BOŞ BAKRAÇ
Yangın yeri kafamın içi
kordum küle döndüm simurg oldum.
Oldu olacak
boş bakracı dolduracak dizelerim var
balkon süsü sonbahar venüsü.
Kara beton nevi şiirlerim
durum tespiti şiirsilerim
evhamlı sürgün hikâyelerim var
sürmeli gözlerden süzülen
bakır adada fayton sürüşle hüzünlenen.
Bahçeli viran ahşap konakların mahzeninde
asma kilidi kırık yüreklerde saklı
ruhları ağartan al yazmalarım
saman kağıdına basılı el yazmalarım var.
Akıl odam serinleten alaçamlar gölgesinde
bahanesiz azgın yanılsamalar
kızıl ateşe sürülmeler var beynimde.
Boş aklım yangın yeri...
Gönlüm aşkınla şaşkın
kaç canlı fasıl senle dolu bir bilsen
kaç fasılasız haykırış silme sen.
Yaralı kalplere iliştiğinde aşkın narı
avucumda şiirler şarkılar
ve gökkuşaklı güneş.
Mihrinevim göğe içlendikçe fişlenirim
fişlendikçe ölür ölür nasıl dirilirim bilsen
bir bilsen yekpare doğayım.
Lakin tüm zevkler yasak bana
artık hitap etmiyor ruhuma
aşk meşk
sen yoksan eğer içim boş bakraç...
Yolculuğum boş bakraca
çıplak venüsüm bir varsın
tam gördüğümü sandığımda bir kalemde yoksun
olsun varsın der yoksul yoksun
sulak bozkırlara düşerim.
Solak düşkünlüğüme buzdağları erir
düşlerime ferman kar etmez
her sonbahar kır düğünlerini özlerim.
Özüm üzüm gözlüye akar
alnımın çatında boş bakracın izi.
Ada limanında yolunu gözlediğim vapur
kadın militanlarca kaçırılmış
sağanaklara gebe kuru mevsimler
dizüstü çakılırım denize
mintanımda pembemsi kan lekesi
ağzıma dolan patlamış barut kokusu
içimde soğuk boşluk aklım boş bakraç.
Boş boş baktıkça bakarım anılar denizine.
Aklım bir türlü doğuramaz eksik dizeyi.
Diyelim ki gençlik ateşi
bıyıklı ablanın torbasında mantar mermiler
bonbon şekeri tadında ayıltan ayaz.
Altın tasmalı gezegen kayıp
son kez ayni faytonda narı cehennem.
Tunçtan adada isyanın bam telindeyim...
Denize sal sen seni
dalgalar külçe külçe efil efil rüzgar
ada sahillerinde buluşuruz
kış ikindisi evinde ikimiz.
Adalı garibi sevmesen ne yazar
duvarıma hakkım olandan fazlasıydın sen yazar
Derdo seni sevmeye kıyamaz der geçerim.
Şu kağıttan gemi dizeler yol arkadaşım
incimi incitme korkulu tapınmalar armağanım.
Sonsuza uzar iç yangınım
can solduran sürgünlerde
bakır kaplı odada hala izini sürerim.
Koç başlı bulutlar nemli
lal olur susarım dil yeminli
aklım boş bakraç
içi bir tek seninle sen dolu.
Yolum yolun güzergahım sen olalı beri
bir tek yalan dolandan fitne fesattan
ve emanete ihanetten korkarım.
Bir de yüzüme karşı o öldü diyeceklerden
karıncayı dahi öldürmekten.
Sen öldün diyenlerden asla...
Ölene dek şartlanmışım bir kere
boş bakracı donduran şiir şart kipindeyim
dipsiz derinliğin deniz tipiyim
dalga dalgayım damla damlayım.
Damarlarımda dolaşansın şiir gözlüm...
Boş bakracı dolduran dizeler ikimizin…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.