TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

19 Eylül 2021 Pazar

AYNI KOVANDA YOLCULUK...

 AYNI KOVANDA YOLCULUK...


İnsanların dünya macerası 300 bin yıl, Arıların ise 100 milyon yıl yani yeryüzünde daha insan yokken arılar milyonlarca yıl vardı. Sonra insan arı misali, aynı kovanda yolculuk...


Doğada, eşek arıları, yaban arıları, bal arıları, duvarcı arılar, yalnız arılar, işçi arılar, toplayıcı arılar, kraliçe arılar, bambus arıları, başıboş arılar, bal yapmayan arılar envai çeşidi var. Hakeza benzer halde insanın da...


Bu sosyal böcekler özellikle bal arıları, topluluklar halinde yaşar, topluluğa da koloni denir. Koloni; ana arı, işçi arılar ve mevsimlik arılardan oluşur. Bir koloni içerisinde yaklaşık 30.000 civarında bal arısı, hiyerarşik bir düzen içinde, genetiğine işli işler çerçevesinde bıkmadan usanmadan çalışırlar. Arılar, salt bal üretmez ayrıca doğal tozlaştırıcı, polen taşıyıcı, yaşam yayıcıdırlar. Bu doğasal sistematik içinde bal arıları çiçek türlerinin %80’inin tozlaşmasını ve üremesini sağlar, kalan %20'sini de diğer arılar yaban arıları, eşek arıları ve kelebekler gerçekleştirir. Yani arıların sadece bal için kodlanmadıkları, polenler vasıtasıyla 130 bin farklı bitki türünün üremesini sağladıkları kozmik gerçekliktir. Bal arıları ve yaban arıları eko-sistemin vazgeçilmez parçasıdırlar. Sözün özü arılar yoksa insan da yoktur...


Arılar beslenebilmek için çiçeklerin nektarına, bal özüne gereksinim duyarlar. Bitkiler ise polenlerini yaymak ve üremek için bir dölleyiciye. Doğanın mucizevi dengesi de böylece kurulmuş olur... 


Doğanın dengesinin bozulmayışında arılar ve nektar en önemli unsurdur. Nektar, çiçekli bitkilerin arıları, böcek ve kuşları üstlerine çekmeyi sağlar. Sonrasında tozlaşma gerçekleşir. Nektarın yapısındaki maddelerin türü ve miktarı bitkiden bitkiye değişir. Bu durum değişik taşıyıcıları özellikle arıları cezbeder. Arıların bal yapma veya yapmama durumuna gelince, arılar 1 gram bal üretmek için çiçekleri yaklaşık 180.000 kez ziyaret ederler. Bir arının ömrü boyunca topladığı bal miktarı ise sadece bir çay kaşığının 1/12’si kadardır...


Elbette bu üretim kovansız olmaz. Kovan fabrikadır. Kovan vatandır. Arılar, balı kovanlardaki peteklere doldurur. Kovanlar ayrıca yiyecek stoklama, larvalarını büyütme veya barınma ihtiyaçlarını da karşılar...


Petek, kusursuz takım çalışmasıyla inşa edilen kusursuz altıgenlerdir. Kovanlar matematiksel bir mucize, mühendislik ve mimarlık harikası algoritmalardır. Arı grupları, bu altıgen bölmeleri arı bir çalışmayla üretirler. Altıgenler, ortada birleştiklerinde asla birleşme yerleri anlaşılmaz ve altıgenlerin açılarında en ufak kayma görülmez. Hatta hücrelerinin duvar kalınlıkları bile eşittir. Bu muazzam çerçeveler için gerekli balmumunu arılar  karınlarının altında yer alan 4 çift salgı bezinden salgılarlar. Birbirlerine kenetlenerek balmumu için yeterli sıcaklığa ulaşırlar. Isı sağlandığında balmumu salgılanır. Böylece binlerce altıgen hücre üretir ve ürettikleri hücreleri birleştirerek petekleri oluştururlar. İşte arılar, ballarını bu doğa harikası peteklere yığarlar...


Bu yığma yoğunluk için toplayıcı arılar nektarı  çiçeklerden toplar. Balını midesine depolar. Bu arada bazı enzimler depolanan nektarın yapısındaki disakkaritleri, özellikle sakkarozu, glikoza ve fruktoza parçalar. Ve toplayıcı arılar topladıkları nektarı kovandaki işçi arılara verirler. Kovanda bekleyen işçi arılar toplayıcı arılardan aldıkları nektarı yaklaşık 15-20 dakika boyunca içip geri çıkararak, geri içip tekrar çıkararak, sakkarozun glikoza ve fruktoza dönüşmesini sağlarlar. Dönüşünce kovandaki işçi arılar balı peteklere aktarır...


İşte 100 milyon yıllık bal macerası, doğanın tılsımı, dünyanın var oluş modeli bu. Hatta insanın 300 bin yıllık dünya kiracılığının devamı da 'aynı kovanda yolculuk' pratiğine ve arılara başta bal arılarına bağlı. Yani yaşamın sürmesi; bal arılarına, ansızın ortaya çıkan, oyuk ağaçlarda ve çalılıklarda yuvalanan, soktuğunda ciddi acı hissettiren yaban arılarına bağlı. Ahırlarda, kuytularda, ağaçlarda yaşama devam eden, aynı anda ısırıp soktuğundan öldürücü olabilen Eşşek arılarına bağlı. Köylerde kumlara, yumuşak toprağa ve ağaçlara yuvalanan, tipi ve görünüşü bal arılarına benzeyen pek saldırgan olmayan Yalnız arılara bağlı. Evlerin çatlaklarına, harca, sıvaya kümelenen saldırgan tür olmayan Duvarcı arılara bağlı. Bal Arıları ile karıştırılan çiçeklerin üzerindeki nektarı sistemli uğraşı sonrası bala çeviren 

Bombus arılarına bağlı. Ve de her çeşit başıboş bal arılarına bağlı...


Bu bağlamda arasöz; Dünya ve dünya yaşamı, beyinleri pirinç tanesinden küçük arılara endeksli. Çoğunlukla soktuğunda iğnesi kırılan, zehir torbası ve ifrazat bezi yırtılarak ölen ve öldürebilen arılara muhtaç. İnsanlık 'aynı kovanda yolculuk' bilincinden saptıkça veya sapıttıkça, kim kimi yaşatır, kim kimi yok eder, nasıl bir yeni dünya şekillenir büyük muamma...


Arısöz, doğanın düzenini dizayn eden arılara aldırmayıp, yalan dünyaya aldanıp 'aynı kovanda yolculuk' gerçeğine ihanet edenler, cennetten kovuldukları gibi dünyadan da kovulurlar. Eğer evrende dünya kalırsa...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...