TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

28 Eylül 2023 Perşembe

ÖZGÜRLÜK YOLU

 

lodoslara kapılmış balkonlarda

çatı arası üçgen pencerelerde.

Sıkı sevdalar düşer kucağıma

ve unuturum pencere camındaki yansıyı

savlarım sonbahar buğulu eksik şarkıyı...


Katarakt inmiş sanki kaptan seyrime

canımı adadığım dizelerde yüksek gerilim

yani yine hayırsız ada yolcusuyum.

Demek ki el heykelliye çok geç kalmışım

yıllardır boşa seyirtmişim cenikte şenlikte

eli tetikte tek parça.

Fosilleşmiş limanın servis kaçağıyım

rıhtımda selpakçı çelimsiz çocuk

siliyor göz rengimde birikmiş kızıl öfkeyi.

Gözbebeklerimde soyut facia resimleri

tek somut gerçeklik varsa fırtına tufan boran resmigeçidi.

Göremeden gideceğim kim kaldıysa andır kalsın

vazgeçtim zaten sen sen değilsin

ben sende hiç değilim...

 

Yol yorgunuyum gönül gözü açılmışından

bildiğim sendin sen resmen oydun.

Sessiz bulvarlarda kendince haklı

sessizliğin sesine kara sevdalı. 

Seni sana bıraktım ateşin kızı affet 

aşkı vedaya bağladım kızıla afet

kurşun başlı harflerle yattım kalktım evet.

Seçilmiş nağmeler yağıyor arnavut kaldırımlara

kastıran ateşli yokuşlara kasvet. 

Yapbozlarla resmedilmiş sevgilerde

ölümsüz sevi külliyen yalan

kor pencere zinciri pek yaman. 

İncir yaprakları dağlıyor açık yaralarımı

işe yaramaz adamlar kervanında gözcü

kervansaray bunalımlı avlakta sözcüyüm...


Kör karanlıkta ak düşlere dalarken sistem

sana tam uzanacakken kırklı sitem

sönüyor ellerimde sinkaflı istem.

Fermanla kesiliyor derman

bakıyorum da bambaşka bir boyut. 

Su gibi akıyor bedenim

suya sonsuza sorgucum.

Gövdem küçülüyor küçülüyor

deniz mavide bir kırmızı noktayım. 

Bitmeyen kavganın gülü dikeniyim

daha çok seferler olacak ucu sonu açık.

Bu sefer tam buldum derken

derkenar eski yazıyla kaybediş faslı.

 “ …altın külçe aşklar ağlar ağlaşır

hayat ağlaştıkça ağırlaşır.

Bayrak bezinden barınaklarda

çifte çifte mirasım dolaşır.

Çit arkası tek katlı evlerde

külfetli hikayeler depolanır.

Kül rengi ormanların sonsuzluğunda

yükseklerde tümseklerde

sen ve ben özgürlük yoluna yabancı…“


Ağlatır ha ağlatır sonsuzu soluyan sesler

üstüme üstüme tüter bozuk düzen.

Bu derin kucaklaşmalar sarmalıdır

memlekete dair ağıtları arşa yükselten.

Dizeler sımsıkı sağılmış bedenleri savurur

kemikler sızlar sızlar

çatlaklar sımsıcak yeniden kaynaşır.

Doğanım sen yeni dünyaya hamileyken

kara kızlar kıpır kıpır

snoplar sevinçten yerinde duramazken

ben ölürüm ağıtı bağıtı olmadan.

Devasa arenada beyaz elbiseli bir dev

can havliyle koşuşturan 

al desenli kravatı evrene açık mesaj

cemali gül danesi

cemre düşer yaşam beklentisi solmadan.

Meğer boyumdan büyük işlere yeltenmişim

demet demet öpücükler patlıyor penceremde.

Dev posterler imzalıyorum 

klan boyuna

er geç gelmişsin kutlu davete

gözlerim arıyor içindeki bebeği boşuna...

 

Bir ateş topu geleceğe düşen

sağırlaştırıcı bir tokat gibi ivecen.

Haytalığın son perdesi salgın hastalık

haydayamıyorum aklımdan geçenleri artık.

Saklanmışsın kuytulara

tutup çıkaramıyorum

dipsizliğimde mavi kelebekler uçuşuyor

aklımda bahar kokulu haleler dolaşıyor.

Sendeliyor ayaklarım laleler dolayında 

keyfini süremediğim ne keyifler varmış meğer...


Derdo özgürlük yolunda bir garip yolcuyum

sorma kesin kaçırmışım bir kez daha 

ölüm uğruna suçlu Eylül akşamlarını...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...