BİLİM VE MİLLET...
Bilim, görünmez gerçekliği dahi bilgiye dönüştürür. Her görünenin daima gerçeklik olmadığını net biçimde ortaya kor. Verileri genelde karşıtlık içerir ve doğeusal oranlar insanda karakter buzlanmasının önüne geçer. Bilim, özdenerlik duvarını kurar ve özdenetimsiz her manevrayı dışlar. Hele maneviyat çökerten bilinmezlikleri, tedirginlik yaratacak tertipsizlikleri ve tedbirsizlik ile terbiyesizliği sorgusuz sualsiz reddeder. Bilim, redçi mantıkla güncellenen, milimetrik sapmayı bile vurgun sayan sonsuzu somutlamadır. Millet, illet derecesine vardırılan girişimler ve kışkırtmalarla bilimden uzaklaştırılınca uzayan gölgelere esaret başlar ve görünen köy kılavuz istemez...
Oysa ki insan bilimle gelişir, tarih bilimle değişir. İnsan, bilim ve tarih üçgeninde millet yararına saklanan hazinedir bilgi. Ama kör karanlıkta idtinlenen bilinmezlikler, zihinlere kontak yaptıran müptezellikler, eksik aksak etiketlenmeler insanı kendinden, bilimden, milletinden ve tarihinden koparır. Tabular ötesi tabansızlık, pusarık hayatlara pusu kurar ve spesifik aldanma gerçekleşir. Kusurlu rotada tam yol gerisingeri, zorlama şartlar yaşanır. Ve illaki insanlık tarihinin başbelası gericileşme sürecine girilir.
Aklı bürüyen dizginsiz hırslar felsefik özü kayıp yaşantılara, sakıncalı düşlerin bilimdışı alışkanlıklarına kapı aralar. Karanlık dönemler ürünü cahillik, toplumsal gerçekliği acımasızca silkeler. Ancak acımasızlık ve cehaletin tanrılara diz kırmayla giderilemeyeceği de belli olur. Yine de boğazına kadar bağnazlığa batma güncellenir. Karanlık güçlere bel bağlanır. Ve zulümler çağı büyütür gölgeleri. Kara gölgeler sonsuza dek kıvranmaya iter eşi benzeri olmayan tipleri. Ve günden güne gerileyen insan, eşdeğersiz bağımlılıkla bilim düşmanlığını kuşanır...
Görünmez sanılan havalı havariliğin pik yaptığı dipsiz dünyada, en dibe çökme durumu bu abartılı tabiliktir. Duygu kışkırtmasıyla görünmez gerçekliğe hizmettir. Bu hizmetçiliği bilim önler sadece...
Bilim ve millet ilişkisi, doğru ileti bağlamında bağımsız, tam bağımsız önermeler içerir. Çarpıcı örnekleri içselleştirme gerçekliğidir bilim. Bilgiye dönüşecek her ne varsa dışlayıp, bilimdışı ve bilimsellikten uzak çok çarpanlı düzene hapsolmuşluk ise gerçek olmayana, sırf görünmeze kör tapınmadır. Bu görüntüde tapınış iyice bilimden uzaklaşmayı ve akıl dışılığı güdümler. Millet gündelik telkinlerle ve bilim din çatışmalarıyla çevrelenir...
Çepeçevre örgütlenen bilimsel derinlik barındırmayan her kurgusal pratik, insanı ve tarihi tersine döndüren klasik gerçekliktir. Gerçekleri görünmez kılan maharetli statükoculuktur. Resmi tarihe vakaları bu düsturla işleme işgüzarlığıdır. Asla bilme gerek duymaz, bilimsel gerçekliği tanımaz kibirlenmedir. Vakaları çelişkilere dayandırmadan varolanı, ilinti ve uzantılarla neticede yok etme kalkışmasıdır. Hatta bilimdışı geliştirilen yöntemlerden faydalanarak mevcudu mentaldiri tutmayı ilim ve bilim saymaktır. Bu saygınlığını yitiren atmosferde, alengirli saptırmalarla görünmezlik kutsanır, akıllı aktarımlar durur, bilimsel olmayan azgın esintiler milleti kuşatır...
Kuşkusuz bilim milleti, millet bilimi görünmez gerçekliğe hapsettikçe, karşıtlık içeren her pratik bilgiye uzar. Ve görünenin her daim doğru olmadığı gerçeğine uzanılır. Bu acı gerçeklik hayata sabitlenir. Beyin oyalaması beden aldatmacasından öteye gitmeyen her gerçeklikötesi pratik ise dışlanır. Dışarlıklı provokasyon ve kışkırtmalar da bu aşamada asla işe yaramaz. İş...
Görünen köy kılavuz istemez, insan ve bilim paralelinde her iş olacağına varır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.