KÜLTÜREL HİTAP VE KİTAP FUARI…
Her türlü fuarın lisanı harbisi elbette ticari. Ancak
sergilenen kitap olunca, amaç kitapla buluşmak ve buluşturmak olunca, geçici
satak merkezinde yazdığını imzalayan yazarlar olunca bilindik ticaret anlayışı
tersyüz olur. Hele de deniz kenarına konuşlandırılmış bir platformda yazmaktan
bitap, hitap ve kitap yolcusu dost ve dostlar bulununca kaynaşmanın kıvamı
renklenir. Ve rengarenk kitaplarıyla şu iki renk dünyaya neredeyse bila bedel
katkı sunan, evrene imzasını atmaktan sakınmayan tüm kültürel hitap ve kitap savaşçılarına
sevgi, saygı ve teşekkür bağlamında bu makale kendiliğinden doğar…
Yılda bir gelenekselleşmiş fuarın izdüşümünde, düşler bir
bir kitaplaşınca, evsiz barksız düşünceler yüreklere serpilir, gönül erini gönül
ecesini bulur. Ocağı söndüren yüzyıllık haksızlık mağduriyeti ve yalnızlaşma metaforu
şiiri, öyküyü, romanı, denemeyi, incelemeyi kitaplaştırır. Fuardan fuara
kitaplı kitapsızlara kırılır zincir. Dümensiz kitaplar yakamozla oynaşan dalgaları
dövünce, aşkın ve devrimlerin müebbet hapsine alışır gözler. Saçlarda bembeyaz
köpükler. Güncellenir hayat…
Artan hızla kitap okumayan bir toplum, tam kitaplara konu
olacak biçimde ilerliyor/geriliyor. Tüm toplumsal denklem ilericiliği denize
batmış. Bu tarz etkinlikler veya etkisi pasif salt takip etme modası bile topluma
cansuyu, takviye nefes. Birliktelik veya yoğun kuru kalabalık bile güzel ve gündem.
Dip yapmış ekonomiyle hitap düşmüş kitapsever ziyaretçilerin, kitap alamasalar
bile kitaba dokunabilmesi, hele hele çocukların kitaba yoğunlaşması, onlara yerel
yazarların kitap hediyesi en güzeli. Israrla kitap isteyen güzeller güzeli çocuğuna,
aynı bedele boncuktan bileklik almayı yeğleyen ebeveynler için kitap fuarları, imza
günleri, söyleşi ve paneller anlamsız görünebilir. Ancak bu yıl cazibesi ulusal
katılımla artırılan el heykelli ada kitap fuarı hiç değil ise kitaplar arasında
dolaşmışlığa, kitap yolculuğu hazzına, kitap kokusuna insancıl köprü. Hatta kozmopolit
bütünlenişle evrensel hikâyeye herkesin kendi çapında eklemeler yaptığı evladiyelik
anılar demeti. Sanki kapkara dalgalarla boğuşan yazarların yazın, yazın
dünyasına yürekleri serinleten armağanı. Bir eksiklik dümensiz kitaplara
dünyanın genelgeçer dillerinde ürün katkısı. Küçük bir yerel veya ulusal dokunuş atmosferi daha da enternasyonalleştirir…
İnsanlığın bitap düşmüşlüğünü kitaplar dinlendirir. Bu tip sergiler
yolları bir eder, derler toplar, tansiyonu düşürür. Kitaptan asla zarar gelmez,
kiminin çizgileri serttir gerçeğin sosyolojisi üzerine biçimlenir, kimi toplumda
kendine yer açmak üzerine kurgulanır. Uluorta sergilenen seyyiata seyyahlık derecesinde
üç maymunu oynamak, şartlanmış seyyar siyaset satıcılığına kanmak olduğundan bu
tezgâhı gören kitaplı şairler, kitapsız yazarlar Mevla’sını da bulur belasını
da tarzında duruma el koyar. Kültür denizinin başrol oyuncusu yazarlar, yüz
yıllık beyaz perdeyi kıskandıracak yasak karşıtı replikleri kitaplara işlemek maharetiyle
ikinci yüzyıla zemin hazırlar. Geleceğe kitaplarını miras bırakmak adına her
biri ay ışığında nurlanan aklı ve sanatsal terbiyeyi mağluplar mahzenine sürükler.
Ve mahzen aydınlanır. İşte fuarlar aydınlanmanın ilk kıvılcımıdır…
Hiç abartısız ustalığın ve dâhiliğin ilk penceresidir
kitaplar. Kitap okumak ve yazmak kırklar kapısıdır. Karanlık dalgaların
defterini dürer çarksız dümensiz kitaplar. Aşkın ve devrimlerin kıskanıldığı bu
çağda çarkına isyan keşke ben yazsaydım arzusuyla, kültürel akıl kültü kütleleşir.
Kitleden kopanların yüreklerine korku siner. Keşke her şeye her zorluğa karşın
tarihin dönüm noktalarında capcanlı yaşamışlıkların her biri kitaplı kitapsız
kendilerini sürseler her kitap fuarına. Hayatımı yazsam roman olur sözde
kalmasa. Herkes kendi öyküsünü romanını kendi bakış açısından yazsa, romansını
kendi bekasına göre yaşasa. Unutulmasın asi çocukların romanlarında dahi
devrimleri hep en uysallar yapar...
İnsanlığın kara kutusu sıkışınca, kaçanın anası ağlamaz
lafıgüzafını öngören bir dünyada hayatın öznesinin kitap olması zor elbette. Ancak
olmalı. Okumak gerekir çünkü örselenmiş öksüzlükler metinleşince kitabın kahramanları
her sayfaya gizlenmiş cümlelerde ‘asla yalnız değilsiniz’ diye haykırır. O yüzden kara kurumlu kuyulardan çıkışa birincil
destektir kitaplar. Hele masmavi denizde geceleyen yakamozların vurduğu altın
sarısı kıyılarda gönülleri serinleten kitap fuarı ise fikir fukaralığına furya
zenginliktir.
El heykelli adanın kitap fuarında kültürel hitap ve kitap dostlarıyla
bir arada olmak, resmen ay ışığında yakamozlara hapsolmaktır. Hapislik öğretilerini
sıkılmadan sıralamak kolaylaşıyor böylece. Ne güzel fuar izdüşümünde sıcak
düşler kurmak, kitaplaşan düşünceleri savunmak, yüreklerde her sokağı deniz ile
buluşturmak. Ve geleceğe miras, yarınlara dümensiz anılar bırakmak. Zaten sergilenen
kitap olunca fuar ticari olmaktan çıkıyor. Temel değerlerin ayırdına varmak
kolaylaşıyor. Ana amaç kitapla buluşmak ve buluşturmak olunca, geçici satak
merkezinde kitaplarını imzalayan yazar dostlar olunca dostlar divanı kuruluyor…
Hayat dediğin sonu belirsiz bir oyun. Yakamozla oynaşan
dalgalar el heykelli adayı övünce, aşkın ve devrimlerin müebbet hapsinde gözler
yaşarıyor. Saçlarda bembeyaz köpükler. Bir yıl sonraki fuarda olmak veya
olmamak derinden zihne kazınıyor. Kitap denizinde olmak da var solmak da…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.