TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

12 Aralık 2022 Pazartesi

ÖLÜ MAVİ…

 ÖLÜ MAVİ…


Tekdüze dalgaların kollarında

horlaması bol güneşin ışıklarında

metazori sığındım ahşap evler adasına.

Sığ bir yaşamı kutsarken aksi şehir 

Öldüm mü nedir?

Ölgün esintileri dirilten yaz sıcağında...


Unutalı uzun yıllar var ölü maviyi.

Ölümü gör nedir? aksi şehirlim

görüp göreceğim göreceli

sırf göğüs germelerini arzuluyorum

zevkle yudumladığım sadece sendin demeleri

çok boyutlu kısa durgunluklarını.

Denesem mi yenideni tam buramda yaşarken 

buralarda kıskıvrak bedenim.

Meze oldun beynime aksi şehir

durmadan mazi övenlere ziyafet.

Nihayet gönlüm tenhalaştığında 

tarzım hislerim darmadağın

sadece gülümsemekle geçmez hayat 

yettin canıma yetinmeliksin aksi şehir

tam ölmelik öldürmelik...


Melikem can derdi günlerine takılıyım

melekelerim hareli ışığa yükselirken

son kez sarılmalık adaya darılırım.

Yüreğimi durduruverir yüksek gerilim

Dokuza beş nabız 

ömürden elli bilmem kaç.

Gülümü ölü maviye gömdüğüm yaşta

Ölümü görmek nedir?

Ya can bedende toprak olmak

ölesiye öğrenirim... 


Toprak adamıyım ben deniz değil

biri ila öteki değil illa her ikisi

güngörmüş acıma duygusuyla karışık.

Sensizliğin sesini dinliyorum

sessizliğin sesiyle inliyorum

ölgün esintilerle örülen duvarlara karşıyım.


Yutuyorum pişmanlıkları sorgulamadan

çepeçevre nakışlı

gönderiler aklımda

yorgun adımlarım adını sayıklıyor sank

gönderdeki albayrak tertemiz

gözlerdeki hüzün deniz mavisi.

Andım aya selam veriyor

yıldızları da selamlıyor ahım

meze oldum sana aksi şehir. 

Nabzıma yazdığın sihir belli belirsiz

sinir uçlarımdalığın çok bariz

toprağım asil denizim asi...


Rıhtımda yırtılırken kara duvar

balık kuraklığına teslim aklımın nehri

hava aksırıp duruyor sabahlara kadar.

Ölü maviye paslı çarmıhlar dikiliyor

ve deniz yaşama tutunurken kucağımda

islim üzerindeki masmavi bulutlar ağlıyor.

Kursağımda kaldın aksi şehir.

Sisli anılar dağılır gider ardım sıra 

el ele tutuşur ölümlüler önümde

ölümüne selamlaştığım deniz aynı deniz

aynı yitik sevda masallarındaki gibi

gizli koyları elimle koymuşçasına...


Yoksa öldüm mü nedir?

İki arada bir deredeyim

aslımı aslıyı kaybetmişçesine yaslı

baldırından öptüğüm gün kadar capcanlıyım.

Paşalimanında gizlenir Girit ile Midilli

kara sevdalınım aksi şehir

git gidebildiğince en uzağa.

En yakınıma karlı yamaçlar düşür

Üşüyen özüme ölü ozanlar

canıma sivrisinek öpüşlü sevişmeler

kızarmış bedenimin gözüne geç ölümler.

Fena halde bulaşıyorsun kanıma aksi şehir.

Sert lodosun sürüklediği eksik logolardasın

tak ettin canıma kimseler bilmiyor 

yanı başımda perperişanlık

aklımı kurcalayan soru peşimde

Öldüm mü nedir? 


Beşik örtülü ahşap evler adasında 

verandalar yapayalnız suskun

ölümcül sırsıcak esintiler arasında

naz kucağımda bekliyorum.

Yaz kaçaklarına tersyüz anılarda

Deniz ansızın tam göğüs hizamda

yalanlayamadığımsın aksi şehir.

Bir gün dönersem seferden

bin zahmet

önümde uzanırken yekpare mavi cennet 

avuçlarıma ağlayacaksın usulca biliyorum.

Biliyorsun son emre kadar sakin

ölü maviyi delirten yaz sıcağında 

ölümün kör gözündeyim.

Melaikelerle cebelleşen feleğin çemberinde

doymuşum derin saplantılara.

Beşikten mezara yaşamak buysa eğer 

aksi şehri hiç tınmadan 

aksi şehirlim varsa yoksa demeden 

ahşap evler adasında 

viran bir verandada zevkle öleceğim.


Öldüm mü nedir? 

Vedam eksik kaldı aksi şehir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...