TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

6 Ağustos 2023 Pazar

KÜLTÜREL HİTAP VE KİTAP FUARI…

 


KÜLTÜREL HİTAP VE KİTAP FUARI…

 

Her türlü fuarın lisanı harbisi elbette ticari. Ancak sergilenen kitap olunca, amaç kitapla buluşmak ve buluşturmak olunca, geçici satak merkezinde yazdığını imzalayan yazarlar olunca bilindik ticaret anlayışı tersyüz olur. Hele de deniz kenarına konuşlandırılmış bir platformda yazmaktan bitap, hitap ve kitap yolcusu dost ve dostlar bulununca kaynaşmanın kıvamı renklenir. Ve rengarenk kitaplarıyla şu iki renk dünyaya neredeyse bila bedel katkı sunan, evrene imzasını atmaktan sakınmayan tüm kültürel hitap ve kitap savaşçılarına sevgi, saygı ve teşekkür bağlamında bu makale kendiliğinden doğar…

 

Yılda bir gelenekselleşmiş fuarın izdüşümünde, düşler bir bir kitaplaşınca, evsiz barksız düşünceler yüreklere serpilir, gönül erini gönül ecesini bulur. Ocağı söndüren yüzyıllık haksızlık mağduriyeti ve yalnızlaşma metaforu şiiri, öyküyü, romanı, denemeyi, incelemeyi kitaplaştırır. Fuardan fuara kitaplı kitapsızlara kırılır zincir. Dümensiz kitaplar yakamozla oynaşan dalgaları dövünce, aşkın ve devrimlerin müebbet hapsine alışır gözler. Saçlarda bembeyaz köpükler. Güncellenir hayat…

 

Artan hızla kitap okumayan bir toplum, tam kitaplara konu olacak biçimde ilerliyor/geriliyor. Tüm toplumsal denklem ilericiliği denize batmış. Bu tarz etkinlikler veya etkisi pasif salt takip etme modası bile topluma cansuyu, takviye nefes. Birliktelik veya yoğun kuru kalabalık bile güzel ve gündem. Dip yapmış ekonomiyle hitap düşmüş kitapsever ziyaretçilerin, kitap alamasalar bile kitaba dokunabilmesi, hele hele çocukların kitaba yoğunlaşması, onlara yerel yazarların kitap hediyesi en güzeli. Israrla kitap isteyen güzeller güzeli çocuğuna, aynı bedele boncuktan bileklik almayı yeğleyen ebeveynler için kitap fuarları, imza günleri, söyleşi ve paneller anlamsız görünebilir. Ancak bu yıl cazibesi ulusal katılımla artırılan el heykelli ada kitap fuarı hiç değil ise kitaplar arasında dolaşmışlığa, kitap yolculuğu hazzına, kitap kokusuna insancıl köprü. Hatta kozmopolit bütünlenişle evrensel hikâyeye herkesin kendi çapında eklemeler yaptığı evladiyelik anılar demeti. Sanki kapkara dalgalarla boğuşan yazarların yazın, yazın dünyasına yürekleri serinleten armağanı. Bir eksiklik dümensiz kitaplara dünyanın genelgeçer dillerinde ürün katkısı. Küçük bir yerel veya ulusal  dokunuş atmosferi daha da enternasyonalleştirir…

 

İnsanlığın bitap düşmüşlüğünü kitaplar dinlendirir. Bu tip sergiler yolları bir eder, derler toplar, tansiyonu düşürür. Kitaptan asla zarar gelmez, kiminin çizgileri serttir gerçeğin sosyolojisi üzerine biçimlenir, kimi toplumda kendine yer açmak üzerine kurgulanır. Uluorta sergilenen seyyiata seyyahlık derecesinde üç maymunu oynamak, şartlanmış seyyar siyaset satıcılığına kanmak olduğundan bu tezgâhı gören kitaplı şairler, kitapsız yazarlar Mevla’sını da bulur belasını da tarzında duruma el koyar. Kültür denizinin başrol oyuncusu yazarlar, yüz yıllık beyaz perdeyi kıskandıracak yasak karşıtı replikleri kitaplara işlemek maharetiyle ikinci yüzyıla zemin hazırlar. Geleceğe kitaplarını miras bırakmak adına her biri ay ışığında nurlanan aklı ve sanatsal terbiyeyi mağluplar mahzenine sürükler. Ve mahzen aydınlanır. İşte fuarlar aydınlanmanın ilk kıvılcımıdır…

 

Hiç abartısız ustalığın ve dâhiliğin ilk penceresidir kitaplar. Kitap okumak ve yazmak kırklar kapısıdır. Karanlık dalgaların defterini dürer çarksız dümensiz kitaplar. Aşkın ve devrimlerin kıskanıldığı bu çağda çarkına isyan keşke ben yazsaydım arzusuyla, kültürel akıl kültü kütleleşir. Kitleden kopanların yüreklerine korku siner. Keşke her şeye her zorluğa karşın tarihin dönüm noktalarında capcanlı yaşamışlıkların her biri kitaplı kitapsız kendilerini sürseler her kitap fuarına. Hayatımı yazsam roman olur sözde kalmasa. Herkes kendi öyküsünü romanını kendi bakış açısından yazsa, romansını kendi bekasına göre yaşasa. Unutulmasın asi çocukların romanlarında dahi devrimleri hep en uysallar yapar...

 

İnsanlığın kara kutusu sıkışınca, kaçanın anası ağlamaz lafıgüzafını öngören bir dünyada hayatın öznesinin kitap olması zor elbette. Ancak olmalı. Okumak gerekir çünkü örselenmiş öksüzlükler metinleşince kitabın kahramanları her sayfaya gizlenmiş cümlelerde ‘asla yalnız değilsiniz’ diye haykırır.  O yüzden kara kurumlu kuyulardan çıkışa birincil destektir kitaplar. Hele masmavi denizde geceleyen yakamozların vurduğu altın sarısı kıyılarda gönülleri serinleten kitap fuarı ise fikir fukaralığına furya zenginliktir.

 

El heykelli adanın kitap fuarında kültürel hitap ve kitap dostlarıyla bir arada olmak, resmen ay ışığında yakamozlara hapsolmaktır. Hapislik öğretilerini sıkılmadan sıralamak kolaylaşıyor böylece. Ne güzel fuar izdüşümünde sıcak düşler kurmak, kitaplaşan düşünceleri savunmak, yüreklerde her sokağı deniz ile buluşturmak. Ve geleceğe miras, yarınlara dümensiz anılar bırakmak. Zaten sergilenen kitap olunca fuar ticari olmaktan çıkıyor. Temel değerlerin ayırdına varmak kolaylaşıyor. Ana amaç kitapla buluşmak ve buluşturmak olunca, geçici satak merkezinde kitaplarını imzalayan yazar dostlar olunca dostlar divanı kuruluyor…

 

Hayat dediğin sonu belirsiz bir oyun. Yakamozla oynaşan dalgalar el heykelli adayı övünce, aşkın ve devrimlerin müebbet hapsinde gözler yaşarıyor. Saçlarda bembeyaz köpükler. Bir yıl sonraki fuarda olmak veya olmamak derinden zihne kazınıyor. Kitap denizinde olmak da var solmak da…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...