AĞ, DENİZ, FENER VE RASTGELE…
Ege’de ağlar Ege...
Gökyüzü gecenin köründe ağlarken
ağzı bozuk ağları
sesi kırık dağları dalyana saldım
sırf denize tutunmak sevdasıyla...
Tut ki deniz tuzdan kavrulan avuçlarımda
kapanmayan yaraya yakılan ağıtlar
atılan ağların uzağına
çok uzağında bir adaya.
İki sıra dağları tüter kızılımsı
yeşil buğulu gözler
demir atmış eteklerine
adayı adam akıllı kucaklamış
kızıl ateş denizi...
Şimdi lavlarında yıkanmak vardı ya
hemde gece yarısını az geçe
suskun volkanın kulakları titreten ötüşüyle
nafile arzu
fantaziye geçit yok.
Oysa ne diller döktüm kapkara bulutlara
paslı demir köprünün tam üstünden
üstelik geceye demirlemişken şarkımızı
yudumluyorken sana susamışlığımı.
Zifiri karanlık karla karışık
içim karmakarışık
açık denize karşı oturmuş
içim yandıkça sulusepkenleri içiyorum
enginde motoru çınlayan takaları
gök gümbürtüsüne aşık lakırdıları
peynir ve laf gemilerini.
Ben içlendikçe
sonsuzluğuma martılar havalanıyor,
havada kapıyorlar umutsuzluğu.
Hay anasını habire kara haber
her kuşluk vakti
aynı yerde aynı sefer
her sefere aynı replik
rastgele Efe kaptan...
Vedalaşmaktan yoruldum
hep rastgele makamındayım
kızgın deniz karakış uykusunda
sanki buzul çağı ertesindeyim
zulamda kıyıya erkenden varış hazzı
haza çırpınıyorum.
Donuk dolunay sahte düşler pazarlıyor
canpazarında sokuyorum koynuma yelkenlileri
vedalarla vade dolduruyorum.
Lodosla öpüşmekten utandığımca
asılmalık sevişmeler kemiriyor beynimi
kemendi boynumda
aklımı kurcalıyor beynelmilel sevdalar
ve adaya sulandıkça sönüyor yangın çağı
topunu reddediyorum en radikal
efendice efeleniyorum...
Ben denizi değil deniz beni tuttu
ben balığı değil balık beni yuttu
şişede balık bardakta bahar
ikimizi de unuttu.
Attığım dalyan ağlar denizi,
deniz titrek deniz fenerini fener kara dalgaları uyuttu.
Derken yeşil gözler ufka sabitlendi
ışkın aşkın anılar somurttu
sonra bir acayip ışık seli vurdu gezegeni
yüreğim ağzıma geldi
bu kaçıncı kaçak sefer
resmen ağ deniz fener kıskacındayım...
Ege’de ağladı Ege’ye...
Kıskanılası rastgele yıllarına rastladı,
rastladım deniz kızına.
Ben denizi değil deniz beni buldu
deniz kızı gizli tanığım.
Gönüllü tanık tanyeri tanışıklığına
onlarla yansıdım kıyıya.
Kıyıda en yakın cılız ışığa hapsoldum.
Usulca özgül ağırlığımı verdim denize
en hafiften en ağıra dert soludum
dalgalarında yanmak için kırmızı kırmızı
zincirledim yadına yeşil yeşil
kendimi rast makamına vurdum.
Kahrolası vurgun yemişim...
Denizde yapayalnız bir ada adaya kulaçlayan bir adam
kıyıda loş bir liman
sinsice saklıyor yüzünü kara vicdan.
Gördüğüm göreceğim buydu gözümden sakındığım belli belirsiz
ardımdan el sallayanım
şapkası tül peçeli kaplan pençeli kadın
hala en uzakları gözlüyor.
Yeşil gözlerinde aynı veda
vadenin cansız izi.
Ve dahası başka davadan
denize düşmüşleri
düşkün yıldızları avuçluyorum
siperinden çıkmış altın perçemlileri
kaç kulaç sonra doğacak güneşi de.
Bir yandan ilençli imgeler acıtıyor canımı
diğer yandan en boğucu güneş
batıyor etime.
Doğan doğuyor, batan batıyor yerli yersiz
doğrudan utanç duvarına.
Yürek paralayan uyarı en başta
baş başa denize çullanış vakti
boşuboşuna boğuldum saati
baştan başa elveda.
Ege’de ağlar Ege’ye...
Tek parça döneceğim bu seferden
daha seyir defteri yazılmadan
bu sefer ağlayışımı deniz yakalayamayacak
adam akıllı sönecek şu gönül ateşi
yeşil gözler daha da kızarmayacak.
Çıplak mavzerden süzülen ağıtlar paramparça
mosmor ellerim
bileklerime çelik grisi halka
kan oturmuş yüreğime
dokunmuş aklıma nurunar
derken lekeli güneş kepenk kapatıyor.
Dört yanda cahilce bir başkaldırı
sanki nefesi kesilen denizin tepkisi
kaç gündür buğusu tepelerde
en tepedeki evin bacası da tütüyor
dönüş terki diyara
kişiye mahsus çıplak gerçek
tek gerçeklik.
Ne arayan ne de soran
arandım
sıkı durdum denizle arındım
Denizi tutmak için tuzdan yanan avucumda,
ada ada dolaştım.
Tek karım mahşer yeri yalnızlığım.
Ağlarımı topladım rastgele günlerde
Ege’yle ağ deniz fener üçlemesindeyim.
Şeytan üçgeninde
voltaya takıldım
küçük kırmızı bir balık gibi oltaya,
yeşil gözlü deniz kızıyla beraber
kaçınılmaz sona bir kala...
Ege'de Ege ağlar,
ben de ağlarım Ege'ye...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.