TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

19 Ocak 2024 Cuma

KRİZ SEÇİMİ, SEÇİM KRİZİ

 

KRİZ SEÇİMİ, SEÇİM KRİZİ

 

Biten yüz yılda, başlayan ikinci yüzyılda bu kaçıncı tek başına iktidar? Bu hevesle kaçıncı tek başına iktidarın, ardı ardına teklettiği sıfırladığı, dip yapan ekonomi. Bu kaçıncı tek başına iktidar ayıbı, kriz ekonomisi, kriz siyaseti. Halkın bu kaçıncı kez bir başına kalmışlığı? Tekrardan tekraren krizi seçmeye şartlandığı? Bu kaçıncı yerel veya genel seçim krizi? Bu kaçıncı tek başına iktidar krizi. Bu kaçıncı geçim sıkıntısını hiçe sayma? Bu kaçıncı yapay istikrar ve suni beka senaryolu seçim? Bu kaçıncı yakın tarih karanlığına, kapkara gözlüklerle bakış. Acı gerçeğe çıplak gözlerle bakmayıp ve yansız akıl kullanmayıp bu kaçıncı akıllanmayış. Kriz üstüne kriz bu kaçıncı bir türlü gelmeyen tatlı huzur? Bu kaçıncı kriz seçimi, bu kaçıncı seçim krizi? Deniz bitti, kriz üstüne kriz…

 

Son on yıllarda her seçim lafta Cumhuriyet Tarihi’nin en güçlü iktidarını, en cevval reisleri çıkardı. Ama her genel ve yerel seçimden sonra müjdelenen ile dayatılan bambaşka çerçeveye hapsedildi. Ekonomide istikrar ve ülkede birlik beraberlik iddiası her seçimle batağa saplandı. Pik yaptıracak vaatler tutmayınca krizler patladı, ekonomi dibe vurdu. Ülkeyi yerelde genelde bu noktaya getirenlere her krizde bir haller oldu. Hakkınca yönetemeyenler, adilane yürütemeyenler daha biri bitmeden sarıldılar diğer seçime. Sarktılar ceplere, saptılar krizden krize. Ekonomisi de demokrasisi de dip yapmışken her seçim önü lafta akademisyenler, sözde demokratlar, gözde teknokratlar, mevcut iktidarın ve halkın yarısının hizmetine girdiler. Diğer yarısı kriz nasıl giderilebilir derdinde, çıkış ararken, kameralarla yarıştılar...

 

Seçim krizi, kriz seçimi sarmalının kimlerin işine geldiği belli. Bu gerçeklik ayan beyan bilindiği halde, yıllar yılı dünya ölçeğinde gerileyen, sınıfta kalan bir ulus olmaktan usanılmadı. Her kriz batağında, ulus devlete kızmaktan bıkılmadı. Ulus devleti kuranlarla ve ulu kurucuları savunanlarla hesaplaşmaktan vazgeçilmedi. Velhasıl uyanmadı gitti şu memleketten insan manzaraları. Hele ki bir kısım mankof bezmeldek seçmen hiç. Yerelde bir seçim krizi daha kapıda. Kriz seçimi ile biter bu seçim de. Oh ne ala…

 

Cumhuriyet tarihi, dönemler itibariyle tarihi krizler, yanılgılar, yanıltmalar ve faşizanca dayatmalarla dopdolu. Cumhuriyet tarihi, dönemler itibariyle doğru değerlendirilmez ve gereğince incelenmez ise, yapılan tüm toptancı irdelemeler elbette güvenilir sonuca ulaşmaz. Uyduruk seçim aritmetiği hiçbir akılcı araştırmaya zemin teşkil etmez. Saptamalar kim tarafından yapılırsa yapılsın, birbirinden çok farklı, birbirine tamamen zıt modeller izlenildi denilse de hiç öyle olmadığı görülür. Dahası değişen hiçbir şey yok, değişen sadece hükümetler. Ama ekonomik sistem belli, kriz ekonomisi. Siyaset belli, kriz siyaseti. Yerel genel seçim simgesi belli, kriz seçimi. İşte bu krizler marifetiyle girilecek son kriz seçimi, yine kronik seçim krizi olsun isteniyor. Bu kaçıncı algı ve imaj oynaklığı…

 

Cumhuriyet Tarihi’nde 1923-50 arası planlı dönem. 1950-60 arası sözde ekonomik patlama özde dışa bağımlılığın başlangıcı. 1960-70 arası becerilemeyen ikinci planlı dönem arayışı, 1970-80 arası militarist ide, askeri muhtıra ve faşist darbelerle dayatılan kayıp, karanlık dönem. 1980-90 arası büyük sermayenin ipinde, egemen güçlerin güdümünde dışa dönük neo-liberal teslimiyet. 1990-2000 arası tek başına iktidardan koalisyonlara savrulan hükümetlerle yalpalama. 2000’ler sonrasının sentezi ise ekonomik uydu dönemi. 2000’in ilk on yılından sonra ise uyduluktan uykuculuğa geçişle, uyduruk kriz yaratma dönemi. İlk yirmi yılından sonra çok uluslu terör karşıtlığı görüntüsüyle sadece seçim kazanmaya, hem de tek başına seçim kazandırmaya dönük yağmacı dönem. Düzenin sürüp gitmesi için kriz erozyonu. Beyinlere kazınan ‘din, iman, mezhep, kitap, Kur’an’ merkezli kadercilik. Siyasetin fıtratında var, revizyonist maskeli tek başına iktidar zihniyeti, her seçim öncesinde kriz yaratma seçim apartma krizinde. Yani mevcut memleket manzarası normal görülsün, işler bozulmasın diye tek başına iktidar marazası durmadan, sorumsuzca seçim krizi güncelleme peşinde.

 

Sona yakın büyük sermaye, egemen güçler ve işbirlikçileri dört beş yılda mutlaka bir ucube kriz günceller ve istediği filmi çeker. Bunca krize rağmen, sıkılmadan utanmadan yine tek başına iktidar yalanı yeğlenir. Tek başına iktidara dayalı istikrar yalanı çatladıkça anında düğmeye basılır. Kimin bastığı belli olsa da bu kaçıncı kaçak güreş, bu kaçıncı boş soru cümlesi ‘yok canım’ ile birlikte sarfedilir. Safa yatılınca uyanıklar işe koyulur, durduk yerde dolar döviz kurunda anlık yapay artış, anında terör odaklı akan kanda artış gündeme oturur. İş birlik, iş bilirlik ve işbirlikçilikle anında cehennem ortamı yaratılır. Her seçime yakın krize yama, krize seçim peydahlanır. Ve son yıllarda yerel ve genel seçimlerde cereyan eden sonuç elde edilir. Gerçeklik bu. Bu kaçıncı, gerçekliğe ayna tutmak? Bu kaçıncı aymazlık. Haykırmanlık ta bir yere kadar…

 

Cumhuriyet tarihi, ekonomik açıdan irdelendiğinde malum 24 Ocak kararları, 12 Eylül 1980 faşist darbesini getirmiştir. On yıl içinde darbe ağırlığını tam kaybederken gündeme sokulan 5 Nisan kararları, merkez solu hırpalamış, merkez sağı mezara gömmüştür. Görülen odur ki tüm istikrar tedbirleri 2000’lere kadar askeri rejim, faşist yönetim ve gölge parlamentolarla uygulanmıştır. Militarist yaklaşımlar, elektronik muhtıralar ile nihayet ekonomi çökertilmiş ve bir kriz seçim, umulanın aksine tek başına AKP iktidarı yaratılmıştır…’ Yani her bir yıkılış ve yok oluşta, bir varoluş gizlidir…

 

2000’lerden sonra her kriz, zam, zulüm, özelleştirme, güzelleştirme, gizli enflasyon, devalüasyon, yapay kur düzenlemeleri, faize ayar çekmeler, gözü kalkmalar, hain kalkışmalar, zamlar zumlar, yaktım, yıktım, yaptım, çaldımlar, çaldım ama bir sor ki niye çaldıklar, ilahsal benzetmeler, eksik düzeltmeler… daha neler neler normalleştirildi. Her şey büyük sermayenin açtığı kredilerle, muhteşem bir algı yönetimiyle hep normalden sayıldı. Kriz seçimlerle sayı bilmezlere seçim krizleri saydırıldı. Çeşitli enstrümanlarla süslenen, paketlenen, kutulanan ekonomik balon, her patladığında egemen güçler dosta yardım babında hemen devreye girdi. Her seçim krizinde dosta düşmana karşı tek başına iktidar, tek başına güçlü iktidarla istikrar senaryosu pazarlandı. Çürük çarık siyaset tezgahlandı. Ancak bu kaçıncı senaryo, bu kaçıncı tezgâh daima unutuldu, unutturuldu. Egemen güçler ve büyük sermaye ile yerli işbirlikçileri sayesinde memlekete ve ekonomisine yerli yersiz ayar çekip, halka gözdağı verip, tam esenliğe kavuşma sürecine girildiğinde seçim krizi-kriz seçim atmosferi yaratıldı…

 

İkinci yüzyılın ilk seçiminde coğrafi keşmekeşe koşut yaşanan yine planlanlı cehennem ortamı. Ekonomik kriz, siyasal belirsizlik, iç karartan gelecek üçgeni. Egemen güçlerin desteğiyle, çokuluslu büyük sermaye iş birliğiyle yerelde kriz seçim tasarımı. Taslak seçim krizi yaratılarak ana muhalefetin yalnızlaştırılması. Bu yabansılıkla iş bölümü yapanlar tarafından, mevcut iktidar tüm hata ve ayıplarına rağmen, tüm olumsuz gelişmelere karşın hiç suçu yokmuşçasına lanse edilir. Tekrar tekrar malum kazandırılır. Tam teker patlamışken yeniden tek başına iktidar harmanlanır. Şimdilik bilmece bulmacanın bazı kareleri karanlık. Bu eksik yaratı ve keskin dayatma kriz seçimle atlatılır. Bugün el verenler, helal olsun diyenler artacaktır belli süreliğine. Ya yarın ya sonra o da bilinen en eski terane…

 

Bu kaçıncı yenilgi onayı? Bu kaçıncı halk düşmanlığına kapı aralanması. Bu kaçıncı halk dalkavukluğuna pencereler açılması? Bu kaçıncı sırlı süreçte halkı hiçleyen ve suçlayan yönlendirme? Bu kaçıncı mevcut iktidarın tek başına kurtarıcılığa soyunup afallaması? Yerelde genelde memleketine yabancılaşan iktidarın, memleketinde yabancılaşanlara bu kaçıncı seçim krizi, bu kaçıncı kriz seçimi dayatması. Bu tek başına iktidar yüzünden, derin yaralar alarak sıyrılma kavgası kaçıncı? Biten yüz yılda, başlayan ikinci yüzyılda tek başına iktidarla bu kaçıncı yerel kapışması? Bu kaçıncı kriz seçimi, bu kaçıncı seçim krizi? Sel gibi sorular…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...