YAZIN ŞİFRESİ...
Eğrisi doğrusu, karşıt veya çekinik karakter buzlanması, çatkapı çıkagelen eşsiz duygular ve öze işleyen özgünlüğe çarpmayla çözülür. Çözümsel mana arayışıyla, sosyal ve tarihi örgü çerçevesinde akla doğan ambians kalemi teslim alır. Böylece akıl duvarını kuşatan gölgeler bir bir nesneye dönüşür. Kısırlaşan döngüde aklı bürümüş dizginsiz, sakıncalı veya yitik düşler kurguyu esere dönüştürür. Bazen doğal esinti eş zamanlı olmayan dönencede materyallere ve nesnelere yol verir. Ama yaratının felsefik özü hep ayni kalır. Ardısıra ayan beyan ataklarla eserin tarzı örgütlenir. Üreti, salt kendi sürecini değil diğer süreçleri de etkiler. Ve önsözden son söze sanatsal özgürlük öğütlenir...
Her üretide başlangıç noktası bireyseldir. Sonlanan eser, kavranış ve dolaşım kaabiyetiyle toplumsallaşır. O yüzden üretinin belirgin zıtlıklara ve tarihsel dönem sıçramalarına dönük kendini ıspatlayacak ipuçları barındırması şarttır...
Yazında modern şifreleme bir sanattır. Her yazı eylemi doğru aktarımlı özlü ve gizli mesajları benimser. Çünkü tek bir harf, düzen değiştirir. Sözcüklerin evrensel kurallar çerçevesinde dizilişiyle mutlaka bir sona ulaşılır. Bu çabada ana mesele derin anlama ulaşmaktır. Dahice dünyayı anlamaktır. Dünyalar anlatmaktır. Adım adım bilim duvarına yaslanmaktır. Nihayetinde analitik anagram sayesinde, sayısız şifreleri ve büyük sırları toplum yararına açığa vurmaktır...
Şüphesiz şifresi kırılan her iddia tersine dümen kırar. Fantastik manevralarla totemci klanlaşmaya hizmet eder. Ancak sağı solu dipsiz uçurum olan yazın yolculuğunda asla yalpa ve geri vites yoktur. Sayfalar dolusu kayda geçen özgün tavırdan ödün verilmez. Çokçarpanlı çarpık düzeneğe rağmen sihrin geleceğe taşınmasından kaçılmaz. Zaten yazının kutsal pratiği de tinsel ögeleri de her türlü baskıya herşey pahasına direnci gerektirir...
Başa gelene direnmek için zor deşifre edilebilir ifadeler şarttır. Bunlar gece karanlığına terk edilmiş renkler gibidir. Buluşma gerçekleştiğinde her biri gökkuşağı ardına, saf ipek örtüler altına gizlenmelidir. Çünkü güvenilen geri dönüşsüz nokta ve çıplak gözle görünmez çizgi aşıldığında esrarengiz bulgular kendiliğinden esner. Esinlenilen ne varsa harf harf göğe asılır. Mavi küreler ve somut rakamlarla işlenmiş atmosfer harfiyen yazıyla bütünleşir. Sonrasında şifreler kırılsa da asma kilitler kapansa da ana tema değişmez. Paslı çark ifrit olmuş yazın emekçisinin hışmına uğrar. Sistem oromatik olarak devre dışı kalır. İşte sırf bu yüzden yazılır, yazılmalıdır. Yazmak gerekir...
Her yazın örneğinde içtenlikli bir iç ses denize ve mürekkep mavisi göğe şavkıyan yeryüzü erdemliliğidir. Modern yolculuğun muhtemel getirisi, ilk fırsatta imanın gevretilmesi olsa da başkaldırı azmidir. Kırılmaz kalem edinip imzalar atan dahası mühürlee basan her kim olursa olsun, hayal mayal olsa da anılmak içindir. O yüzden yazı yolcusu sırlar sırımayı usanmadan günceller. En doğrusu ehline varmaktır tek dert...
Derya deniz yaşamı kuşatan diller ve kültler, kültürel doygunluğun aşikare şifreleridir. Yazının şifresi aşkla kırılınca modern dünya şekillenir. O yüzden elde kalem, dilde kelam nice şifreler sabırla kırılır.
Ve zihnin merkezine yolculuk başlar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.