MEMLEKET İSTİYORUM, EKONOMİSİ BATMAYAN…
Bir
memleket ki, ekonomisinin mikrosu makrosu üç beş ülke haricinde silme elin
arabına bağımlı. Belki de sırf bu nedenle enflasyon canavarıyla bir türlü baş
edilemiyor. Alternatifler kısıtlı. Bu arada korkmadan, sönmeden bir şafaktan
bir şafağa, ‘bir memleket istiyorum sömürüsüz, mikro makro ekonomisi batmayan’
diye haykırmak, haykırmak bir yana fısıldamak kasıtlı farzediliyor. Hemen kovuşturma.
Lafta döviz kuruna ayar çekme maksatlı milyar milyar, atla deve değil milyar
milyar dolarları bir güzel uçuranlar hala revaçta. Sanki yönetsel mekanizmanın
memlekete has bir ekonomi politiği olmadığından her kaos hiçe sayılıyor. Az
buçuk aklı olanın asla yapmayacağı çok ciddi yanlışlar yapılmış ve ekonomiye
resmen dip yaptırılmış sıradan görülüyor. Hâlihazırda kime ne havası, ‘kısa kes
Aydın abası olsun’ hesabı…
Yıllardır ikinci
yüzyılın başına kel alaka hedefler koyanlar yüzünden ülke resmen batmaya ramak
kalmış sorumlusu yok. Zaten her şey dış mihraklı. Dışa bağımlılık her sektörde
ayyuka çıkmış, her sorun dindarlık ve kindarlık içeren argümanlarla geçiştirilmeye
çalışılıyor. Böylece içeride dışarıda istikrar martavalı ve şifa bulmaz
aymazlıkla memleket ekonomisi daha da katmerlisinden batağa sürükleniyor.
Sükseli tüm kurumlar duyarsızca tahrip edilmiş, öyle böyle değil uygulanan
acayip ekonomi modelleri veya ucube modelsizlik yüzünden, yeni sistem de çökmüş.
Dur diyen yok. Velhasıl yeni yılın ve gelecek yılların, ikinci yüzyıl ekonomi
politiğine giriş parolası yok. Yerel seçim ardına genel motto, ‘bir memleket
istiyorum, ekonomisi batmayan’ olacak gibi görünüyor...
Acı gerçeği
bilmeyen görmeyen yok aslında. Memleket on yıllarca küresel dünya, global
ekonomi ve büyük sermayeye entegrasyon hevesiyle ekonomik batışın eşiğine
getirildi. Hele hele üç beş yılda lira rekor düzeyde değer kaybetti. Sanal
rakamlarla gelişti ve büyüdü denilen ekonomi patladı. Mucizevi yıkılış, elde
kalan ne varsa pazarlasan ne fayda, satsan ne kar eder babında geciktirilmeye
çalışılıyor. Diğer yanda dünyada ve bölgede yükselen yıldız olma vaadi ve
heyecanı, politik ve jeopolitik baskı mengenesinde ucuz jandarmalıkla
sonuçlandı. Politik erkin kıskacında bu hale nasıl gelindiği hikâyesi de
tutmadı ve şehit tabutlarıyla resmen dibe vuruldu. Ama memlekette hala
masallara ve hikâyelere inanmaya hazır hiç de azımsanmayacak bir kesim var.
İşte ekonomisi batmayan bir memleket istemenin karşısındaki engel bu geribas
gerçeklik…
Halbuki
ekonomiden az biraz anlayanlar, ülkenin düzeltilmesi güç noktaya
sürükletildiğini yıllar yılı anlattı. Sahibinin ağzıyla konuşanlar yavaş yavaş
değil hızla her şeyde dış bağımlılığa yuvarlanıldığını ve ülkenin özgün
ekonomiyle yönetilmediğini söyleye duranlara şiddet ve hiddetle karşı koydu.
Sonuç ateş olmayan yerde duman çıkmaz söylentisi gerçek oldu. Merkez Bankası
kısa ve uzun vadeli borç istatistiklerine göre, eğer hiç yeni borçlanma yapmasa
bile memleketi seçime kadar götürmekte çok zorlanacak. Hatta seçim sonrası yıl
bitimine dek yaklaşık şu kadar yüz milyar dolar vadesi gelmiş dış borç faizi,
borcun ana taksidi değil faiz ödenecek. Ülkenin kamusu, özeli borç pergelinde
kıvranırken çember daha da genişleyecek. Yeni yıl zamları ile emekliye, işçiye,
memura maaş ve ücret artışı orantılaması mevcudun gerçek yüzü. Borç yiğide
kamçı, borç namustur martavalıyla, atı alan orayı burayı geçer aklıyla hareket
edip, reel borcu on yüz milyarlarca dolara çıkaranlar sanki yine yine sandıktan
çıkar. Çıkarsa birileri de haklı olarak ‘bir memleket istiyorum, ekonomisi
batmayan’ der mevzuyu dik geçer.
Dik durma,
dik geçme, dimdik yazma tamam da düzelecek mi ekonomi. Ayrıca ikinci yüzyılın
ilk yılının ilk çeyreği, sınırsız sömürü vahşi sömürü sarmalı, al gülüm ver
gülüm babında seçime endekslenecek. Seçim kazanmaya yönelinecek. İkinci çeyrek
seçim sonuçlarına göre son on yıllarda üçe dörde katlanmış iç ve dış borca,
kapatılamayan cari açık kıskacında bocalamaya bu seçim musluklarının açılışı da
eklenecek. Üçüncü çeyrekte Merkez Bankası tedbiren belki de zorunlu faiz
artırımlarıyla çaktırmadan hiperi deneyecek. Dördüncü çeyreğe kalan daha da
gericileşen millet, tamamen gerinin gerisine gerileyen memleket ekonomisi
olacak...
İkinci
yüzyılın ilk yılını ihracat rakamlarıyla övünmek de kurtaramayacak. Çünkü ithalat
maliyetleri düşmeyecek, üretim ve yatırım maliyetleri daha da artacak. Reel
sanayi ve yamalı bohça ekonomi daha da zorlanacak. Açık veya gizli
devalüasyonlarla da cari açık kapanmayacak. Sanayi yatırımları ve teknolojik
yenilenme gecikecek. Arabik sermayenin yüz yıllık özlemi, kökten göbekten
değişim önerisine direnilemeyecek. Hatta dışa bağımlı ekonomi politiği yüzünden,
arabik sermaye çekimi derdiyle tam pik yapacak. Şimdiden yapacaktı ama tasavvur
edilen pik dip batağı, ülkenin futbol devlerine tosladı. Futbolitler istemedi derin
yıkımı. Beklenmedik direnç gösterdi bir anda. Kendi yağıyla kavrulan memleket
hasreti açıkça çim sahalara tutundu. Bunca dış bağımlılığı görmezden gelenlerin
topu futbol sahasına gömüldü. Saraytepe bile çözemedi krizi. Oysa laf olsun
diye inatlaşmaların özü, özü inkarın sonucu baştan belliydi. Devede kulak paraya
üstünlük taslamak, ekonomisi batmış ülkeyi daha da bitirmek üzerine kusurlu
kurgui kursaklarda kaldı...
İkinci
yüzyılda yüzyılın ilk yılına saatler kala para pul için arabın çöllerine gömülemedi
futbol ekonomisi. Futbol direnişi, ‘bir memleket
istiyorum, mücbir sebeplerle bile ekonomisi asla batmayan’ politik çıkışına
ilk örnek oldu. Hatta salt yaklaşan seçimde kullanılmaya dönük elin arabından
mevcuda malum destek ifşa edildi. Her
şey birkaç milyar dolarlık swap sıvaması içinmiş meğer. Muhaliflere dilek, ‘bir
memleket istiyorum sömürüsüz, mikro makro ekonomisi batmayan’ diye fısıldamak, haykırmak
değil fısıldamak. Ve esintinin korkmadan, sönmeden bir şafaktan bir şafağa
yayılması dileği. Yoksa zamlar avanak ıslatan yağmur gibi yağar ‘yağmur yağar
arap kızı camdan bakar’ elin arabından medet ummak ise acayip can sıkar.
Kaderde ikinci
yüzyılın ilk yılında yaşanmazları yaşamak varmış. Parola ‘bir memleket
istiyorum, ekonomisi asla batmayan’…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.