KILIÇLARIN GÖLGESİNDE YAZMAK VE KİTAPSIZLIK...
Hesapsız kitapsız yaşanan bir dünyayı özendiren, sözde Kitaba dayalı kitapsızlaştırma projesi yerelden genele yayıldıkça özgürce yazmak ve dilediğince yazılanlara ulaşmak zorlaşır. Bu yoğun kitapsızlaştırma provası ve ezeli kitapsızlık probagandası tek bir kitaba körlemesine bağlılığı özetler. Bunca katmerli kaotik atmosferde yerli yersiz havadan sudan sebeplerle, hemen ilk fırsatta özü gözlerden sakınmak ve savruk afra tafralarla asla taçlandırılamaz işgale uğramış mevsimler. Hayatı zindan eden günlerden atiye kalan ise emeğine yazık edilenler ile yeşertilmeye çalışılan umudun ziyanı olur. Üstelik maharetmiş gibi etkili ve yetkili cepten birer birer çıkarılan yüzlükler ve iki yüzlülük gönül yarası…
Kim ne derse der, gönül gözüyle görüp bilime sığınıp yazmak, kılıçların gölgesinde kitapsız bırakılma hegemonyasına karşı ilmik ilmik işlenen en ağır isyan. Bu kutlu isyan akıl erdiğince, zihin yettiğince, zaman tükettiğince sayfalar dolusu yaratımlanan kitaplara döker içini. İçtenlikli ve özel ve de özgün bu yetkinliğin bedeli kılıçların gölgesinde cehennemi avuçlarda hissetmektir. Özgürlüğünü yitirmek pahasına yaşamı kuşatan cehenneme aldırmadan historik periyoda cennet masalları anlatabilmektir. Bazen ütopik ve gizemli tekrarlar içeren ama tekmili değişkenlik taşıran boyutta gerçekliğe hizmettir yazmak. Özü sözü olmak ya da olmamak ya da resmen hiç olmak meselesidir yazıya tutunmak. Hayata yazıyla tutunmak…
Yazmak tutkusu üç boyutun ötesinden şaşkınlık veren yaratılarla beslenir. Ve her sonbaharda tek bir harften doğan kılıçtan keskin kışı anımsatır zehirlenen sihir. Gönül torbası dolar ve sonsuzluğa düşer yazı. Yani kılıçların gölgesinde yazmak, yazgı cazgırlığına inat usanmadan yazmak kitapsızlığa, kitapla direnmektir...
Zaten direnç zayıflayınca beş paraya kurulan pazarlarda beşeri ayıplar sergilenir. Ancak alıcısı bulunmaz. Bakıcısı bile bulunmaz. Budanan ilgiye ve kutsanan ilgisizliğe mevsimler boyu sızlar yürek. Çöl kurağına dökülür inciler, buharlaşır. Acı gerçekler, tıklım tıkış yaşananlar, saçma sapan hayaller, asılsız söylenceler ve sığ çakışmalar yüzünden daha da yürek acıtır. Ardından acınası hallere düşülür. Bu türdeş acayipleşme türlerin kökenine dek dayanır. Ancak kılıçların gölgesinde yazılan kitaplar, beklenmedik bir anda gerçek hayata dönmeyi ve akıl ıslatan sağanaktan kurtulmayı günceller. Günü birlik güneş tutulmasını şartlayan hasat sonrasına kalmadan, tarlada, bahçede, ocakta, ağaçta, makinada sömürü sarraflığını görmeyen gözlere saplar. Yurdu dört bir yandan saran adamsıların fuleli adımlarını, flulaşan atmosferi dost postuna serer. Yani kitaplar olmasa, para daha da üslup bozar, bozgunlara ve çaresizliğe daha da övgüler dizilir...
Dahası olmasa kitaplar, kılıçların gölgesinde doğan boşlukta ön yargılar kesin yargılara terfi eder. Büsbütün gerçeküstü sunilik basar tüm yolculukları. Bilinçli polemikler suyun akarını başka mecralara çeker. Basmakalıp kurgular yüzünden, yarım yamalak kurgulananlar neticesinde, asıl kurana saygı kaybedilir. Tüm kuramlar mühürlenir. Manzara karartılır, çekilmez dertlerle boğuşma macerası bırakılır. Tüm yetki ve karar baştan sona birilerine bırakılır. İşte kılıçların gölgesinde yazılan kitaplara düşman kesilmenin ana nedeni budur. Bu karacahil düşmanlaşmanın nedeni budur.
Katıksız kitapsızlaştırmada asıl manidar olan etik dışı cılız tutkular ve salınan baba korkulardır. Böylece belirsizliği önceleyen boşluk yaratılır. Ve yokluktan doğan karakterlerle faşizme çekilen hat sağlamlaştırılır. Hükümranlık ve hükmedicilik safı daha da katılaşır. Elbette yaralara tuz basan bu yanlı yarenliğin cezası günü gelir çekilir. Çünkü kırgınlıklar yürekte kodlanır, korlanır ve artık dayanılmaz. Hatta kitapsızlaştırma karşıtlığı müebbetlik getirecek olsa da yazılır,yazılır ve topuna yazılmak kitaplaşır...
Kitap kitap ufalan kılıçların gölgesi, sabit, tükenmez ve kurşun kalemle taranır. İllaki insanlığa dair her manzara kitaplarda dalgalanır. Nasılsa yapılanlar edilenler atiye taşınamaz, asla kanıtlanamaz ve kata yanıtlanamaz diye insanlık tarihiyle dalgasını geçenler, okunamaz ağırlıkta kitaplara geçer. Ve dünya her kitapla adeta yeniden şekillenir veya en derinden sarsılır.
Sarsılmaz azimle ‘parçalı bulutlu gökyüzü mavisi’ne yazanlar var oldukça, atiye uzanan kitaplar kılıçların gölgesini dağıtacak insanlığın rehberi olur…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.