KIŞLAK YOLU
Metal mental emekçisiyim
işim dikenli telleri parçalamak
ardına giyotin.
Nasıl da çekti canım nikotin kara cellat nöbeti üç beş.
Alçıdan bir bebek yüzü karşımda
Mikadonun çöpleri üst üste yığılmış
buz gölünün üstü çelenklerle donanmış
solo gitar çalıyor bir çingen kızı
karşı kıyıya gülle gibi notalar yolluyor
alçı duvarlar yıkılıyor.
Saksıda bir yeşil dev yapayalnız
ağzı ateş uzun dili lav.
Nefes nefese laf hilaf işçisiyim...
Dikenli teller kanattı aklımı
kırıldı iyi niyetim.
Nasıl da çekti canım bir duble aslan sütü
anason nöbeti üç beş.
Şiir budalası bir kışlakta
başlığı boşluk olan bir şiirim.
Göz yuvalarımda dört dönüyor dünya
akyuvarlarım çamur yurdum güneş.
Dişe diş kana kan kanyonunda
bir garip yolcuyum.
Kurşun gibi sözcüklerle vuruldum...
Kuş körfezi buz tutmuş
buz dağlarına kafa tutuyor ada
kış bahane acayip üşüyor karşıyaka.
Gondollar yüzüyor şakayla karışık
yakamozlar güz yağmurlarıyla cilveleşiyor.
Kuş kafesinde kaf dağı barınıyor...
Şiir denizinde şiar işçisiyim
başı gövdesi yanan şairim.
Uyaklarında çaput bağlı şiirsilerimin
Derdo duası rüzgar bedduası rüzgar.
Civa gibi kayıyor yelkenleri mavi atlas
kışlak yolundan büyük okyanusa...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.