POLİTİKA TACİRLİĞİ, BOŞ HAYALLER VE TERCİHLER...
Bilinen tarih sürecinde politikada kazananı daima ticaret belirler. Binlerce yıldır değişmez kuraldır, tacirin dediği olur. Bu yüzden sarsak politikacılar değme tacir statüsünde sürekli hayal satarlar. Zaten herkes az biraz hayal taciridir. Hayal tacirliği insanlık tarihinin en eski mesleklerindendir. Bütün mesele hayal tacirliğini de layığıyla yapmaktır. Ancak çoğunlukla yüze göze bulaştırılır. Hayal tacirliğinin en temkinsiz icracıları da politikacılardır. Politika tacirliği her dem bir yere kadar tutar. Vakti zamanı gelince topu tarih sürecinin bilinmeyenleri arasına kaydedilir…
Yıllar yılı seçim kazandığıyla övünenlere duyurulur, politikacılardan en albenili hayali satan veya en absürd hayale alıcı bulabilenler belli müddet tüm yarışları kazanır. Salt o yüzden politikada insanların beklentilerini öngörmek ve taleplerine yön vermek şarttır denir. Denir ama hiç uygulanmaz. Çünkü yerelden genele tüm politikacılar hayal tacirliğine soyunarak mevki ve makam sahibi olurlar. Gerçekleri yansıtarak değil. Kafalarda koltuk değerlenir. Genellikle de sözde adı ve namına politika yapılanların boş hayalleri bir güzel süslenir. Akılları hurafelerle doldurulur ve umutları süpürülür. Böylece idari manada olmadık suistimaller başlar…
Her yeni başlangıçta veya sona doğru öyle veya böyle çoğunluk ikna edilerek maddi manevi değerler tamamen elde tutulmaya çalışılır. Kayba dönük tasarruf adına üretilen, taşınır taşınmaz ne varsa kaşla göz arası özel veya tüzel kişiliklere geçer. Ansızdan azınlığın zenginliği doğar. Gelişen azgınlık ise yeni hayalleri besler. Ve hayal bile edilemez derinlikte besleme düzeni kurulur. Bu arada kuşkusuz geniş yığınların hayalleri hep yarım kalır. Kalsın varsın duyarsızlığıyla tepe yapanlar herkes için hayal kurmayı iş edindiğinden dem vurur. Ancak iş zamanla sarpa sarar. Ve düz yolda tökezlenir...
Aslında eninde sonunda yaşanacak olan işte bu kurgu kusurudur. Çünkü insanoğlu hayal kurdukça yaşar, kuramadığında ise nice zorluklar yaşar. Yine de sonunun nasıl olacağına bakmaksızın iyi veya kötü herkes kendi hayal dünyasını yaşar. Böylece en sona dek ayakta kalmak güncellenir. İşin gerçeği hayal kurmak hiç de kötü değildir. Kötü olan başkalarının birileri adına hayal kurmasıdır. Erk sarhoşluğundan hayallerin gerçeklikle bağdaşmaz uçukluğudur. Ölçüsüzlüğüdür. Neden? Çünkü insanoğlu bencildir. Hırslıdır. Açgözlüdür. Zorbadır. Tutulası öğütleri de tutmaz. İşte hayal dünyasını bozan bu doymazlıktır. Aç gözlü politika tacirlerinin hayal ötesi taca çıkmasıdır…
Bir kere bozukluk baş gösterince uyduruk hayallerden anında vazgeçilir. Veya bambaşka hayaller hiç nedensiz bir kez daha üç paraya satılır. Bundan sonrası için resmen boş hayaller yeni gerçeklik diye pazarlanır. Ve açıkça açıktan hayal ticareti başlar. Hayal tacirleri politika kazanını kaynatır. Böylelikle iflah olmaz biçimde, yine yeniden hayal tacirliğine soyunan politikacıların eline düşülür. Kurtulmak günden güne zorlaşır. Seçimler yetersizleşir hatta gereksizleşir. Gidişat at gözlüğü takanlar yüzünden tam da orayadır…
Nedense bu tip, sırf kendine tacir politikacılar aşırı sevilir, aşkla muhabbetle sayılır. Sayım döküm hileleriyle körü körüne desteklenir. Çapsızca edilen büyük laflara, görmezden gelinen gaflara ve boş lafazanlıklara itibar edilir. Hatta dışlanması gerekirken bu lakırdı kavafı, hayal taciri politikacılarla irtibata geçmenin, irtibaka dolanmanın, aile fotoğraflarına girmenin yolları aranır. Sonuç pikten dibe kokuşmuşluk, çürümüşlük…
Ham veya çürük yeryüzünün en kolay alınan satılan metasıdır hayal. Diğer yandan boş dolu aldırılmaksızın en çok talep edilendir. O nedenle canbar hayalistler, tacir politikacılar her fırsatta ham hayal satarlar. Bu öylesine bir satıştır ki hep kazanmak üzerine dalaveredir. Kibir sosludur. Ama bazen tam kazanacakken kaybedilebilir de. Veya kazanmışken dahi kaybedilmiştir. Ham hayaller, uçuk kaçık projeler, sığınmacı sığdırmalar, montaj filmler ve şatafatlı kampanyalarla desteklenir. Yerine getirilmeyenlerin yerine yeni hayal projeler vizyona sokulur. Tehlike kampanaları çalarken lüzumsuz kampanyalarda kamu kaynaklarının çarçuruna devam edilir. Edep yahu dedirtecek yeni hayaller satışa çıkarılır. Yani alan satan razı babında ticari politika düzeneğine hizmet edilir. Ama evdeki hesap çarşıya uymaz…
Ayrıca banal ve illetlik düzeyde düzmece imecelerle, ilelebet yönetimde kalmayı hayal eden hayal taciri politikacılar için devamlı yeni senaryolar yazılır. Hayalist politikacılar da rolünü uyurgezer halde oynar. Ana tema milletin saf ve temiz, maddi manevi duygularının istismarı üzerinden, lafta milli yerli pozda hayal taciri politikacıları ayyuka çıkarmaktır. Ancak seçim geçim paralelinde unutulan kerevetine çıkıldığı gibi vakti zamanı gelince inildiğidir...
İş ilk etapta tutmayınca, final turunda hayale bile getirilmeyen ani sıkışma aklı sarar ve iniş korkusu başlar. Hayal taciri politikacılar ve tacir politikacılar ile taraftarlarının iftiracı hayalleri de tutmayınca hepten sıkışırlar. Terör tacirliği üzerinden aceleyle politika revizyonuna giderler. Bu da sonun başlangıcını hızlandırır. Yükü millete yüklenen yüksek hayaller bir bir açmaza düşer, yeni hayal taciri politikacıların da önü kapanır. Yani politik kısır döngü bu kez devam etmemelidir.
Aksi halde politika tacirliği, boş hayaller ve tercihler üzerine tur bindirme kamplaşması başka kara hayallere kapı aralar. Resmen karşı devrim süreci. Bu turda kesinkes kesintiye uğratılması gereken bu hayal tacirliği ve politika tacirliği, politikanın temeli olma haline tescillenirse milletin vay haline...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.