TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

6 Aralık 2022 Salı

MARTI GÖZLÜ MARTA

 MARTI GÖZLÜ MARTA


Son ilmek boynumda

som akşamlardan bir akşam

yine tutuştu aklım yandı hafızam.

Girmişim gönül bağına harfiyen 

Marta bağrımda kanayan yara

sonsuza yankılanır ahım.

Saf ipek şalına sarılmış üzgün yüzlü yar

martı gözlü Martam

son çare can boğazımda deniz

çarparım çalakalem ıssızlara sensiz 

Ada sahillerinde akşamlardan bir akşam…


Artık hayat reçetem

parlak çakıltaşlı sıra adalarda inziva

dağları görmez gözüm

canla başla bir dava başka dava.

Her şeyleri bir başka buraların

martısı bir başka güzel

Denizi bambaşka.

Sahil boyu müebbet  

denizle göz göze kaçamak Karşıyakada bir martıyla muhabbet.

Eksiği fazlası konu gayet açık

Sarı kaptan yetişinceye dek…


Karşıyakada bir martı adı Marta.

Martı sen, sen Marta.

Akciğerime dolan limansız bir nem

canımın içine kök salan nam 

canımın içi canan Marta.

Şubat alazında en yalımlı

mart çıkmazında en çalımlı 

martı kanadında en yumuşak

has hayali en haççak sevgili Martam...


Her yaz başı başım bir harman

Deniz masmavi ve sütliman

sahipsiz balta girmiş orman

altın sarısı kumlara yazdım usanmadan

kor akşamlardan her akşam

Martayı çekti canım...


Dalgakıransız limanları deldi geçti yalnızlığım

Güneş orta karar yoğunlukta

yalın ayak kalabalıklara boğuldum.

Ebemkuşağı renkleri kara sevda yoluna

kaba saba kabuslar kendi girdabına savruldu.

Zor akşamlardan bir akşam sen kerevetine çıktığında Martam

bu yolunu şaşırmış yolcu

Adaya bağışlanmış kıyılara sığındı.

Kırmızı kiremit çatılara

çatkapı dirimsel makama 

şarkılarda ayarsız kıvama

kuzeyin kalbinde terkedilen mekana.

Tek çare bir sonraki liman

gözüm martılara yolverdim sözüm kendi kendime...


İnsafsız akşamlardan bir akşam

Limansızım imansızım Martam 

belleğimde ilk gençlik fotoğrafın.

Etrafını sarmış simitçi martılar

can simidine yapışmış faniler

mortu çekmiş yelkenliler

şubat ortası veya mart sonu

belki de aylardan ilkbahar

ay ışığı ayvanında cam gözlü bir melek.

Yıllar yılı cüzdanımda ilk gençlik fotoğrafın...


Martam yıllar sonra akşamlardan bir akşam

sahil boyu yürürken andım

bir martıyla göz göze geldim

anında anladım kalakaldım

martı gözlü canan bir tutam uzaklık

cana candan yakın yavan yalnızlıkta.

Karşıyakada martılar koyunda 

tek gözlü korsanlara yakalandım.

Soyuna sopuna bir semavi diriliş. 

Buğulu sahiller

kristalleşmiş üzüm salkımları 

incinmiş incili bakışlar

geri dönüşsüz bağlanmalar

salkım saçak sevdalar

bulanık şiirlere kalmış.

Dizeler bir uçtan en burca Martam. 


Mart sonu burcu burcu tüter vapurlar

en burca uçuşur çılgın martılar

ölgün denizi süpürür sürgünler

süratle kurulur kefen örtülü sehpalar. 

Sofada sofrada mantık hatası

artılar eksiler, çarpanlar çarpılanlar dünyası

rengi bozuk rıhtımlarda sonsuz rahatlama rüyası.

Kayıtlara düşer saklı sarılmalar,

en derin sarsılmalar

sevda çalkalanmaları 

dahası dağılıp gitme molası.

Suç martıların değil martavalcıların riyası...


Martam martı kanadındaki

canımdan can 

kuşaklar boyu sürecek yolculuk

martılara yasak dünyaya kadar

rıhtım liman, yar diyar

aslıma nam neslime aslan

ak sularla denizleşir.

Martam işte o kurulan muhteşem dengede

Martası başka bir güzeldi diyecekler 

adıma bir ömür daha ekleyecekler.

Alnıma ilk emir odur yazacaklar.

Aklımın duvarını okuyacaklar

o Martaya Marta ona doyamadan

bir martının kanatlarında 

en kanaatkar seviştiler çok seviştiler  

bir deli ok geldi bellerini kırdı 

bol kafiyeli vuruldular.

Bir daha kavuşamadılar.


Deniz diplerinde dizelerini bulacak aslım

ahım kuşaklar boyu

aşka yazık günlerde esirgemem oduna od.

Martılarla göz göze gelmeye korkanlara

Karşıyaka da ölmek zamanı.

Delice özlense de kolay ölünemez.

Martam her mart sonu

lokma lokma martılar beslense de

bu kış yangını sönmez.

Marta sen kendi martını 

ben Martamı

sırsıcak koynumuza yatırsak

ikimize bir ömür yetmez. 

Karakışa sarhoşlasak da bu aşk tükenmez.


Martam kalakalmışım sahilsiz

son defa öpmek isterim pembe gagandan

hangi martıdaysan artık hepsini acıyla.

Martam kanadı kırık kuşum

aklımda sözün doğrusu

zihnim kara üzüm buğusu

yüreğim kanadıkça doğanım.

Uçsuz bucaksız evrende

uçurumlardayım.

Sarı kaptan gecikmez ise eğer 

yokluğuna deniz aşırı yolculanırım…


Son olmak

sonsuz olmak zor zanaat sarı kaptan 

ıslak akşamlardan bir akşam 

kıvrak dalgalarla uğra bu limana

al başlı doğan çoktan hazır

hırçın mavide baştan çıkmaya 

dünden razı götür beni martı gözlümden uzaklara…


Sarı kaptan tenhaya çek sefineyi

Halikarnas saklarsa saklar defineyi.

Ada kalesine durup

bir son fotoğraf çekeceğim

Defne yaprağı kuruttuğum yılları.


Sonra son ilmek boynuma...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...