TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

25 Mart 2023 Cumartesi

KOLEKTİVİZM VE KOOPERATİFLEŞME...

 KOLEKTİVİZM VE KOOPERATİFLEŞME... 

 

Kolektivizm ve kooperatifleşme; ekonomik, sosyal ve kültürel gereksinimin ve ortak yaşama özleminin müşterek yapılarıdır. Demokratik kuralların gereğince işlemesi ve işletilmesi için en azından biri mutlaka ve hakkıyla hayata geçmelidir. Aslında hayat gönüllü ve serbest ortaklıklar üzerine kurulmalıdır. Ortaklığa katılım ilkesi ise özerklik veya tam bağımsızlığa bağlanmalıdır. Aksi halde içinden çıkılması çok zor düzenekler oluşur, oluşturulur…

 

Ortaklaşa yaşam cesaret ve uzmanlık, eğitim ve öğretim, bilgi ve bilgilendirme kapasitesiyle ilişkilendirilmedikçe gerçekleşmez. Toplumsal sorumluluklar ve ortaklık ilkesi güdükleşir. Birlikte değer üretmenin birlikte karar almanın temeli bir türlü renklendirilemez. Sığ anlayışlar, köktenci bir duruş ortak yaşama sekte vurur. Ayrıca ortak yaşam iddiasının on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren sosyal ve kalkınma odaklı geliştiği unutturulur…

 

Unutmamak gerekir ki, çıkışın hemen sonrasında ekonomik kalkınmanın, kolektivizm ile kooperatifleşme ile olabileceği görüldü ve netleşti. Diğer yandan demokrasinin, barışın, eşitliğin ve çevrenin korunmasını temel alma gibi düşünsel akımlar bu sayede kendini gösterebildi. Pratiğin ve değişimin özünde yatan ise istihdam yaratma, kıt kaynakların rantabl kullanımı, yatırımlar gerçekleştirme ve ekonomiyi sürdürülebilir kılma ve kalkınabilir bir ekonomi haline getirme temel prensibiydi. Birincil amaç baştan sona yoksullukla mücadeleydi...

 

İşte dünya böyle çalkalanırken, insanlık yararına  gelişmelerden, hızla büyüyen ekonomilerin toplumsal ve sosyal atılımlarından nasiplenmek başta herkesin gayesiydi. Ancak fakir bırakılmaya, gerileştirilmeye, gericileştirilmeye özen gösterilen memleketlerde, milli ve yerli özentisi sahtekarlığıyla yıllarca kooperatifçilik vizyonu, kollektivizm idesi ve ortak yaşam iradesi sürekli tırpanlandı. Yıllar yılı ortak yaşamın etkin ve yetkin sürdürülebilmesi en korkulan unsur oldu. Korkusuz gelişim aralıklarla muhtıralandı, kanlı kansız darbelendi. Üst örgütlenmelere, kurumlanmalara devlet daima kendi ağırlığını koydu. Memleket büyürken devlet küçüldü, küçükken devasa büyük gösterildi...  

 

Üstelik yıllar boyu bu en önemli faktörler yok sayıldı. Dünya ile entegre olmanın doğrusal yolları kesildi. İçte ve dışta ekonomik bağlılığa yollar döşendi ve apaçık vahşi sömürülme benimsendi…

 

Zaten küresel sermayenin tek gayesi ülkeler üzerindeki üretimin her aşamasını denetlemesi ve kontrol etmesiydi. Her şey ama her şey süreci tersine gerçekleştirmek, ebedi egemenlik kurmak içindi. Bu hain tezgaha gaddarca göz yumuldu. Prensip ‘petrolü kontrol eden ulusları, gıdayı kontrol eden insanları kontrol eder’ prensibiydi görmezden gelindi. Tüm üretime, tüm ürünlere koyulan kotalar sayesinde istenmez boyutta birikimler ve dev ölçekli birlikler gerçekleşince, altın çağını yaşayan çokuluslu sermaye darbe üstüne darbe vurdu. Hiç çekinmedi hatta her darbesi fakir memleketlere en az elli yüz yıla mal oldu...

 

Şimdi ikinci yüzyıl başında kooperatifleşme alanında niceliksel sorun yaşanmazken, nitelik sorunu yaşanıyor. Sırf bu yüzden temel girdilerin artan maliyeti şehirde ve kırsalda üretimin yaygınlaşmasının önüne geçiyor. Zaten yıllar yılı ortaklaşa yaşam gereğince işlenmediğinden, belleklere kooperatifleşme yerleşmedi ve kolektivizm sağlanamadı. Bir türlü yaratılamayan sinerji yüzünden; ortak ekonomik yararlar hayata geçmedi. Yaşam düzeyinin yükseltilmesi gerçekleşmedi. Sosyal faydalar sağlanamadı. Haliyle hazırcı ve tüketici toplum oluştu. Yani dünyadaki tarihi gelişimin çok uzağında kalındı... 


Hal böyle olunca nice yabancılaşma yaşandı. Serbest pazar payları ortak yaşamın önüne geçti. Ve gurka iktidarlar yaratıldı. Sonuç ortada...

 

Şimdi ise on yıllardan sonra sanki en başa dönüldü. Neredeyse on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısına…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...