SERÇE LİSANIYLA AŞK
TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...
30 Kasım 2023 Perşembe
SERÇE LİSANIYLA AŞK
SERÇE LİSANIYLA AŞK
29 Kasım 2023 Çarşamba
ARNAVUT MEYHANESİ
ARNAVUT MEYHANESİ
Arnavut meyhanesinde kurtlar aç kartlar açık
saki baştan çıkar beni bardak bardak.
Sanki meza ma meza, meze meze, eze eze
Arnavut kaldırımlara paspas yap rastgele.
İçmeden sarhoş vagon vagon taşınırım seninle hududa
dayattığın sessizlik en büyük mutluluk.
Kara dehlizde yıllanmış şişeler narayı nidayı yutar
baştan çıkart kaderimi kadeh kadeh ortak.
Nalan yetişir nazın obez istekliliğin yeter de artar
Arnavut meyhanesinde üç dubleden sonrası yok...
Sırpat saki, Arnavut meyhanesinin muşamba masalarını donat
sakin ol ve sakil anıları dök ayaklı kadehime
yenilgi yaz hesabıma yaz yeni baştan duvara sıcak geceleri.
Gırgır gırnatacı grajova ateşini üfle bu gece
ışık ile gölgelerin oynaştığı el heykelli adacıkta
yolu gözlenen sevgili her kimse şerrine şerefine içilir.
Sıra dışı dünyada masadan defedilenler besbelli
anasını bellediğim sırtı kambur sırtlanlar
kenarda sırasını bekleyen kötülükler toptancısı.
Zırlamasın kimse sırlama sıralama benim işim
Denize sıfır geceler Arnavut akşamcılarının sırdaşı…
Arnavut meyhanesi yokuşunda müstakil bahçeli tapınak
temel gıdamsın, kıymetlimsin, mucidimsin
zümrüdü anka kuşum seviyorum kalın ciltli kitapları.
Kendime ait oda kolilerce, raflar dolusu, tıka basa
ilk işim koskoca bir kitaplık edinmek.
Şöyle dört duvar boydan boya, yek dane yekpare.
Kitap odama sırf senin için sallanan antika bir koltuk
karışmam ganimetimsin, kısmetimsin, mürşidimsin
müşküldeyim seni bekliyorum Arnavut meyhanesinde…
Tadı kaçmasın tadında bırakmak lazım lafı
laf aramızda bu kez kör nalıncı keseri elimde.
Seviyorum katipliğimi tarla başında masa başında
nadasa bırakılmış toprak gibi zengin içim.
Sürgü sürülmeden yatağıma sür saki sür kadehleri son defa
esrarengiz düşünceleri es geçmedim kaydettim sonrama.
Düşmeden el diline sessizce sonsuzluğa
gümüş sürahiden içip içip al bal şerbeti sessizce …
Duyabildiğim tek ses sessiz geminin titreşimli enerjisi
kulak zarımı zorlayan portal eskisi kelimeler
gözbebeğime zumlanan pastel boya eskizler
partal kilimlere uzanmış nefes almadan uyuyorum.
İçim nadas sonrası sürülmüş toprak gibi zengin
içim içim geceleri uyanıyorum Arnavut meyhanesinde.
Dümenci başı dürmüş defteri yakmış kitabı
Sakil saki, meçhule açılan pencerelerin birinde
başımı uzatıp gerçeğin ta kendisini gördüm.
Beynimde yıkıcı depremler yutucu seller
döndüm sırtımı boş hayallere ilk kadehte uyuştum
gammazların gen haritasına dipdiri gömüldüm...
Dibine dibine içtikçe içimin çocuğu özgürleşti
pikini şeytan görsün şeyban yüzünü kör şeytan.
Ertelenmiş gençlik düşlerim armağan üstüne armağan
yüreğime çöreklenmiş şeytanı vurdum Arnavut kaldırımında.
Karlı görüntüler içinden seçemiyorum ama iki seksen ben
Arnavut kaldırımı raporuma sebep belirsiz yaz hekimbaşı.
Bir zamanlar aç kurtlar sofrasında urgan dolanmış boynuma
aklım açık klan boyu aklanmak anasonla klonlanmak yok
Arnavut meyhanesinde nefsime neşterlenmek istemiyorum…
ÇÜRÜK PORTAKAL
ÇÜRÜK PORTAKAL
Bir koca çuval
içi dolu çürük portakal.
Majiskül dünya fırsatçılığı
özenle seçilmiş pozlar
ucuz kurgulu atraksiyonlar.
Kayıtsız kalamayanların hamuru bozuk,
topu bir tondan girmiş bin fondan beslenmiş.
Hepsi heklenmiş, ütülmüş, kafayı üşütmüş
küllaba takılmışlar kör jilet misali.
Ütülenmişliğin üzeri zar zor küllenir
topu ekşi mayalı miniskül...
Yüreğe cennet sunan kısa dalgalarla iç içe
soylu soyunca uzanılmış bulutlara.
Yeryüzü zehirli karınca yuvası
gökyüzü pırpır motorlarına kırlangıç istilası.
Uçmaya gör aklı ayartan özlemlere
bir koca çuval
içi dolu çürük portakal...
Can eriten taş duvarlarla çevrilmiş zaman
mühürlü yüreklerde kader çıkmazı.
Lafın tersten anlaşıldığı günler
zili mekanik metal kapılar
karanlık ağızlı tünel.
Kapıdan kim girer kim çıkar hiç belli değil
yürekte cennet kovan dalgalarla iç içeyim.
Bir koca çuval
içi dolu çürük portakal...
Kesme şekerle kıtlıyorum zifiri zehri
hoşbeşten sonra asıl mesele
yadetmek can suyu kuruyan nehri.
Bir koca çuval
içi dolu çürük portakal...
Dilimde çağlayan adalete çağrı
dragosti akla cehennemi sokan trajedi
alımlı alevlerle iç içeyim illa billahi.
Yükselti pistinin ucu resmen iç yağı kokuyor
gül bahçesi rüyamsı aşklar batağı.
Kara batak dünyasında
bir koca çuval
içi dolu çürük portakal...
Bıkkın ışıkçılar jeneratöre bakır kablolar bağlamış
prova üstüne prova eforun tamamı.
Projektörlerin yerleri bir bir netleştirilmiş
ses ve sis tertibatı tek düğmeye bağlı.
Mega fonlar tek filme harcandı
emzikli rejisör megafona üfledi, motor.
Moto kuryelerin dağıttı film makaraları
bir koca çuval
içi dolu çürük portakal...
Gözle görünmez bulutlardan sıyrılmış tutku
ıslak rujlu ağzı nemli namlu öpüyor ensemden.
Kabarık suç dosyalarını karıştırıyor zaman
sarı gelin telleriyle ters bağlı ellerim.
Ziyası sönmüş içimin büyümüş ihmal
bir koca çuval
içi dolu çürük portakal...
Tam da doya doya yaşamak zamanı
anlamıyorum ben bu fenoman aykırılığını.
Pestil çarşısında çok sıfırlı tuzak
teleskop ucunda maddi maraza
bilumum malumat yasak.
Vizyonda galası gecikmiş bir film
embesil yankılı utanmazlık baştacı
balık ademler alık hevvalar ağları dolandırıyor.
Yüzsüzlüğün bu kadarı da fazla
başlarken bitti gala ve dahası elveda.
Bir koca çuval
içi dolu çürük portakal...
Evrenoz cadısı evlere şenlik kadının koynunda
enteresan uyarlama hoşafsı ayarlama vira.
Ihlamur ağacı buğusu öpüyor alnımdan
bedenimdeki tüm hücreler isyanda.
Çok yazık eriyorum gülün dibine
sığıyorum gösterişsiz her kalıba.
Dikey perdeli bir cam camda bir silüet
sorgu meleği karşımda evet.
Derdo cevabım tek cümle ve çok kısa
çok güneş tutulması gördüm ama bu başka.
Bir koca çuval
içi dolu çürük portakal...
27 Kasım 2023 Pazartesi
BALKAN BALKON AKLI
BALKAN BALKON AKLI
26 Kasım 2023 Pazar
DENİZ KABUĞUNDA DÜNYALAR
DENİZ KABUĞUNDA DÜNYALAR
Kalemkar gökyüzü deniz kabuğuna
sıkışmış
yankısı vurmuş yaz başına aşkın
sevdanın
yakamozlu göz kırpışların suya
gizleneceği geceler yakın.
Aşk yağmurları sakınmaz kendini
pusulasız yağar
minyatürlere mim kervan kervan
konar.
Mucizeye yürek, gökkuşağı havaya
asılı
isimler kayıp harflerle ateşin
beyazına yazılı.
Martılar uçuyor asma köprülere
karşı
arşı kucaklar nice roman ince
romansı
sonsuza kaçış kalemkar
sığınağından geçer…
Kanaatkar yeryüzü deniz kabuğuna
sığınmış
aşkın gücü her şeye yeter mi
sandın
en kıdemli olsan da yapboz
tapınağında yanarsın.
Vücuda yapışan buyruk diliyorsa
tatlı dille aşkı
sesini duyuramadığın canana
sarılsan günah
yoluna destan döksen güfteyi
ciğerine yazsan yazık...
Efkar basmış ufukdeniz çizgisini
halaskar da gecikmiş
çay karam çaylaklığıma ver yasa
dışılığından öpeyim.
Çağla yeşili gözlerinde memleket
yansısı
merak etme koçkar sakıncalınım
senin için de yanarım.
Jalenarım muhtaçlık dibine kadar
ama basar giderim
son bir söyleyeceğin varsa söyle
tutma içinde sür
şiirsi niyetim açık seçik, inkarım
şapşalak romansı.
Varoldukça aşk, matem çanı hep
boynumda
derin sulardan inci dermeye gücüm
yetmiyor artık...
Günahkar vücudum venüsünü çoktan
kaybetmiş
deliriyor nü akşamlar zor davetkar
maceralara eriş.
Tatminkar sinene sinmiş aşkın
cismani cazibesi
cumbalak kapılsam fena cumbalarda
katılsam can feda.
Felaketi susar dinlerim kayıtsız
şartsız aşka biçare
fikir işçisiyim Allah’ına kadar
biçerim eşe dosta elbise.
Akıl gücüm yettiğince ölüm düştüğü
yere kadar
yazarım evet, elbet yazacağım
yazım besbelli aşikare…
Yeter de artar aşk acısıyla
kavrulmalar hayat kısa
yalandan sevişmelere bir daha
aldanmam asla.
Okyanus sıcağım can paramparça
tutkular tek parça
derya deniz birlikte son kez
yüzelim isterim toyca…
Derdo dindir gözyaşlarını gel gör
aşkın hazır
aşk neylerse güzel eyler deniz
kabuğunda saklı hızır.
Zülfikar değmiş yüreğimdeki kara
geceye
Deniz kabuğuna sıçramış kaltabanca
ışık ve gölge…
25 Kasım 2023 Cumartesi
HAYAL MEYAL KAVGA
HAYAL MEYAL KAVGA
ŞEHRİYAR
ŞEHRİYAR
ÖĞRETMENLİK SANATI...
ÖĞRETMENLİK SANATI...
23 Kasım 2023 Perşembe
ALDATICI DOLGULAR
ALDATICI DOLGULAR
EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…
EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM… Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...
-
YANGIN CEPHESİ GENİŞLEDİ... Binbir nedenle mutasyona uğratılarak genişletilen yangın cephesi, insanlık adına, millet memleket adına kaçınılm...
-
TOPRAK VE GÜNEŞ Toprağa güneş aktığında bülbülün ötüşü rana dinlemesi bir tuhaf haya. Hayat cilalı taşları çatlatan gül ağacı ömür boyu çek...
-
İLK KURŞUN GAZETECİLİĞİ... Onlar, bunlar, şunlar gelmeden önce revaçta meslekti gazetecilik. Değerliydi... Bugün değeri sıfır, kim ne pala...