle bir zaman gelir ki, hiç bir arınma ve aklanma şekli ruhban aracılığıyla tutmaz, tumturaklı havayla yapılanlar asla affedilmez. Bu arada derin içsel çelişkiler, ilkel değişimler de mümkündür. Ancak bu bukalemunları sadece düşüncede değil, ruhta da affetmemek en uygunudur. Çünkü üzülenleri geçmişe en çok bağlayan şey, affedilmeyen acılardır...
Gecegündüz güce tapınıp hiç hak etmeyenleri gücendirenler, sürekli üzgü salması salvolayanlar, yığınla üzüntü ve yarınsız üzgünler yaratanlar yani hummalı hüznü ağırlaştıranlar, kara bulutlar dağılanda bir kalemde bumerang burgacı etkisine girerler. Artık çanlar kimin için çalar, kalemler kimin için kırılır bilinmez. Ve bukalemunvari minvalde bedel ödemeyeceklerini zannederek, minareye kılıf ayarlayanlar, matah zanaatmışçasına her fırsatta dünyaalemi üzen ve
gücendirenler doğanın vazgeçilmez ilkeleriyle bir güzel yüzleşirler...
Son güzelleme, despotik potlarla uğruluk üleşenlere, üzülmek üzerine notların umursamaz
bileşenlerine, yüzde yüz Boomerang...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.