TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

4 Ocak 2024 Perşembe

MEMLEKET İSTİYORUM, EKONOMİSİ BATMAYAN…

 


MEMLEKET İSTİYORUM, EKONOMİSİ BATMAYAN…

 

Bir memleket ki, ekonomisinin mikrosu makrosu üç beş ülke haricinde silme elin arabına bağımlı. Belki de sırf bu nedenle enflasyon canavarıyla bir türlü baş edilemiyor. Alternatifler kısıtlı. Bu arada korkmadan, sönmeden bir şafaktan bir şafağa, ‘bir memleket istiyorum sömürüsüz, mikro makro ekonomisi batmayan’ diye haykırmak, haykırmak bir yana fısıldamak kasıtlı farzediliyor. Hemen kovuşturma. Lafta döviz kuruna ayar çekme maksatlı milyar milyar, atla deve değil milyar milyar dolarları bir güzel uçuranlar hala revaçta. Sanki yönetsel mekanizmanın memlekete has bir ekonomi politiği olmadığından her kaos hiçe sayılıyor. Az buçuk aklı olanın asla yapmayacağı çok ciddi yanlışlar yapılmış ve ekonomiye resmen dip yaptırılmış sıradan görülüyor. Hâlihazırda kime ne havası, ‘kısa kes Aydın abası olsun’ hesabı…

 

Yıllardır ikinci yüzyılın başına kel alaka hedefler koyanlar yüzünden ülke resmen batmaya ramak kalmış sorumlusu yok. Zaten her şey dış mihraklı. Dışa bağımlılık her sektörde ayyuka çıkmış, her sorun dindarlık ve kindarlık içeren argümanlarla geçiştirilmeye çalışılıyor. Böylece içeride dışarıda istikrar martavalı ve şifa bulmaz aymazlıkla memleket ekonomisi daha da katmerlisinden batağa sürükleniyor. Sükseli tüm kurumlar duyarsızca tahrip edilmiş, öyle böyle değil uygulanan acayip ekonomi modelleri veya ucube modelsizlik yüzünden, yeni sistem de çökmüş. Dur diyen yok. Velhasıl yeni yılın ve gelecek yılların, ikinci yüzyıl ekonomi politiğine giriş parolası yok. Yerel seçim ardına genel motto, ‘bir memleket istiyorum, ekonomisi batmayan’ olacak gibi görünüyor...

 

Acı gerçeği bilmeyen görmeyen yok aslında. Memleket on yıllarca küresel dünya, global ekonomi ve büyük sermayeye entegrasyon hevesiyle ekonomik batışın eşiğine getirildi. Hele hele üç beş yılda lira rekor düzeyde değer kaybetti. Sanal rakamlarla gelişti ve büyüdü denilen ekonomi patladı. Mucizevi yıkılış, elde kalan ne varsa pazarlasan ne fayda, satsan ne kar eder babında geciktirilmeye çalışılıyor. Diğer yanda dünyada ve bölgede yükselen yıldız olma vaadi ve heyecanı, politik ve jeopolitik baskı mengenesinde ucuz jandarmalıkla sonuçlandı. Politik erkin kıskacında bu hale nasıl gelindiği hikâyesi de tutmadı ve şehit tabutlarıyla resmen dibe vuruldu. Ama memlekette hala masallara ve hikâyelere inanmaya hazır hiç de azımsanmayacak bir kesim var. İşte ekonomisi batmayan bir memleket istemenin karşısındaki engel bu geribas gerçeklik…

 

Halbuki ekonomiden az biraz anlayanlar, ülkenin düzeltilmesi güç noktaya sürükletildiğini yıllar yılı anlattı. Sahibinin ağzıyla konuşanlar yavaş yavaş değil hızla her şeyde dış bağımlılığa yuvarlanıldığını ve ülkenin özgün ekonomiyle yönetilmediğini söyleye duranlara şiddet ve hiddetle karşı koydu. Sonuç ateş olmayan yerde duman çıkmaz söylentisi gerçek oldu. Merkez Bankası kısa ve uzun vadeli borç istatistiklerine göre, eğer hiç yeni borçlanma yapmasa bile memleketi seçime kadar götürmekte çok zorlanacak. Hatta seçim sonrası yıl bitimine dek yaklaşık şu kadar yüz milyar dolar vadesi gelmiş dış borç faizi, borcun ana taksidi değil faiz ödenecek. Ülkenin kamusu, özeli borç pergelinde kıvranırken çember daha da genişleyecek. Yeni yıl zamları ile emekliye, işçiye, memura maaş ve ücret artışı orantılaması mevcudun gerçek yüzü. Borç yiğide kamçı, borç namustur martavalıyla, atı alan orayı burayı geçer aklıyla hareket edip, reel borcu on yüz milyarlarca dolara çıkaranlar sanki yine yine sandıktan çıkar. Çıkarsa birileri de haklı olarak ‘bir memleket istiyorum, ekonomisi batmayan’ der mevzuyu dik geçer.

 

Dik durma, dik geçme, dimdik yazma tamam da düzelecek mi ekonomi. Ayrıca ikinci yüzyılın ilk yılının ilk çeyreği, sınırsız sömürü vahşi sömürü sarmalı, al gülüm ver gülüm babında seçime endekslenecek. Seçim kazanmaya yönelinecek. İkinci çeyrek seçim sonuçlarına göre son on yıllarda üçe dörde katlanmış iç ve dış borca, kapatılamayan cari açık kıskacında bocalamaya bu seçim musluklarının açılışı da eklenecek. Üçüncü çeyrekte Merkez Bankası tedbiren belki de zorunlu faiz artırımlarıyla çaktırmadan hiperi deneyecek. Dördüncü çeyreğe kalan daha da gericileşen millet, tamamen gerinin gerisine gerileyen memleket ekonomisi olacak...

 

İkinci yüzyılın ilk yılını ihracat rakamlarıyla övünmek de kurtaramayacak. Çünkü ithalat maliyetleri düşmeyecek, üretim ve yatırım maliyetleri daha da artacak. Reel sanayi ve yamalı bohça ekonomi daha da zorlanacak. Açık veya gizli devalüasyonlarla da cari açık kapanmayacak. Sanayi yatırımları ve teknolojik yenilenme gecikecek. Arabik sermayenin yüz yıllık özlemi, kökten göbekten değişim önerisine direnilemeyecek. Hatta dışa bağımlı ekonomi politiği yüzünden, arabik sermaye çekimi derdiyle tam pik yapacak. Şimdiden yapacaktı ama tasavvur edilen pik dip batağı, ülkenin futbol devlerine tosladı. Futbolitler istemedi derin yıkımı. Beklenmedik direnç gösterdi bir anda. Kendi yağıyla kavrulan memleket hasreti açıkça çim sahalara tutundu. Bunca dış bağımlılığı görmezden gelenlerin topu futbol sahasına gömüldü. Saraytepe bile çözemedi krizi. Oysa laf olsun diye inatlaşmaların özü, özü inkarın sonucu baştan belliydi. Devede kulak paraya üstünlük taslamak, ekonomisi batmış ülkeyi daha da bitirmek üzerine kusurlu kurgui kursaklarda kaldı...

 

İkinci yüzyılda yüzyılın ilk yılına saatler kala para pul için arabın çöllerine gömülemedi futbol ekonomisi. Futbol direnişi, ‘bir memleket istiyorum, mücbir sebeplerle bile ekonomisi asla batmayan’ politik çıkışına ilk örnek oldu. Hatta salt yaklaşan seçimde kullanılmaya dönük elin arabından mevcuda malum destek ifşa edildi. Her şey birkaç milyar dolarlık swap sıvaması içinmiş meğer. Muhaliflere dilek, ‘bir memleket istiyorum sömürüsüz, mikro makro ekonomisi batmayan’ diye fısıldamak, haykırmak değil fısıldamak. Ve esintinin korkmadan, sönmeden bir şafaktan bir şafağa yayılması dileği. Yoksa zamlar avanak ıslatan yağmur gibi yağar ‘yağmur yağar arap kızı camdan bakar’ elin arabından medet ummak ise acayip can sıkar.

 

Kaderde ikinci yüzyılın ilk yılında yaşanmazları yaşamak varmış. Parola ‘bir memleket istiyorum, ekonomisi asla batmayan’…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...