KIRKBEŞLİK PLAĞA PİKAP
Sakınmadığım düşler
arenasında erakım
iki gelgit arasında Sakız
adasından kaçtım.
Kaçak göçek Girit’te insafsız
dalgalarla seviştim
dalga dalga Midilli’yle
kapıştım.
Yalı boyunda battım Kordonboyu’na
çıktım
Cennetten bir köşede eski
bir köşkte köreldim…
Kör bacada oksijenle
ateşin temasına koşut
gerçek ötesinin
kıyıcığında
serim düğüm çözüm
piramidinin dibinde
algı salgı yaratı dehlizinde
erildim.
Denizin anahtarı bizzat denizdi
kaçınılmaz gerçeklik aklım
açıldı kırklara.
Denizim dokuz doğurduğum
gün ayıldım
sırça köşkten bir kalemde sıyrıldım.
Tavında tavır ayrıldım buğulu
limanlardan
ve sen doğdun sen doğdun
ellerime.
Ellerimde minnacık bir
kalbin haykırışı
ritmik çarpışları koca
bir çınar uğultusu.
Asırlık bir rüya başlıyordu
uzaklarda
Türkayka pembecik yüzünde
asılı umut.
Buhurlu bir tutku parlıyordu
gamzelerinde
iyi ki geleceğe kaçmışım
sakız adasından.
Iramışım damla sakızı
yapışkanlığından
başımda deli dembelek
eğreti rüzgarlar.
Yıllar yılı eğilmedim hiç
asla uydulaşmadım
bundan böyle uydum sensin
denizkızım.
İleride daha iyi
anlayacaksın aykırılığımı
Güneşin anahtarı deniz Denizin
başı yıldızlar…
Takım adalar açıldı kapandı
yabanlara
Denizim sakın ha aldanma ibresi
bozuk yalanlara.
Sakız adasından lebi deryaya
daldım
bir rüya ki tam görülesi seni
gördüm ayaldım.
Ayaklarımda paslı pranga
tam boğulurken
seni gördüm masmavi
damlalarda hayata tutundum.
Derdo tutunamayanlar
dalgasıyım adalara çarpan
Denizim el heykelli adada
yeniden doğdum ellerine.
Elimde birkaç kırkbeşlik
plak ve altmış yıllık pikap
gittiğin gün kırık pikap
iğnesiyle barıştım.
Döndükçe kırkbeşlik
şarkılar mermi gibi
elimde değil yine tam yüreğimden vuruldum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.