GÜN GELECEK…
Gelmişini geçmişini silmek bir kalemde
eksik olmasınlar ne dostlar ne dostluklar var ilerde
daha nicelerine gebe aklım vınlayan gecelerde
gün güne eklenecek gün gelecek…
Gürültülü bir cadde dibine gömülmüşüm gülüm
zihnimde bayıltan sorular bu belediye kimin?
Kendiliğinden değişmez mi hiç? Yıllardır hep aynı.
Aynı semt sakinleri unutmuş gelmişini geçmişini
bir kalemde saydırmak var şimdi gelmişine geçmişine
gün gün ayartmak ve toptan anımsatmak...
Güzellik uykusunda yolunu şaşırmış yıldızlar
erkenden yatmışım eksik hikâyeleri tamlamaya.
Beynimin sığ kıvrımları anılara kıskıvrak tutsak
genç yüzümle sıcak düşlerde dolaşıyorum hüzünlü.
Öyle böyle değil çok seviyorum gelmişini geçmişini
övüneceğim ödülümsün öyle çok gecikmişsin ki özlüyorum
yine de tek kalemde siliyorum hafızamdan simanı
yerli yersiz dövünüyorum ama biliyorum ki gün gelecek…
Gün gelecek en kalender hikâye benim ki olacak
aynı yolda aynı gün aynı saat öğlen arası
paydosa yakın bir başka hikâye zehrini akıtacak içime.
Arkası yarınlar ninnileyecek bebek belleğimi
bir anlık gaflet sonrası büyük ödüle koşuşturacak özüm…
Özümü daraltan ödümü patlatan köşe başındayım
ıslak gölgendeyim işmar etsen gelecek kadar sensizim
geldim gördüm dondum kaldım kaldırımında
güneşi yoluk soğuk ve soluk bir öğle sonrasındayım.
Eskiye yeniye güne geceye hazır sokak başında
aynı yerde aynı hikâyeye aynı yemini içtim.
Ajandama düşülen grafiti düşenin dostu olmaz notuydu
gün ortası ıssızlığıma düştüğünde öldüm gittim…
Gide gide ölümsüz bir Rumeli türküsüyle uyandım
Atamın öldüğü yaşta yoldaş tutkusuyla yundum yıkandım.
Şimdi yolda kurulan kervanın geceleri seven ağır yolcusuyum
suyuma katılmış kuşkular aklımı büyüttükçe yandım yakıldım.
Anladım ki büyüdükçe her iki ciğerimi çürütmüşüm
bir Laz türküsü söyler yörük dostun adını namını
dosta bir adım bir adım uzaklaşırken gün gelecek…
Geçmiş geçmişte kalacak gecikmiş gün gelecek
peki yüreğime estirdiğin deli havayı kim soluyacak.
Ayrıca kim bilebilir ki çiziktirdiğim kâğıtlar zulasını
karartma günlüklerine sakladığım çektiklerimin cilasını
vedalarla elime dilime dolanmış düş tiryakiliğini kim.
Içimde tek taraflı sızlayan gar kaçkınlığını kimler
elbette hiç kimse gün gelecek yine hiç kimseler…
Gelmişe geçmişe belime kadar gömülmüşüm
dil söyler dinlence direnir kavga şölene döner
kırmızı lalem kamelya gölgesinde beklerim.
Gülpembe damarlı minik eline dokunuşum
gelmişi geçmişi geleceği kare kare dolaşır.
Derdo gerdana değen dudağımın başı döner
hayat isimli garson kız tepside sunar naaşımı.
Tutkuyla geçerim kendimden son ayni son
gelmişi geçmişi bir kalemde silecek gün gelecek…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.