TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

10 Nisan 2022 Pazar

GOLDENVARİ KUMSALDA BİR KESİK UÇ...

GOLDENVARİ KUMSALDA BİR KESİK UÇ...


İnce kumları goldenvari kumsalın başucundaki tepede, kesik uçlu divitle resmedilmişçesine ahenkli ve kalender minyatür bir kale yatar. Muazzam ve şaheser lacivertimsi deniz manzarasına karşı granitten yontulmuş gibi sahicidir. Ufka kızıl perde inerken kaledekiler heyecanlı ve coşkuludur çünkü tam eve dönüş vaktidir…


Duygularda bir nevi kavuşma yaşatan tabloyu tamamlayan tüm detaylar kesin, keskin ve capcanlı. Yıllanmış güzelliğine tapınaksız tapılan, canfeda kaydı ve tasviri kumullara hallice işlenmiş. İşveyle salınan goldenvari kumsalı saklayan koya, çelik grisi minyatür bir gemi demirlemiş...


Atlas yelkenli sanki kayıp çağ denizlerinde yüzmüş de gelmiş, nice limanları lodosla esgeçmiş de bu koya şans eseri öylesine demirlemişçesine mağrur. Çok gecikmiş ama yine de açık denizlerde iz sürme sürecini tamamlamış ve kırık uçlu kalemle tam yerine mühürlenmiş gibi asil ve asıl...


Çıplak gözle bakıldığında goldenvari kumsalı gören merkez direğine kızıl atlastan piramitsel bir yelken asılmış. İrili ufaklı diğer yelkenlerle birlikte dolup boşalan havayı kontrol eden tam altı direği daha mevcut. Salkım saçak halatlar ve kuvvetli alaşımdan zincirler güverteye sarkıyor. Tam ileri, maksimum kuvvet ayarlayıcısı en uçta sabit. Kurma kolu ve dümen asillerin elinde. Asılların ellerinde ise çift ağızlı nacak, kürek ve kalın dişli çark. Goldenvari tepeye tünemiş kalenin burçlarında asaleti simgeleştiren sancak…


Demirlenmiş koy ile liman arası kaç kürek çekme mesafesinde ise goldenvari kumsaldan kaleye mesafe anca o kadar. Kıyıya kanatlanmış martıların çağırtısı, goldenvari kumsalı pupa yelken çaprazlama kesen, koyu gri kesme taş döşeli hafif eğimli minyatür yola düşüyor. Sanki her kanat çırpışla gönüller üşüyor, sanki her adımda iki katı uzaklaşılıyor limandan. Dalgaların şavkı ve rüzgarların şarkısı epey arkada kalıyor. Adı armadası adalı, koya demirlemiş minyatür yelkenli baş tarafından yavaş yavaş, kıç tarafından yalınkılıç alçalıyor koyu golden boyanmış denize. Derin maviyi boyluyor kızıl atlas yelkenler...


Kapalı devre test sunumlu eşsiz manzaraya, ters konumlu  goldenvari kumsalın haykırışı yetmiyor. Kumsalı ikiye bölen minyatür yolda, minik bir ejderhaymışçasına karınca karartılı kararlı denizciler gitmiyor. Borda bordaya vurmuşlar taş yola... 


İnce kumlu goldenvari kumsalı kaleye bağlayan parke taş yolda, limandan kaleye uzanan o yılan başlı minyatürde, kaale alınmayan bu kaçıncı sefer, bu kaçıncı milenyum yolculuğu belirsiz. Yol erkan haricinde denize uzanan kumsalı, kaleye tırmanan falezi, falakaya yatırılmışçasına ürkek sahil şeridini, minyatür minyatür işleyen bu kaçıncı düzenek, hangi işgüzarlık belli değil…


İşini bilir dev teleskoplar zum yaptığında anca kadraja giren, granitvari bir gezegenden bile görülür bir manzara. Ama nice bilgin görmemiş, nice gezgin aynı gezegen sanmış geçmiş. Topu telaştan çok uzak, lafta hafif üzgün ince kumlu kumsala uzanmışlar...


Uzayın derinliğine uzayan bu armoniyi çok uzaklarda olmayan bir yerde  ve pek yakın zamanda, goldenvari kumsalın tam orta yerinde altın uçlu bir kalem çizmeye başlamış. Çizmeler giyilmiş, baştan sona, uçtan bir uca dökülen inci yazının kızıl mürekkebi, ince goldenvari kumlarla kurutulmuş... 


İnce burgulu girdaptan, kızıl ötesi ışınlarla bile görülmez kurgu alemin kızgın lavlarından, sadece adalı kalemcinin gizli koyu, deniz gören kalesi, goldenvari kumsalı, sessiz limanı, kızıl atlas yelkenli gemisi kurtulmuş.


Muazzam ve şaheser lacivertimsi deniz, kurtulanlara ve kesik uçlu davete bin şahit...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...