TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

25 Kasım 2022 Cuma

AĞ, DENİZ, FENER VE RASTGELE…

 AĞ, DENİZ, FENER VE RASTGELE…

 

Ege’de ağlar Ege...


Gökyüzü gecenin köründe ağlarken

ağzı bozuk ağları 

sesi kırık dağları dalyana saldım

sırf denize tutunmak sevdasıyla...


Tut ki deniz tuzdan kavrulan avuçlarımda

kapanmayan yaraya yakılan ağıtlar 

atılan ağların uzağına 

çok uzağında bir adaya.

İki sıra dağları tüter kızılımsı 

yeşil buğulu gözler

demir atmış eteklerine

adayı adam akıllı kucaklamış

kızıl ateş denizi...


Şimdi lavlarında yıkanmak vardı ya

hemde gece yarısını az geçe 

suskun volkanın kulakları titreten ötüşüyle

nafile arzu

fantaziye geçit yok.

Oysa ne diller döktüm kapkara bulutlara 

paslı demir köprünün tam üstünden 

üstelik geceye demirlemişken şarkımızı

yudumluyorken sana susamışlığımı.

Zifiri karanlık karla karışık 

içim karmakarışık 

açık denize karşı oturmuş

içim yandıkça sulusepkenleri içiyorum

enginde motoru çınlayan takaları 

gök gümbürtüsüne aşık lakırdıları

peynir ve laf gemilerini. 

Ben içlendikçe

sonsuzluğuma martılar havalanıyor,

havada kapıyorlar umutsuzluğu.

Hay anasını habire kara haber

her kuşluk vakti 

aynı yerde aynı sefer 

her sefere aynı replik 

rastgele Efe kaptan...


Vedalaşmaktan yoruldum

hep rastgele makamındayım

kızgın deniz karakış uykusunda

sanki buzul çağı ertesindeyim

zulamda kıyıya erkenden varış hazzı

haza çırpınıyorum.

Donuk dolunay sahte düşler pazarlıyor 

canpazarında sokuyorum koynuma yelkenlileri 

vedalarla vade dolduruyorum.

Lodosla öpüşmekten utandığımca 

asılmalık sevişmeler kemiriyor beynimi

kemendi boynumda

aklımı kurcalıyor beynelmilel sevdalar 

ve adaya sulandıkça sönüyor yangın çağı

topunu reddediyorum en radikal

efendice efeleniyorum...


Ben denizi değil deniz beni tuttu

ben balığı değil balık beni yuttu

şişede balık bardakta bahar

ikimizi de unuttu.

Attığım dalyan ağlar denizi,

deniz titrek deniz fenerini fener kara dalgaları uyuttu. 

Derken yeşil gözler ufka sabitlendi

ışkın aşkın anılar somurttu

sonra bir acayip ışık seli vurdu gezegeni

yüreğim ağzıma geldi

bu kaçıncı kaçak sefer

resmen ağ deniz fener kıskacındayım...


Ege’de ağladı Ege’ye...


Kıskanılası rastgele yıllarına rastladı, 

rastladım deniz kızına.

Ben denizi değil deniz beni buldu

deniz kızı gizli tanığım.

Gönüllü tanık tanyeri tanışıklığına

onlarla yansıdım kıyıya.

Kıyıda en yakın cılız ışığa hapsoldum.

Usulca özgül ağırlığımı verdim denize

en hafiften en ağıra dert soludum

dalgalarında yanmak için kırmızı kırmızı

zincirledim yadına yeşil yeşil

kendimi rast makamına vurdum.

Kahrolası vurgun yemişim...


Denizde yapayalnız bir ada adaya kulaçlayan bir adam

kıyıda loş bir liman 

sinsice saklıyor yüzünü kara vicdan.

Gördüğüm göreceğim buydu gözümden sakındığım belli belirsiz

ardımdan el sallayanım

şapkası tül peçeli kaplan pençeli kadın 

hala en uzakları gözlüyor.

Yeşil gözlerinde aynı veda

vadenin cansız izi.


Ve dahası başka davadan

denize düşmüşleri

düşkün yıldızları avuçluyorum 

siperinden çıkmış altın perçemlileri

kaç kulaç sonra doğacak güneşi de.

Bir yandan ilençli imgeler acıtıyor canımı

diğer yandan en boğucu güneş 

batıyor etime.

Doğan doğuyor, batan batıyor yerli yersiz

doğrudan utanç duvarına.

Yürek paralayan uyarı en başta

baş başa denize çullanış vakti 

boşuboşuna boğuldum saati

baştan başa elveda.


Ege’de ağlar Ege’ye...


Tek parça döneceğim bu seferden

daha seyir defteri yazılmadan

bu sefer ağlayışımı deniz yakalayamayacak

adam akıllı sönecek şu gönül ateşi

yeşil gözler daha da kızarmayacak.

Çıplak mavzerden süzülen ağıtlar paramparça

mosmor ellerim

bileklerime çelik grisi halka

kan oturmuş yüreğime

dokunmuş aklıma nurunar

derken lekeli güneş kepenk kapatıyor.

Dört yanda cahilce bir başkaldırı

sanki nefesi kesilen denizin tepkisi

kaç gündür buğusu tepelerde

en tepedeki evin bacası da tütüyor 

dönüş terki diyara

kişiye mahsus çıplak gerçek

tek gerçeklik.

Ne arayan ne de soran

arandım 

sıkı durdum denizle arındım 

Denizi tutmak için tuzdan yanan avucumda,

ada ada dolaştım.

Tek karım mahşer yeri yalnızlığım.


Ağlarımı topladım rastgele günlerde

Ege’yle ağ deniz fener üçlemesindeyim. 

Şeytan üçgeninde

voltaya takıldım 

küçük kırmızı bir balık gibi oltaya,

yeşil gözlü deniz kızıyla beraber

kaçınılmaz sona bir kala...


Ege'de Ege ağlar,

ben de ağlarım Ege'ye...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...