TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

15 Eylül 2023 Cuma

MADIMAK KATLİAMI DAVASI DÜŞTÜ…

 



MADIMAK KATLİAMI DAVASI DÜŞTÜ…

 

Vakti zamanında şu garip memlekette 2 Temmuz 1993 günü 0tuzüç insan diri diri yakılarak, resmen insanlık suçu işlendi. Cürümü işleyenler ve iştirakçileri adaletten hatta ilahi adaletten de hiç çekinmediler. Dava yıllar yılı sürüncemede bırakıldı. Adalet geciktirildikçe geciktirildi, duruma uydurulan mevcut yasalara göre zaman aşımından da paçayı yırttılar. Birçoğu adında namında adalet olan benzer zihniyetin şemsiyesi altında yakıcı güneşten korunuyorlar, serinliyorlardı. Şimdi Madımak katliamı davası düştü, kurtuldular. İadeyi itibarları da yakında verilir…

 

Otuz yıl önce Madımak Oteli önünde on beş bin katliamcı buluştu. Sadece 170’i hakkında dava açıldı. Ankara 1 No’lu DGM ilk davadan itibaren çok sayıda tanığı tahliye etti. Mahkeme ilk kararını adam öldürme ve Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na aykırılık suçlarından verdi. Yargıtay, dosyanın Anayasal düzenin ortadan kaldırılması girişimi olduğunu ve bu maddeden yargılanmaları gerektiği kararını verdi. Ancak idama çarptırılan sanıklar ile cezası sonradan ağırlaştırılmış müebbete çevrilen sanıkların çoğu yurtdışına kaçtı, ya da dava avukatlarının deyimiyle “sistemli bir biçimde" kaçırıldı. Ana dava 2002 yılında sonlandı. Madımak katliamının kaçak olan “1 numaralı sanığı” ile arkadaşlarının davası ayrıldı. Ama davanın dört bir yanda aranan “1 numaralı kaçak sanığı” 2011 yılında Sivas’taki evinde öldü. Firari sanıklar üzerinden iki ayrı dava açıldı. 5 sanıklı ilk dava tüm tepkilere rağmen hukuksuz bir kararla 2013 yılında zaman aşımına uğratıldı. Bu dava için Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru hala gündeme alınmadı. Şimdi son dava da zamanaşımı gerekçesiyle düşürüldü.

 

Bilinen o ki karanlıklar ile karanlığa karşı çıkanların binlerce, on binlerce yıllık mücadelesi hep sürüyor ve sürecek. Varoluşun temelinde hep bu kavga var. Ne yazık ki insanlıktan çıkan insan yakmaktan bile çekinmeyen güruh her devirde iş tutuyor, korunuyor ve aklanıyor. Asıl yürek yakan dert bu. 2 Temmuz 1993 insanlık dışı eğilimlerin hortladığı, sağduyunun ateşe gömüldüğü gün. Önlenebilir ama önlenemeyen bir katliam. Otuz yıldan sonra hala Madımak kokuyor eller, yalımlar yol iz sürüyor. Zihinler kanıyor. Gökyüzü hala kapkara ama adap dışı umursamazlık zirve yapıyor. Adalete zerre rağbet etmeyen tutkulu taraftarlar resmen ödüllendiriliyor. Adiletsiz düzene körlemesine çakılmışlık havasıyla zaman aşımı yaşama geçiriliyor, adı batasıca dava düşürülüyor…

 

Sivas katliamında düşenlerin hatırasına hakaret derecesinde bir düşkünlük. Dava eğer mahşere kalırsa nasıl yüzleşecekler, Muhibe Akarsu (35 yaşında, misafir), Muhlis Akarsu (45 yaşında, sanatçı), Gülender Akça (25 yaşında, sanatçı), Metin Altıok (52 yaşında, şair, yazar), Ahmet Alan (22 yaşında, sanatçı), Mehmet Atay (25 yaşında, gazeteci), Sehergül Ateş (30 yaşında, sanatçı), Behçet Aysan (44 yaşında, şair), Erdal Ayrancı (35 yaşında, yönetmen), Asım Bezirci (66 yaşında araştırmacı, yazar), Belkıs Çakır (18 yaşında, sanatçı), Serpil Canik (19 yaşında, sanatçı), Muammer Çiçek (26 yaşında, aktör), Nesimi Çimen (67 yaşında, şair, sanatçı), Carina Cuanna (23 yaşında, Hollandalı gazeteci), Serkan Doğan (19 yaşında, sanatçı), Hasret Gültekin (23 yaşında şair, sanatçı), Murat Gündüz (22 yaşında, sanatçı), Gülsüm Karababa (22 yaşında, sanatçı), Uğur Kaynar (37 yaşında, şair), Asaf Koçak (35 yaşında, karikatürist), Koray Kaya (12 yaşında, çocuk), Menekşe Kaya (17 yaşında, sanatçı), Handan Metin (20 yaşında, sanatçı), Sait Metin (23 yaşında, sanatçı), Huriye Özkan (22 yaşında, sanatçı), Yeşim Özkan (20 yaşında, sanatçı), Ahmet Özyurt (21 yaşında, sanatçı), Nurcan Şahin (18 yaşında, sanatçı), Özlem Şahin (17 yaşında, sanatçı), Asuman Sivri (16 yaşında, sanatçı), Yasemin Sivri (19 yaşında, sanatçı), Edibe Sulari (40 yaşında, sanatçı), İnci Türk (22 yaşında, sanatçı) ile, Ahmet Öztürk (21 yaşında, otel görevlisi), Kenan Yılmaz (21 yaşında, otel görevlisi) ile Otuzüç’lerin eşi dostu, akrabayı taallukatiyle…

 

Madımak muhakemeleri resmen insanlık dışı eğilimler dizgesinin devamı. Dizilimde yer bulan muhafazakâr, mutaasıp, mütedeyyin, müderris, molla, mürşid, mürit, şakirt, iç kapıdan, dış kapıdan, hatipli, cemaatçi, tarikatçı, dergahçı, şeyhçi, şıhçı, hocacı, mollacı, meleci, cüppeli, cüppesiz, takkeli, takkesiz, medreseli, şalvarlı, sarıklı, fetvacı, başta vekili, reisi, lafta kanaat önderleri tarafından dava siyasi ablukaya alındı. Yeryüzünün en vahşi insana yakışmayacak ortaçağvari bir kalkışmaydı, canice canlara kastedildi ama göz yumuldu. Adalet neymiş dercesine ağır kadife perdeler tutuşturuldu, tutanaklar buruşturuldu. Resmen cürüm. Müdafaası, müdanası olamaz, muhatabı aleni on yıllarca sönmeyecek ateş yakıldı. Kör tutuculuğun işbaşı yaptırıldığı, sonradan münazarası, utanç müzesi yapılsa da kar etmeyecek, gönülleri soğutmayacak yola girildi. Zifiri karanlığın külleri üç yanı deniz, bu tavlı topraklara savruldu. İbret alınası asla ibra edilemeyecek bir vahşet ve o vahşete ortak olanlar affedildi. Son kararla yaşanmışlıkların tümü yok sayıldı. Madımak cehenneminden 51 kişi kurtulmuştu, onlar yaşadığı sürece toplum vicdanında bu davanın zamanaşımı filan olmaz…

 

 

Otuz yıl sonra da adalet mülkün temeli babında arifsiz tarifsiz bir yabancılaşma girdabına düşüldü. Talihsiz menzile tutsaklık, Tanrıdan korkan, medet uman çizgi mensuplarını düz yolda bocalattı. Usul erkân bitti. Din namına ama din dışı, sözde masumane ama vahşi, resmen kitapsız, mezhepsiz gaddarca bir katliama hepten seyirci kalındı. Devleti, milleti insanlıktan sınıfta kaldı. Bu nasıl cüretkar kalkışmadır hala sırrı çözülememişken sapla samanı karıştıran faşizan koalisyon anıları, anmaları, yürek yangınlarını, azgın alevlerin Madımak’ı yutuşunun üzerini kapattı. Otuz yıldan sonra ustalıkla o mahşer gününü inceden hafızalardan kazımanın ilk adımını attı. Bilindik bilinmedik ne varsa hasetle resetlendi. Toplum bilinci üç beş kişilik uzaktan kumandalı kararla linç edildi. Demek ki iyice daralıyor çember. O can pazarının yaşandığı günden bugüne olaydan haberli habersiz, dindar kindar bir nesil, güllük gülistanlık masalıyla devşirilmiş duyarsız on milyonlarca embesil memleketi karanlıkla damgalıyor. Diğer tarafta bir o kadar yürekte ise hiç sönmeyecek ateş hala yanıyor. Yanan canlar, asılan gençler ve zaman aşımı aşırılığında bir süreç yaşanıyor…

 

Otuz yıldır yasaklı anmalarla, yasak savmalarla geçiştirilen vahşet, sanki zaman aşımı kararıyla resmen desteklendi. Ülkeye değer katan 33 yaşama mal olan katliama, kulp takmaktaki maharet zaman aşımı kararıyla pik yaptı. Demokrasinin dip yaptığı bir ortamda yarın Madımak’ı anmak, yermek, kınamak yasaklar sınıfına sokulabilir hatta telin için protokolvari bir prosedürün gerçekleşmesi bile zorlaşabilir. Sanki toplumu bilgilendirmek ve uyarmak için bir basın bildirisi bile okunamayacağı, eli kalem tutanların bir satır bile yazamayacağı, tek kare fotoğraf alınamayacak, kameraya çekilemeyecek günler kapıda. Başın öne eğilip usulca dolaşılacağı günler yakın…

 

Gün bugün “Muhakeme başkanının söz verdiği cumhuriyet savcısı, davada otuz yıllık zaman aşımı süresinin 2 Temmuz 2023'de dolduğunu belirtti, davanın düşürülmesi yönünde görüş verdi. Müzakerenin ardından hüküm açıklandı. Türk Ceza Kanunu'ndaki zaman aşımına ilişkin hükümler dikkate alınarak, kamu davasının üç sanık yönünden de düşmesine karar verildi. Karar, salonda bulunanlar tarafından protesto edildi…” etsen ne fayda etmesen ne fayda...

 

Avukatlar “Madımak katliamı bir insanlık suçudur. Ve eylemciler arasından bir avuç göstermelik vahşi yargılanarak ama cezalandırılmadan dosyanın kapatılması kabul edilemez. Bu dava zorla kapatılsa da biz adalet için mücadelemize devam edeceğiz. İnsanlık suçlarında zaman aşımı olmaz. Bu dava mahşere kalmayacak" dedi ama resmen mahşere kaldığı apaçık…

 

Katliamda yakınlarını kaybedenlerin avukatı "Yıllardır bir hukuk mücadelesine girdik. Hepsi örgütlü bir biçimde kaçırıldılar. Üç sanığın iadesi için mücadele ettik. Boş koltuklara konuştuk. Tarihin bir aynası var.  Hukuk mücadelemizin sonunda değiliz. İstinaf ve temyiz hakkımızı kullanacağız.” diyerek mücadelenin devam edeceğini vurguladı. Otuz yıllık mücadelede son perde…

 

Otuz yıl önce Madımak’ta önce kadife perdeler tutuştu, sonra halıfleks yerler, en sonra zehir beyinler, sazı mızrabı ve usta kalemler. Ateş çemberinde canilere inat kül olana dek semaha durdular. Kapkara bir duman zifiri bir karanlık çöktü nefeslere, bir kara leke düştü semaya. Otuz yıl sonra davaya ateş düştü, dava düştü…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...