KİTAP SALTANATI...
Bölüm bölüm yaşanır hayat ve ansızın biter. Çam ağaçlı mezarlıklar, laf ve gaz cambazları ile hayatta bulunmaz sanılan gafçılarla doludur. Ancak hoyratça harcanan hayat resmen kitap saltanatıdır ve kütüphanelere hapsedilmiş kitaplarda gizlidir hayatın özü...
Kütüphanelerden kitaplardan bihaber boş küp akıllılar, hele okuduğunu anlayamayan kör karanlığa bağımlılar bir süreliğine pik yapıp, çakma monşer kesilirler. Ancak kitap sihirbazları ile elbette bir olamazlar, baş edemezler. O yüzden defaatle dip yaparlar ve kitap tahtasına yazılırlar. Ve mutlaka kitaplardan esinlenmeyi unutulanlara hayat dersi mahiyetinde okuma cezası kesilir...
Ceza veya mükafat çünkü güncel hayattan kusursuz ders çıkarımıdır okumak. Öyle ki aç karın, boş cüzdan ve kırık kalp en iyi öğretmendir. Öğretinin yaratıcı yakıtı, yakut broşu ise kitaplardır. Dahası daima bir şeyleri feda etme kurgusudur kitap dünyası. Manalı manasız saltanat hırsı, monkof tercihler ve dunkof seçimlerle pes dedirten ve onulmaz dertler yaşatan, bol acı çektiren ara ve geçiş dönemlerini atlatmaya destektir okumak. Yani köşeye sıkışınca kader kolaycılığı ve kaderciliğe teslim olmayışın ana nedenidir kitaplar...
Hayat verdiği bröveleri bile gerisin geri alır bazen. Denk düşen deyimle, tam benzetir. İşte o yüzden birbirine benzetilmiş markalardan olmamaktır hayatın arka yüzü. Demli deklarasyona tabi olmamak içindir her okunan kitap.
Haliyle hazırlıksız yakalanılan zorlama zumlamalar ve tarihi yanlışlar tüm doğruları götürür. Akıldan asla çıkmayacaklar o nedenle kayıtlanır. Kitaplara geçer. Büyük protestolara neden olabilecek prostluk kitaplarda bölüm bölüm kanıtlanır. Ancak hızı, hazzı, tarzı salt idiotik olunca, asla ideolojik olmayınca bir yere kadar sürer misafirlik.
Kitapları anlamayan, gereksiz bulan, tek göz bile bakmayan zümre, zamanı lastik, elastik, plastik yaşar. Vakti vakte ekleyip bol jimnastik yapar. Bu yanardönerler en nihayetinde sönerler. Ve hayat ne kadar sert ve hoyrat derler, son nefeslerinde...
Hayat okulunda okumadan, hayatın renklerini tek renk sayanlara her şey kolay gelir ama daha gece renginde takılırlar. Gözü karalara ise zifiri geceler bile gökkuşağı ahengidir. İşte o ahengi bozanları hiç affetmez hayat...
Çoğunlukla vizyonsuzluk pik, insanlık dip yapsa da kitaplar hayatı tekrar tekrar geleceğe döndürür, umutla geçmişi çapraz sorgulatır. Hatta uzun ve kısa menzilli gelgitler kalan ömre, çıplak ayna tutar. Ve Dünyaya bırakılan miras üzerinden, kitap saltanatı kurulur...
Bitişe doğru bronşlar tıkandığında, çınar ağacı kuruduğunda, gök yakut broş iğnesi teklemeye müsait kalbi didiklediğinde, kitap günleri kapıya dayanmış demektir. Çünkü unutulduğu sanılan anılar bir bir akla gelir. Ve son bir hamle, son bir sınav, kitaplarda geçenler çok geç olsa da anlaşılır...
Kitap saltanatında hayatın ilk dersi, sırf esrik fiziksel egzersizlerle başlayan ve kesik kesik baş döndüren ruhsal çarpılmadan kurtulma taktikleridir. Bu ilk ders, son derse kadar hayatın özüdür. Hayatın özeti ise sınavın ilk sorusunda çakmak veya çakmamaktır. Çünkü keskin duruş günlerine dek sorular akılda çakmak çakmak çakar, yolda kalma veya sonsuz yolculuk gerçekleşir...
Arşivde biriktirilmiş, tozlanmış kitaplarda bahsi geçenler ise bölüm bölüm yaşanmışlıklar, iyi veya kötü miras, bir anda bölüm bölüm bitmişlik ve kitap saltanatını güncelleyen eksiksiz referanstır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.