SÜZGEÇ
Kara melek teneke zırhını kuşanmış
görünmezliğe bürünmüş sıla dağları
Tanrısı sanrı olanlar süzgecinde
zaman iğne deliğinden geçirilmiş
yine de kurtulamamış evren.
Kara delikler yutmuş güneşi
deli güneş süzgeçten süzülenleri uyutmuş.
Zırhı delinmiş sanrı tanrısına tapanlara
sığınılacak tek liman orta yaş efeliği...
Dünya gözüyle doğayı
doğaya doğanları yaşamak
resmen ölümsüzlüğün ışığına abanmak.
Neme lazım neyime gerek üflemeleri
esenlik senlik benlik kavgası.
Kara meleğe sıra dışı aşk güzellemesi
kafadan yalancı hüzün çökmesi...
Süzgeç hakkıyla iri diri taneleri eler
boş görenler hor görmezler zor bağışlanır
veya asla bağışlanmazlar.
Gül geç zamanlar orta yaş efendisini iyi bilir.
Bilirkişi keşişlemesidir kör duvara çarpan
cin seddini şeddeleyen ateş.
“...Ateşi çalma nolur kırmızı şarabımdan
sarı tütünümden ölgün şafağı
al şafaklarda yüzer alsancağı.
Aldırma ateş gözlü dilber
transit madenci geçişleri dünden yasak.
Sür geç eylemsizliği sunma kırık kadehime
karşı duruşum dumura uğramış nafile..."
ellisi karşı yakalı bellisi deniz kaçağı...
Kaç göç direnirim hayata artan hırsla
muşamba kaplı meyhanede
nazlı yar sunsa da içmem şarabını.
Kör kuyular kainata adanmışlık
gönyeyle çizili
bir başınalık
başa bela kan uykuda aldanmışlık.
Süzgeç mağdurlarına nerede bolluk
bu arada soğuk meze olma soframa yakarım.
Ölümüne aç kalırım
tek lokma olsun yutmam kalkarım.
Nöbete dursa da en azılı düşman
yerleşse de en ücralara duşmanlık
dünya her dem kardeşliği yaşar.
İşte onu bilir onu söylerim…
Söyle bilsinler bir aşkın daha solduğunu
"...devasa arenada soldu kefen elbiseli
kara cellata boynumu vurun dedi.
Altın boynuza takılı pembe hayaller
bir oraya bir buraya şirret şilepler
kollektif şirket gibi seyirtmeler
süzgeçten süzüldü hayata tutundu.
Seyirciler seyyanen ete ve kana büründükçe
sevgi damarlarını onarıyor kara sevda..."
Yalnız ve kocaman sevdalı bir ağacım
kara kör baltaya isyan baştacım...
Süzgeç ayrıştırdığında yoksul kelimeleri
içinde sen yoksun kökümün kökenimin.
Filiz sürgün verdikçe sürülürüm
zırhını deldim karanlıklar kralının
baştan sona süründürülürüm.
Bereketli topraklar gezginiyim ben
özlemim kırmızı gelinciklerin canlandırılışına
tavım içimde birikmiş rüzgara
yaprak kımıldamıyor artık sensiz ölürüm
seninle gömülürüm...
Ne haltlar karıştırdı teneke suratlılar
kara melek kökü derinde bir gafil
süzgeçten süzülen görünmezlikte
her surette aynı sonu görüyorum.
Derdo elimde tülden bir davetiye
davete icabet metni çelik zarflı.
Kara meleğin teneke zırhı delinmiş
uğranılacak tek liman elheykelli ada kalmış...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.