TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

9 Nisan 2023 Pazar

GÜN GELECEK…

 GÜN GELECEK…


Gelmişini geçmişini silmek bir kalemde

eksik olmasınlar ne dostlar ne dostluklar var ilerde

daha nicelerine gebe aklım vınlayan gecelerde

gün güne eklenecek gün gelecek…


Gürültülü bir cadde dibine gömülmüşüm gülüm

zihnimde bayıltan sorular bu belediye kimin? 

Kendiliğinden değişmez mi hiç? Yıllardır hep aynı.

Aynı semt sakinleri unutmuş gelmişini geçmişini

bir kalemde saydırmak var şimdi gelmişine geçmişine

gün gün ayartmak ve toptan anımsatmak...


Güzellik uykusunda yolunu şaşırmış yıldızlar

erkenden yatmışım eksik hikâyeleri tamlamaya. 

Beynimin sığ kıvrımları anılara kıskıvrak tutsak

genç yüzümle sıcak düşlerde dolaşıyorum hüzünlü.

Öyle böyle değil çok seviyorum gelmişini geçmişini

övüneceğim ödülümsün öyle çok gecikmişsin ki özlüyorum

yine de tek kalemde siliyorum hafızamdan simanı

yerli yersiz dövünüyorum ama biliyorum ki gün gelecek…


Gün gelecek en kalender hikâye benim ki olacak

aynı yolda aynı gün aynı saat öğlen arası

paydosa yakın bir başka hikâye zehrini akıtacak içime.

Arkası yarınlar ninnileyecek bebek belleğimi  

bir anlık gaflet sonrası büyük ödüle koşuşturacak özüm…


Özümü daraltan ödümü patlatan köşe başındayım 

ıslak gölgendeyim işmar etsen gelecek kadar sensizim 

geldim gördüm dondum kaldım kaldırımında

güneşi yoluk soğuk ve soluk bir öğle sonrasındayım.

Eskiye yeniye güne geceye hazır sokak başında

aynı yerde aynı hikâyeye aynı yemini içtim.

Ajandama düşülen grafiti düşenin dostu olmaz notuydu

gün ortası ıssızlığıma düştüğünde öldüm gittim…


Gide gide ölümsüz bir Rumeli türküsüyle uyandım 

Atamın öldüğü yaşta yoldaş tutkusuyla yundum yıkandım. 

Şimdi yolda kurulan kervanın geceleri seven ağır yolcusuyum

suyuma katılmış kuşkular aklımı büyüttükçe yandım yakıldım.

Anladım ki büyüdükçe her iki ciğerimi çürütmüşüm  

bir Laz türküsü söyler yörük dostun adını namını

dosta bir adım bir adım uzaklaşırken gün gelecek…


Geçmiş geçmişte kalacak gecikmiş gün gelecek

peki yüreğime estirdiğin deli havayı kim soluyacak.

Ayrıca kim bilebilir ki çiziktirdiğim kâğıtlar zulasını 

karartma günlüklerine sakladığım çektiklerimin cilasını 

vedalarla elime dilime dolanmış düş tiryakiliğini kim.  

Içimde tek taraflı sızlayan gar kaçkınlığını kimler 

elbette hiç kimse gün gelecek yine hiç kimseler…


Gelmişe geçmişe belime kadar gömülmüşüm

dil söyler dinlence direnir kavga şölene döner

kırmızı lalem kamelya gölgesinde beklerim.

Gülpembe damarlı minik eline dokunuşum

gelmişi geçmişi geleceği kare kare dolaşır. 

Derdo gerdana değen dudağımın başı döner 

hayat isimli garson kız tepside sunar naaşımı.

Tutkuyla geçerim kendimden son ayni son

gelmişi geçmişi bir kalemde silecek gün gelecek…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...