MARTI GÖZLÜ MARTA
Son ilmek boynumda
som akşamlardan bir akşam
yine tutuştu aklım yandı hafızam.
Girmişim gönül bağına harfiyen
Marta bağrımda kanayan yara
sonsuza yankılanır ahım.
Saf ipek şalına sarılmış üzgün yüzlü yar
martı gözlü Martam
son çare can boğazımda deniz
çarparım çalakalem ıssızlara sensiz
Ada sahillerinde akşamlardan bir akşam…
Artık hayat reçetem
parlak çakıltaşlı sıra adalarda inziva
dağları görmez gözüm
canla başla bir dava başka dava.
Her şeyleri bir başka buraların
martısı bir başka güzel
Denizi bambaşka.
Sahil boyu müebbet
denizle göz göze kaçamak Karşıyakada bir martıyla muhabbet.
Eksiği fazlası konu gayet açık
Sarı kaptan yetişinceye dek…
Karşıyakada bir martı adı Marta.
Martı sen, sen Marta.
Akciğerime dolan limansız bir nem
canımın içine kök salan nam
canımın içi canan Marta.
Şubat alazında en yalımlı
mart çıkmazında en çalımlı
martı kanadında en yumuşak
has hayali en haççak sevgili Martam...
Her yaz başı başım bir harman
Deniz masmavi ve sütliman
sahipsiz balta girmiş orman
altın sarısı kumlara yazdım usanmadan
kor akşamlardan her akşam
Martayı çekti canım...
Dalgakıransız limanları deldi geçti yalnızlığım
Güneş orta karar yoğunlukta
yalın ayak kalabalıklara boğuldum.
Ebemkuşağı renkleri kara sevda yoluna
kaba saba kabuslar kendi girdabına savruldu.
Zor akşamlardan bir akşam sen kerevetine çıktığında Martam
bu yolunu şaşırmış yolcu
Adaya bağışlanmış kıyılara sığındı.
Kırmızı kiremit çatılara
çatkapı dirimsel makama
şarkılarda ayarsız kıvama
kuzeyin kalbinde terkedilen mekana.
Tek çare bir sonraki liman
gözüm martılara yolverdim sözüm kendi kendime...
İnsafsız akşamlardan bir akşam
Limansızım imansızım Martam
belleğimde ilk gençlik fotoğrafın.
Etrafını sarmış simitçi martılar
can simidine yapışmış faniler
mortu çekmiş yelkenliler
şubat ortası veya mart sonu
belki de aylardan ilkbahar
ay ışığı ayvanında cam gözlü bir melek.
Yıllar yılı cüzdanımda ilk gençlik fotoğrafın...
Martam yıllar sonra akşamlardan bir akşam
sahil boyu yürürken andım
bir martıyla göz göze geldim
anında anladım kalakaldım
martı gözlü canan bir tutam uzaklık
cana candan yakın yavan yalnızlıkta.
Karşıyakada martılar koyunda
tek gözlü korsanlara yakalandım.
Soyuna sopuna bir semavi diriliş.
Buğulu sahiller
kristalleşmiş üzüm salkımları
incinmiş incili bakışlar
geri dönüşsüz bağlanmalar
salkım saçak sevdalar
bulanık şiirlere kalmış.
Dizeler bir uçtan en burca Martam.
Mart sonu burcu burcu tüter vapurlar
en burca uçuşur çılgın martılar
ölgün denizi süpürür sürgünler
süratle kurulur kefen örtülü sehpalar.
Sofada sofrada mantık hatası
artılar eksiler, çarpanlar çarpılanlar dünyası
rengi bozuk rıhtımlarda sonsuz rahatlama rüyası.
Kayıtlara düşer saklı sarılmalar,
en derin sarsılmalar
sevda çalkalanmaları
dahası dağılıp gitme molası.
Suç martıların değil martavalcıların riyası...
Martam martı kanadındaki
canımdan can
kuşaklar boyu sürecek yolculuk
martılara yasak dünyaya kadar
rıhtım liman, yar diyar
aslıma nam neslime aslan
ak sularla denizleşir.
Martam işte o kurulan muhteşem dengede
Martası başka bir güzeldi diyecekler
adıma bir ömür daha ekleyecekler.
Alnıma ilk emir odur yazacaklar.
Aklımın duvarını okuyacaklar
o Martaya Marta ona doyamadan
bir martının kanatlarında
en kanaatkar seviştiler çok seviştiler
bir deli ok geldi bellerini kırdı
bol kafiyeli vuruldular.
Bir daha kavuşamadılar.
Deniz diplerinde dizelerini bulacak aslım
ahım kuşaklar boyu
aşka yazık günlerde esirgemem oduna od.
Martılarla göz göze gelmeye korkanlara
Karşıyaka da ölmek zamanı.
Delice özlense de kolay ölünemez.
Martam her mart sonu
lokma lokma martılar beslense de
bu kış yangını sönmez.
Marta sen kendi martını
ben Martamı
sırsıcak koynumuza yatırsak
ikimize bir ömür yetmez.
Karakışa sarhoşlasak da bu aşk tükenmez.
Martam kalakalmışım sahilsiz
son defa öpmek isterim pembe gagandan
hangi martıdaysan artık hepsini acıyla.
Martam kanadı kırık kuşum
aklımda sözün doğrusu
zihnim kara üzüm buğusu
yüreğim kanadıkça doğanım.
Uçsuz bucaksız evrende
uçurumlardayım.
Sarı kaptan gecikmez ise eğer
yokluğuna deniz aşırı yolculanırım…
Son olmak
sonsuz olmak zor zanaat sarı kaptan
ıslak akşamlardan bir akşam
kıvrak dalgalarla uğra bu limana
al başlı doğan çoktan hazır
hırçın mavide baştan çıkmaya
dünden razı götür beni martı gözlümden uzaklara…
Sarı kaptan tenhaya çek sefineyi
Halikarnas saklarsa saklar defineyi.
Ada kalesine durup
bir son fotoğraf çekeceğim
Defne yaprağı kuruttuğum yılları.
Sonra son ilmek boynuma...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.