TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

7 Aralık 2022 Çarşamba

GALATAHANE’DE CAMLI ŞİŞE…

 GALATAHANE’DE  CAMLI ŞİŞE…

 

Sular karardıkça kararır Galata’da

Galatahane’de camlı şişeler ipek fularlı.

Ar damarı çatlamışlara suspus insan fuarı

her uskumru sağanağında kararır us

buğulanır anılar ve bulanır beyaz sular...


Galata'da aşıklar,

köprü altı aşkları yakar denizi 

demir köprüleri eritir.

Küçük dünyalar cam gövdeli suya batar.

Dervişler çile denizini köpürtür

kıyıcığına lüle lüle konmuş şehir 

şehrin üstüne ekilmiş kubbeler

Galata'dan bir başka güzel görünür.


Kulpuna tutunmuşum denize yağmış yalımın

çömlekçi çamurunu çatlatan fırında bir yanım

diğer yanım cam kubbeli Kabe’mde.

Üflenen camdan cana geçer tılsım

ve kor ateşli bir keyifle

serden geçen şarkılarla doğarım.


Galatalı can dede 

efsunlu cam şişesindeki cine efelenir 

cimcime korkuluğu tömbekiyi ısıtır 

ve çekilir derin nefes.

Nefesler hep bir ağızdan okunur.

Marpucumun ucu sedef imamelidir

elimin içi terler nedeni bellidir.

Banane zevkin zesinden

tütsülenen yaşamın

zerresinden

can cana cam cama zerinden, zerrinden.

Zerre ilmine doğanım...


Kehribar başlı Tophane’de

lekeli güneş faslı fasıl hasıraltı 

hassas gönüller yaslı.

Akşam topu atılıyor Topağacı’nda

yırtılıyor kulak zarları

yıkılıyor yedi tepe zindanları.

Çetin ceviz tadındasın şahım

ceviz kabuğunda gizlisin pirim

kırklık ateşimin hükmü maşaya geçiyor.

Resmen cehennem sıcağı.

Masa başında naaşımın külleri 

mezar taşında gülümün gülleri.

Sereserpilmiş aklım kulaçlıyor Manşı,

meşeyi delen kararlılığım deliyor arşı.

Kıyı boyu her sokak başı nargile marşı...


Denize ay belerim her nefeste

ay halay yüzlüdür, 

ayası hayası hülyası altın kafeste bülbül

kalaylı yüzler camda bin bir surat.

Aheste çekilir kürekler

Sular karardıkça kararır Galata’da

Galatahane’de cam şişeler hırslanır

her gece kuruyan gövdemi sular

aklımı kurcalar solgun anılar.

Ve fok balığı deryasında

fokurdarım 

doğanım geciken fakir sabahlara.

Lülem Lalelim siyah lalem

divit uçlu kalemle yazarım güvercin süzülüşünü soğuyan nefesimi.


Bir nefeslik meyve aromalı tömbeki bahane

Galata’da camlı şişe şahane.

Viran surlar kapandıkça gizemli şehre

her seher her sefer

gaz lambaları ışıtır köprüleri

demir canlanır cam çeliklenir 

kuramlar kavramlar ısıtır bitmeyen kavgaları.

Ve kümbetlere dolar aşkın şavkı

kızaran yüzlerde canlı fasıl aşkı 

serden geçilir yardan geçilmez faslı.


Galata'da bir camlı köşk nefis mayışması nefesime nefes

nefes nefese değdiğinde enfes görünür Galata 

Kulesi.

Kör kuyulu bir harcanıştır güle hasretlik  

güne gün ömürden götürür.

Ebesine efesine minesine

gök kubbeler akar

kentin arastasına ilişen oynaştalık 

tercihim sen diye başlatılan nara

narı cehennemlik.

Sen eksik nefesim

tek nefeslik gül balım keskin elmam 

ananasım babayasım cam gövdedeki hısım

mahşere kadar yasaksın yadıma.

Süzülürüm duman duman içine 

sürünürüm tesbih tesbih Galata'da 

oltudan dizerim seni

Altın boynuza.

Dinlerim Galata’da cam şişeyi

‘Yar saçların lüle lüle, 

 yar benziyor beyaz güle…’

Sırça köşkte bekliyorum temelli.

Terennüm arası cam gövdene dokunurum

bir dokun bin ah işit işvesi

teneffüs arası tinimin telkini 

neden alın teridir terk edilen...


Dilim yansın mavi cam erisin

dirim dinim kalmasın eriyorum. 

İsli dumanlı Galata fonunda

Köprüaltı aşkları narlı, harlı ve cilalı

bal ve süt banyosunda akıl

anılar salkım salkım

dağılıyorum nurlu sabahlara

salkım saçak.

Şişe şişe işkilleniyorum

caymıyor bu beden senden asla.

Yaz kış sızıldıyor ciğerim

içimdeki canavar cam billur

kamışa su yürüyünce cam şişeden

darlanıyorum duman duman.

Duman olmuş Galata

gömlek değiştiriyor kubbeler, 

gümüş alyanslı küpeliler

çömlek çamurundan kulübeler 

camdan teneşirlerde.


Galatahane'de aklım çatlıyor Kabe’m şaşmış

Kavlim kor ateş, 

kalbim köprüaltı aşklarına kurşun kalem

külliyen sanadır evriliş.

Anılar lale lale dağılsın lalelim, 

siyah lalem en sıcağım son sunağımsın

ilk ve son durağımsın.

Öncekim, sonrakim, ahretim, tövbemsin.

Belkimsin tömbekim sensin.


Hisarlardan yayılır yavan aşklar

şehrin gövdesine yapışır haleler

halden anlamazlara 

sular karardıkça kararır Galata’da

Galatahane’de camlı şişeler yanar.


Tembihliyim anadan babadan atadan

farkında olmadan yanar ha yanarım. 

Gün olur belki Galata'da birlikte yanarız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...