KÖPRÜDEN GEÇTİ GENÇLİK
Ait olduğum yere gecikmiş yolculuk başladı
köprülü handa konaklar konuklar
postu dostu köprüyü geçen dertli dervişan.
Köprüden geçemedi gençliğim
yolculuğun ilerisi gerisi bana viran.
Giresin artık başkalaşım çemberine hürriyet
demek hünerin bu kadarmış.
Madem asmalı konağa devrildi hayat
konar göçer kervanında asıldım
merkezden içeri Hürrem Sultan.
Sultanat soyunun en güzeliyle beraber
avare yıldızlar loş caddeleri arşınlasın.
Lapa lapa kar yağsın lambalara
ülpersin sokakbaşı sarhoşları ışıklara.
Maksat taş üstüne taş koymak meseli
taş üstünde taş omuz üstünde baş misali.
Batlaması battı aksular çavuşoğlu köprüsüne
ait olduğum yere gecikmiş solculuk...
Her yaz sonu altın kalemli yazıcı tetikte
ne var ki hansız yansız arkasız
köprülü han resmen konuksuz.
Yazgı olmak veya olmamak hikayesi
manzuma kurulan kemer köprü imecesi.
İletişim arsızlığına kesilen ceza
sineyi köpürten sızı.
Yazıya imrendikçe aklım
yaylaklarda alaca karaca ceylanları güderim
delikleri dikik ceplerimde çakıl taşları...
Dilekler tutarım çakılıp rengarenk göğe
isterim ki dervişan konağında aşk şerbeti
aşkla sunulsun yaslı gönüllere.
Köprülü han yılanları
Sırat yalanları
sır çıyanları
hürya üşüşür Hürrem sultan bucağına
düşmanlıkları bülbüllere ve güllere
derhal bitsin isterim.
Gülşeni sesler adalı yüreğim
burcu burcu kin tüter iç kale
Kale kapısında çivisi kopuk nal sesleri.
Kafatasımı zorlayan al sisin ardındaki
canıma ciğerime beyaz lale siperi.
Gözlerime sıcak kan dolar dolar
doğrudan en anlamsız rüyalara dalarım.
ait olduğum yere gecikmiş yolculuğum...
Yaslı gözlerimden dökülür insan seli
yorgun zihnimde kanlı yağmur çisesi
ve çivisi çıkmış nal sesleri.
Sersefil uzaklaşır yanımdan karınca orduları
al kırmızı fonda yaldızlı onur madalyası.
Geriye salt kılıç kalkan şakırtıları kalır
şakağımı deler dilimlenmiş kelimeler
dillenen kurşun kalem ellerimi yakar.
Kılıncın en geniş ve en keskinini tutarım
yüzlerce yüz kazınır belleğime
kafatasımı zorlar yüzlerdeki esaret.
Ait olduğum yere gecikmiş yolculuğum
babam yolcu yolunda gerek derdi
dere tepe düz giderim...
Yolculukta sona yakın canım
canlar düşer toprağa
çan sesleri doluşur semaya.
Hayata doymazlar ufka doğru uzaklaşırlar
kıpkırmızı fonda ölüm sessizliği.
Son perde inerken ruhuma
nur yaldızlı gençler en ön safta.
Hürriyet aşı soframda
Hürrem Sultanın ağrılı başı kucağımda
özlü sözlerim gözbebeklerine işler.
Hürüm ya yeter bana der geçerim
en derin anlamlı rüyalara dalarım...
Ait olduğum yere gecikmiş yolculuk bitti
belki de son kez ait olduğum yerdeyim.
Derdo köprüde rehin bıraktım gençliğimi
Giresin meclisten içeri en ivecen
aidiyet hissine güven hemen görecen
Hürrem Sultanın tam arkasındayım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.